28. BÖLÜM: KUYTU

552K 14.6K 20K
                                    

🗝️


Trees of Eternity – Black Ocean


28. BÖLÜM

KUYTU


Kanımın içinde bir top toplu iğne vardı.

Damarlarıma batıp çıkan, damarımı yırtan, yırtıklardan keskin ucunu çıkararak tenimin içine batıran iğnelerle hatıralarımın uçlarını tutturuyordum. Sanki babam sarhoş bir sürücüydü, ben yolun ortasında duran o kedi yavrusuydum ve babam bana çarpmıştı, inip beni bir veterinere götürebilme şansı varken, o bu vicdan azabıyla arabayı hemen yolun kenarındaki bariyerlere sürmüştü.

Onun o bariyerlere çarpacak olması benim öleceğim gerçeğini değiştirmiyordu.

Babamın arabası şiddetle bariyerlere çarptıktan hemen sonra birkaç takla atmış, sürüklenmiş ve yolun diğer ucunda durmuştu. Araçtan dumanlar çıkıyordu.

Araç yanıyordu.

Hızla yayılmaya başlayan ateşleri izliyordum. Öleceğimi biliyordum, ölecektim, ölüyordum.

Kuytuda bir adam belirdi, ardından gölgesi yere serilmiş yaralı bedenimin üstüne düştü.

Ölmedim.

Araç, dağ evinin önünde durduğunda emniyet kemerimin klipsiyle oynuyordum. "Funda'nın sonunda kendine birini bulması bir bakıma iyi," diye homurdandım kendimi tutamayarak. Karan'ın duraksadığını hissettim.

"Ne demek bu?"

"Yakandan düşmüyordu," dedim bakışlarımı camdan dışarı çevirerek. "İntihara bile kalkıştı."

"Funda'nın Arda'yla ciddi olduğunu sanmıyorum. Arda ilişki adamı değil," dedi umursamaz bir tavırla. "Ama umurumda olduğu da söylenemez, yakamdan düşsün de, ne yaparsa yapsın."

"Ciddi ya da değil, sonuç olarak peşinde dolanmaz artık sanırım." Emniyet kemerimi çözdüm. Tam kapıyı açıyordum ki, Karan bana doğru uzanınca duraksadım ve bakışlarımı omzumun üstünden ona doğru çevirdim. Gür saçları çeneme sürtünce karnım öyle hızlı kasıldı ki, irkilerek geri çekilecekken yüzünü yanağım boyunca kaydırıp burnunu yanağıma bastırdı.

"Hoşuma gitti," dedi gizemli bir sesle.

"Hoşuna giden ne?" Kokusu öyle yakından, öyle yoğun ve öyle sert geliyordu ki, başım dönüyordu. Geri çekilmesini bekledim. Avuçlarım buz kesmişti. Uyuşan parmaklarımı birbirine bastırdım.

Karan burnunu yanağım boyunca kaydırarak boynumun hizasında durdu. "Kıskanç Çakıltaşı."

"Ben kıskanmadım!"

"Hım," diye fısıldadı burnunu boynuma sürterek. "Boynun ısındı şu an."

"Çünkü nefesini oraya..." Sertçe yutkundum. "Çekilsene!"

"Sana yaklaştığımda tuhaflaşıyorsun," diye fısıldadı, gece ayazını andıran sesiyle. Nefesinin sıcak rüzgârı boynumun derisini dalgalandırdı.

"Tuhaflaşmıyorum."

Burnunu çeneme sürterek dudaklarından dökülen yakıcı nefesi boynuma bıraktı. "Tenin yanıyor şu an. Patlayacaksın, kız çocuğu."

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin