23. BÖLÜM: ALİ

433K 13.2K 12.7K
                                    

🦋


Saturnus – I Long


23. BÖLÜM

ALİ


Cipin ön camından aşağıya ince sütunlar hâlinde kayan yağmur damlalarına bakarken, "O iyi olacak mı?" diye sordum, sesim sakindi. Cipi bir yol kenarına park etmişti, yağmuru izliyorduk ve ikimiz de sessizdik. Sessizliği bozan taraf ben olmuştum.

"Bizi ilgilendiren bir durum söz konusu değil," derken sesi hiç olmadığı kadar katıydı, bir an duraksadım ve ona ciddi olup olmadığını sorgulayan bir bakış attım.

"O ağlıyordu Karan."

Ondan hoşlanmıyor olabilirdim ama bir insanın ağlamasından zevk alacak kadar iğrenç bir ruha sahip olduğumu da düşünmüyordum. Karan omuz silkti, ardından silktiği omzunun üstünden bana baktı.

"Önemli olan senin ağlamaman." Kaşlarımı çattığımda, "Yapma şunu Asi," dedi düz bir sesle. "O senin ağlamandan büyük zevk duyardı."

"Ama ben onun gibi değilim."

"Biliyorum, yine de bunu fazla kafana takıyorsun. Seni öpmek istedim ve öptüm, o da buna şahit oldu. Olmasa daha iyi olabilirdi ama elimden gelen hiçbir şey yok. Yakın zamanda atlatacaktır, Funda deli doludur. Ona uygun birini bulacak ve mutlu olacak."

Ben de öyle olmasını diliyorum, ondan hoşlanmıyor olabilirdim ama mutlu olmasını da içten içe dilediğimi söylemesem yalan olurdu. Dudaklarımda Karan'ın karanlık tadı vardı, hâlâ ılıklığını koruyordu.

Gözlerimde belirgin bir huzurla, "Eve gitmem gerek," diye fısıldadım. "Pastaneye uğrayabiliriz değil mi? Billur'a kahveli dondurma sözüm var."

Karan gözlerini devirerek, "Şu kızın sana hükmetmesine izin verme," diye söylendi. "Ayrıca bu mevsimde dondurma yiyebilecek kadar mazoşist. Belki de hasta olmak ve senin onunla ilgilenmeni falan istiyordur." Kaşlarını çattı. "Rüyasında görür."

Bir an gülümseyeceğimi sandım ama dudaklarım titremekle yetindiler. Karan homurdanarak silecekleri çalıştırdı ve yağmur suyu etrafa saçılarak, camı berrak bir pürüzsüzlüğe bıraktı.

Eve geldiğimde, Billur yatağın bir köşesine tıpkı bir çocuk gibi kıvrılmış, cenin pozisyonunda uyuyordu. Altında siyah penye bir şort, üstünde vişne çürüğü renginde askılı bir tişört vardı. Dondurma kabının içinde olduğu poşeti çalışma masasının üstüne koyduktan sonra, başucu lambamı açtım ve siyah tüylü battaniye ile onu örttükten sonra ayakucuna oturdum. Dudağındaki halkayı çıkartmıştı ama kaşındaki ve burnundaki halka duruyordu, uzun kirpikleri siyah ve gürdü, muhtemelen kızıla boyadığı saçları da aslında tıpkı kirpikleri gibi simsiyahtı.

"İyi uykular," diye fısıldadım kendi kendime, derin bir iç geçirdi ama beni duymadığı, tatlı bir uykunun kollarında olduğu kesindi. Gözlerimde ben farkında olmadan beliren şefkatle onu izlerken, "Bela," diye mırıldandım. "Sen nereden çıktın şimdi benim başıma?"


🦋


Erkan ile konuşmuş, artık menajerlik yapmayacağımı söylemiştim, sorun etmemişti, hâlâ meleği olduğumu söylerken hattın diğer ucunda güldüğünü duymuştum. Ne kadar garipsemiş olsam da içten içe beni rahatlatan bu haber, günün en sıcak gelişmesiydi. Dersten sonra kafeteryaya indim, çok aç hissediyordum. Uğultulu koridorun sonunda bir kız grubu toplanmıştı, aralarından hiçbirini tanımıyordum ama derin bir mesele konuşulduğu kesindi. Yanlarından sıyrılarak geçtikten sonra hızlıca merdivenleri indim ve tam kafeteryaya giriyordum ki, kafeteryanın ortasındaki masada Billur'un oturduğunu gördüm.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin