11. BÖLÜM: APSE

253K 14.5K 4.9K
                                    

🦋


Opeth – In My Time of Need


11. BÖLÜM

APSE


Ruhumdaki apse sızlıyordu.

Perdeyi çekmek ve kendimi bu dünyanın aydınlığına kapatmak istiyordum. Karan'ın esmer teninin göğünde yıldızlar, galaksiler, halkası kırık gezegenler vardı. Parmak uçlarımdan zemine damlayan binlerce tonda, farklı renkler vardı. Tüm renkler aynı zeminde buluşup birbirine karıştığında çıkan ala bula görüntü siyaha çok yakın bir tondaydı.

Kendime doğrulttuğum silahın namlusu iki göğsümün arasında duruyordu.

Gözlerim bir süre aracın içindeki tek ışık olan radyo frekansının yazdığı kırmızı ışıkta takılı durdu. Aracın içi sıcaktı, düşüncelerimin erimeyen buzlarının aksine. Araç çalışmıyordu, denizin önünde park hâlindeydi ve tenimiz yağmurun altında yeterince ıslanmıştı. Islanan kazağım tenime yapışmıştı, ıslanan kazağımın altındaki beyaz tenim belli oluyordu. Aracın silecekleri arada bir çalışıyor, ön camın görüntüsünü puslandıran yağmur suyunu temizliyordu.

"Sence de bu altındaki şort böyle soğuk bir hava için biraz fazla kısa değil mi? Üşümedin mi?" diye sordu Karan, elleri direksiyonun üzerinde öylece ileriyi izlerken. Yaşanan sessizliğin bozulmasıyla eş zamanlı olarak gözlerimi kırmızı ışıktan ayırarak omzumun üstünden Karan'a doğru çevirdim.

"Üşümüyorum," dedim.

Birkaç saniye sessiz kaldı, alt dudağını yaladı, dilini iki dudağının arasından hafifçe dışarı çıkarıp sertçe ısırdı ve gözlerini kısarak ön cama bakmayı sürdürdü. Bronz teninin altında atan mavili yeşilli damarların şiddetle kabarışını görebiliyordum.

"Bence üşüyorsun."

"Bence sizi ilgilendiren bir şey yok Karan Bey," dedim resmiyeti önümüze çit gibi çekerek.

Karan aniden bana doğru döndüğünde irkildim.

"Çakıltaşı," dedi, tam gözlerimin içine bakarak, otoriter bir sesle. "Ben sabırlı bir adamım ama anlaşılmamaktan nefret ederim. Bunu bil. Benim hayatım, benim kararlarım kafasından şimdilik sıyrılsan iyi olacak velet. Çünkü Yaşar Çakıl şehri terk edene kadar benim küçük sevgilimsin. Yani bir süre bana maruz kalacaksın. Ayrıca..." Yavaşça yaklaştığında yüzü yüzüme çok yakındı. Nefesim kesildi. "...şu Karan Bey saçmalığından kurtulduğumuzu sanıyordum."

Benim küçük sevgilim. Bir an her zaman ruhumda taşıdığım, içime gömülerek kendine yer yapmış o apsenin sızım sızım sızladığını hissettim. Nefesimi tutarak onun kara gözlerine bakarken parmaklarım eteğin kenarını kavradı, eteği yavaşça avuçlarken dişlerimi sıktım. Gözlerim onun gözlerinden ayrılmazken söyleyebilecek tek bir kelimemin dahi olmadığını fark ettim. Dudaklarım birbirine dikilmiş iki farklı kumaş gibiydi.

Karan bir an duraksadı, gözleri kısaca dudaklarıma kaydı, ardından tekrar gözlerimin içine bakarak, "Tuhaf," diye mırıldandı.

Sertçe yutkundum. "Tuhaf olan ne?"

"O kaplan gibi kükrediğini sanan ama aslında yalnızca miyavlayan küçük kedi yavrusu bu kez beni tırmalamak için pençelerini çıkarmadı."

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin