10. BÖLÜM: YAŞIN ÇOCUK

296K 14.9K 4.5K
                                    

🦋


Low – Lullaby


10. BÖLÜM

YAŞIN ÇOCUK


Boynumdaki kolyenin ağırlığını kalbimde taşıyordum.

Belki bunun altında öyle büyük şeyler aramak çok doğru değildi ama küçücük, kısa, nokta kadar bir an için kendimi olduğumdan çok daha değerli hissetmiştim.

Ve bu nokta kadarlık an, benim gibi örselenmiş bir kız için büyük anlamlar taşıyordu.

İçeri girdiğimizde Yaşar Bey'in konukları etrafımızı sarmışlardı. Funda'nın karşıdaki masadan sık sık benimle göz teması kurmaya çalıştığını hissedebiliyordum. Ona bakmak midemi bulandırıyordu.

"Boynundaki ne güzelmiş," dedi adının Emel olduğunu öğrendiğim, turuncuya yakın kızıl saçlara sahip olan, beyaz elbiseli güzel kadın. İri, kahverengi gözleri vardı.

"Teşekkür ederim," dedim kibarca. Yaşar Bey'in biri diğerinden kısık bakan güzel gözleri boynuma kayınca yanaklarımın ısındığını hissettim. Fark edilmişti. Fark edilmemesi imkânsızdı, inanılmaz güzel görünüyordu.

"Karan ona gerçekten çok değer veriyor," dedi Yaşar Bey. "Rıza bilir, Karan'ın çakıl taşları hazine değerindedir. Ama demek ki Merve, Karan'ın hazinelerinden daha değerli."

Yanaklarımdaki ısı şiddetlendi, tüm vücuduma yayıldı. Karan'ın kolu çıplak koluma değiyordu, takımının ceketinden bile onun sıcaklığını hissedebilmek mümkündü. Göz ucuyla ona baktığımda ifadesiz gözlerle dedesine baktığını gördüm. Gece boyunca yalnızca insanlara selam vermiş, zoraki bir iki kelime söyleyip insanları başından savmıştı.

"Karan şu zamana kadar birlikte olduğu hiçbir kadını ayyuka çıkarmamıştı. Seni gerçekten seviyor olmalı," diye fısıldadı Emel kulağıma doğru eğilerek. Hiçbir şey söyleyemedim.

"Karan, eğer şu an Fethiye gibi küçük bir yerde değil de İstanbul'da yaşıyor olsaydın paparazziler çoktan ilişkinizi medyaya ilan etmişti. Aman meraklı gözlere dikkat et evlat!" dedi Rıza amca. Gözleri bana doğru kayınca sıcak bir şekilde gülümsedi.

Duyduklarıma anlam veremedim. Paparazziler? Şaka mıydı bu?

"Burada böyle bir tehlikeyle karşılaşmayacağımızdan eminim," dedi Karan. Gözleri diğer tüm yüzlerden ayrılıp benim gözlerime indiğinde, "Hoş, benim için sorun değil ama onun öğretim hayatının tehlikeye girmesini istemem," diye devam etti.

Benim bir ismim vardı. Şu âna kadar hiç ismimle seslenmemişti bana. Bunu kafaya taktığım yoktu, Çakıltaşı demesi hoşuma gidiyordu ama adımın dudaklarından nasıl döküleceğini de merak etmiyor değildim.

"Karan, bence gece bitmeden hemen önce onu dansa kaldırmalısın!" dedi Emel. Beni omzumdan hafifçe Karan'a doğru itti, zaten yan yana olan bedenimiz şimdi tamamen dip dibeydi. Kulaklarım ve yanaklarım eş zamanlı olarak ısınırken, tenimin bu yanma hissini renge dökmesinden ölesiye korktum. Kıpkırmızı görünmek istemiyordum.

"Şey, buna hiç gerek yok," diye mırıldanırken aniden Karan tarafından dans pistine çekiştirilmeye başlandığımda gözlerim kocaman açıldı. Diğer Merve, "Sakın bir falso verme! Kendine güven kızım!" diye uyarıda bulunurken Karan benim dans becerisi sıfır olan bir insan olduğumu ne yazık ki bilmiyordu.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin