46. BÖLÜM: SOLUK

87K 5.9K 5.4K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🗝️


Madrigal – Dip


46. BÖLÜM

SOLUK


Soluduğum havaya sızan soğuk, hâlâ nefes alan bedenimin morgun içinde çırılçıplak kalmış gibi titremesine neden oldu.

Saat sabahın altısıydı, şafak henüz yeni sökmüştü ve gökyüzü tenine soluk, ölüm mavisi bir tişört giymişti. Range Rover'ın önünde dikilmiş öylece çevremi izledim. Gece yağan yağmurun kaldırımlara serdiği o ıslak, adına zemin denilen halının altında yosunlar yetişiyordu. Hemen karşı kaldırıma park edilmiş gri araç çalıştı, arabanın egzozundan gelen o ağır kokuyu solurken gözlerimi kaldırıp aracın içindeki adama baktım.

Henüz otuzlarının başında olmalıydı, karşı binadaki evli kadınla yasak ilişki yaşadığını biliyordum, bunu anlamam yalnızca iki günümü almıştı. İki gün boyunca aynı pencerenin önünde dikilip dışarıyı izlediğim için bunu anlamamamın imkânı yoktu. Kadın evliydi, kocası sabahın erken saatlerinde geliyordu ve kocası gelmeden birkaç saat önce adam evden ayrılıyor, iki gündür aynı yere park ettiği aracına binip uzaklaşıyordu.

Belki bu ihanet değildi, yanlış anlamıştım ama kimse hem evli olup hem de başka bir adamla öpüşüp, ardından adamı yatağa iterek gözden kaybolmazdı sanırım.

Kuşların ve böceklerin sesini dinlerken gözlerimi araçtan uzaklaştırdım, umurumda değildi. Adam aracını sürerek gözden kayboldu. Kafamı kaldırıp kadının evine baktım, kapalı duran pencerenin arkasını örten beyaz perde aralandı, kadınla göz göze geldik. Bana gülümsedi, ona boş boş bakıp kafamı farklı bir yöne çevirdim.

Karan elinde küçük bir valizle bahçe kapısından dışarı çıktı. Kazağımın kollarındaki kumaşı avucumun içine topladım ve bakışlarımı yavaşça ona doğru çevirip gözlerinin içine baktım. Siyah boğazlı kazağının altına kazağıyla aynı renkte bir kot pantolon giymişti, ayağındaki botların yerdeki su birikintilerine girerken çıkardığı o sesi dinledim.

Arabanın uzaktan kumandasıyla kilidin açılmasını sağladı, gözleri yüzümde dolanırken, "Atla bakalım," dedi çenesiyle arabayı işaret ederek.

Ağır adımlarla ön yolcu koltuğuna açılan kapıya doğru yürüdüm. Karan bana bu şehirden uzaklaşma fikrini sunduğunda hiç karşı çıkmamıştım, kabul de etmemiştim ama şu an gidiyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum, gittiğim yerde beni bekleyenin ne olduğunu bilmiyordum ama akışına bırakmıştım. Onun peşinde bir rüzgâr çanı gibi kendi kendime çarparak sürüklenmeye hazırdım. Araca bindiğimizde, aracın, donmuş sokaktan çok daha soğuk olduğunu fark ettim. Koltuğun döşemeleri buz gibiydi.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin