27. BÖLÜM: KİLİT

530K 14.6K 19.8K
                                    

🗝️


Judas Priest – Angel

Sleep Dealer – The Way Home


27. BÖLÜM

KİLİT


Bazen sessizlik öyle çok yere yayılırdı ki, duyduğun tek şey kalbinin içinde sakladığın acının sesi olurdu.

Yok olmak nedir biliyordu, kaybolmanın, eksilmenin, sessizliğin büyüdüğünde getirdiği felaketin, her şeyin ne olduğunu biliyordu.

Bunlarla tanıştığında sadece bir çocuktu.

Elleri cebindeydi, sessizlik her yerdeydi ama en çok da kara gözlerindeydi.

Sergen içeri girdiğinde oluşan sessizlik başka birine ait kalp atışlarıyla ikiye bölündü. Kara gözlerini usulca Sergen'e doğru çevirirken, "Bir gözün devamlı o herifin üzerinde olsun," dedi. "Şu Mehmet Karakuyu'nun."

"Bir sorun mu var abi?"

"Sen dediğimi yap, o herifin attığı her adımdan haberim olsun istiyorum. Yediği her naneyi bileceğim."

Sergen başını salladıktan sonra, karanlıkta yeni bir soru doğdu ve "Abi... Peki ya o kişi? Onu izlemeye devam edecek miyim?"

O an, kara gözlerde ilerleyen karanlık, bir meleğin cebinden zemine düşmeye başlayan ölüm gibiydi.

"Evet. Onu da izlemeye devam edeceksin. Her hareketinden haberim olacak onun."

"Merve Karakuyu?" dedi sorar gibi. "İstersen onu da izlerim."

"Gereği yok," derken sesi demirden sert, buzdan soğuktu. "Onun yanında daima ben varım. İstediği sürece yanında, istemediğinde de yere düşen gölgesinde."

Sergen bir süre önce hakkında her şeyi öğrenip Karan'ın huzuruna sunduğu kızı henüz hiç yüz yüze görmemiş olsa da dudaklarında gizlemekte zorlandığı bir tebessümün sebebi o kızdı.

"Abi," dedi ve bir süre durup haddini aşıp aşmadığını düşünerek sorusunu kendi içinde ölçüp tarttı. Karan'ın ısrarcı kara gözlerinden kaçamayacağını anladığındaysa, "O kızı önemsiyor musun?" diye sordu.

"Önemsemek..." Karan ayağa kalktığında, zaman da onunla beraber ayaklandı. Takvim yaprakları kızı ilk gördüğü günde takılıp kalmış gibiydi. "Ben buna önemsemek demezdim. Önemsemekten de öte. O kızda bir şey var ve ben o kızdan uzak duramıyorum."

Gözleri boşluğa takılıp kaldı.

"Asi," diye fısıldadı. "Tıpkı ismi gibi. Çok asi."


🗝️


Bozduğu kelebek yuvasını elleriyle düzelten küçük bir kız çocuğunun kanatlarına yağmurun yirmi altıncı damlası düştü, kanatları eridi.

Tanrı, göğün buzlu camına kutsal elleriyle döktüğü suyun yeryüzüne akması için göğün berrak camını çatlatmıştı, çatlayan gök, çatlaklarından sızan suları yeryüzüne hızla kusmaya başladı.

Aynı deniz kıyısında, aynı uçurumun hemen aşağısında, saçlarım yağmurdan ıslanmış bir hâlde yüzüme yapışmış, yere çökmüş şekilde dizlerimin üstünde oturuyordum.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin