43. BÖLÜM: RÜZGÂR GÜLÜ

76.8K 6.2K 2.6K
                                    

🗝


Teoman – Rüzgar Gülü


43. BÖLÜM

RÜZGÂR GÜLÜ


Geleceğin temeli geceleri atılırdı.

Tüm hayaller, kafanı yastığa koyduğun zaman kurulurdu. Yastığa izini bırakan kafanın içinde taşıdığın zihin, bir hayalin sığınağı da olabilirdi, bir acının da. Zihinlerimiz bulanıktı, bulanık zihinlerimizin içinde duru kalmayı başarmış düşünceler tarafından birçok kez yaralanmıştık.

Zihnimize devrilen iç seslerimizin bitmek bilmeyen kavgaları, her seferinde sapı kırmızı bir baltayla zihnimizi, kafatasımızı parçalıyordu. Her bir balta darbesi, düşüncelerin bölünerek çoğalmasına neden oluyordu.

Kafamın içinde bir karmaşa vardı. Suyun zemine damlarken çıkarttığı sesi duyuyordum. Kontrplağın üstüne yağan yağmurun sesi miydi bu? Yoksa bir musluktan sızan su ızgaralara mı düşüyordu? Alnım yanıyordu, yalnızca alnım değil, tüm bedenim yanıyordu. Huzursuz bir hisle dudaklarımı birbirine bastırdım, dudaklarım çatlamıştı. Bedenimde bir ağrı vardı, ben gözlerimi açmaya çalıştıkça ağrı uyanmaya başlıyordu. Yavaşça gözlerimi aralamayı başardım, odağıma altında yattığım beyaz tavan girdi. Saçlarım yastığın üstüne serilmişti.

"Uyandın," dedi tanıdık bir ses. Gözlerimi kırpıştırdım, bakışlarım yavaşça sesin geldiği yöne doğru hareket etti. Billur yatağın ucunda oturuyordu. Kızıl saçlarını tepeden dağınık bir şekilde toplamıştı, yanaklarının kenarlarından birkaç saç teli sarkıyordu. Üstünde siyah, askılı bir badi vardı. İçerisinin sıcak olduğunu biliyordum ama üşüyordum. Billur elinin tersiyle alnımı yokladı. "Ateşin düşmüş."

"Ne?" Sesim çatlaktı, öksürdüm, öksürürken boğazım kazındı. "Ne oldu ki?"

"Karan seni eve getirdiğinde ateşler içindeydin," dedi kuru bir sesle. "Doktor falan geldi. Bir an havale geçirdiğini sandım, yemin ederim çok korktum."

Beni eve Karan mı getirmişti? Nasıl bulmuştu? O neredeydi? Ahmet Hoca'ya ne olmuştu? Kaşlarım çatıldı, neredeyse boğazıma kadar battaniyenin içine batmıştım. "Ateşi olan bir insanın üstüne battaniye mi serdiniz?" Buz gibi olan parmaklarımı karnıma bastırdım, karnımın çıplak olduğunu fark ettim.

"Doktor üstündekileri çıkarmamızı, sonra da seni örtmemizi istedi, üstündeki battaniye incecik." Billur'un kavisli kaşları çatıldı. "Bu hâle nasıl geldiğini anlatacak mısın?"

Aklıma olanlar gelince kıvranacak gibi hissettim. "Karan nerede?" diye sordum ifadesiz bir sesle.

"Gitti."

Ona öylece baktım.

"Bakma öyle," diye homurdandı. "İyi olduğunu kendi gözleriyle görene kadar başında bekledi. Yemin ederim."

Sormaya dilim varmasa da başının belaya girip girmediğini çok merak ediyordum. Komodinin üstünde duran cep telefonuma baktım, Billur telefonuma baktığımı fark edince telefonu alıp bana uzattı. Telefonun kapalı olduğunu hatırlayınca, "Kapanmıştı," dedim kısık bir sesle. "Şarj etmem gerekiyor."

"Ben hallederim. Senin biraz daha dinlenmen gerekiyor."

Duraksadım. "Ben kaç saattir yatıyorum?"

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin