17. BÖLÜM: SINIRLAR

368K 15.2K 10.9K
                                    

🦋


Teoman & İrem Candar – Seninim Son Kez


17. BÖLÜM

SINIRLAR


Çeneme yayılan o sıcaklık gitgide daha da çoğalırken, artık yalnızca çenem değil, tüm vücudum yanıyordu. Onun dudaklarının baskısı orada, çenemdeki çukurun üzerinde öylece asılı dururken sertçe yutkundum. Kafamın içinde kanlı bir savaş, can kaybının çok fazla olduğu bir deprem, tüm şehri yutmuş bir tsunami vardı. Gözlerimi tavana dikmiştim, onun geri çekilmesini bekliyordum ama nafileydi. Geri çekilmiyordu.

Söylediği her şey zihnimde takılı kalmış bir plak gibi dönüp duruyordu.

"Burası," diye fısıldadı karanlık bir sesle. Dudakları çeneme sürtünüyordu. "Burası benim sınırım Çakıltaşı."

Derin, içimi yarıp geçen bir nefes aldım.

"Ben ne buradan yukarıya çıkabilirim," dedi acıyla. "Ne de buradan vazgeçebilirim."

Bazı duygular kalbin içinde şekillenirdi. Karanlığın saltanat sürebilmesi için geceye, güneşin kendini gösterebilmesi için gündüze ihtiyacı vardı. İkisi de aynı gökyüzünde yürüyen ama birbirlerine hiç rastlamayan iki farklı şeydi. Bazı kelimeler aynı olsa bile açtıkları kapılar farklıydı.

Şu an çok farklıydı.

Yavaşça çekildi. İfademi sabit tutmak için çabaladım. Kalbimin göğsümü yırtacakmış gibi hızlı çarpmasına rağmen bir şekilde sakinliğimi koruyabildim.

"Bu da neydi?" diye fısıldadığımda artık gözlerimin içine bakıyordu.

"Hiç."

"Hiç?"

Yavaşça başını salladı. Kara gözleri gecenin içinde parlayan bir bıçaktan farksızdı, bıçağın sivri ucu beni işaret ediyordu.

"Hiç," dedi doğrulamak ister gibi. "Uyumalıyız velet."

Sertçe yutkunup gözlerinin içine baktım. Yavaşça geri çekilip arkama geçti, sırtımı ona dönmemi sağladı ve beni yavaşça göğsüne doğru çekti. Sırtımı onun göğsüne yasladığımda gözlerim artık hemen karşımdaki duvara bakıyordu. Avuç içlerimdeki nemin arttığını hissedebiliyordum. Zaman akmaya başladı, zihnimin içinde eski birkaç anının görüntüsü düştü, yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladığında uykunun bedenimi ele geçirmek üzere olduğunu fark ettim.

Karan bana sanki mümkünmüş gibi biraz daha sokuldu. Sertçe yutkunduğunu duydum, ardından burnunu saçlarımın içine gömdü. Uyku ağır bastığı için bu hareketine herhangi bir tepki veremedim.

Uykunun kollarına çekilmeye başladığımı hissettiğimde dudaklarını saç diplerime bastırdı. Bilincim artık karanlığa batmıştı.

"Yeni doğmuş bir bebek gibi kokuyorsun," dedi kısık bir sesle. "Öyle temiz, öyle cennet."


🦋


"Eşek sıpaları!"

Uykumun arasında bazı sesler duyuyordum ama uzun zamandır çekmediğim kadar rahat bir uyku çektiğimden midir bilinmez, gözlerimi açmamak konusunda ısrarcı davranıyordum.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin