Öğretmen olduktan sonra öğretmenler günü daha bir şenlikli geçmeye başlamıştı. Genelde okuldaki tek erkek öğretmen ben olduğum için doğal olarak ilgiyi üzerime çekiyordum. Sırf benimle tanışmak, merakını gidermek için bile öğretmenler günümü kutlayıp hediye getiren oluyordu. Hediyeleri iki günde eve taşıdığım bile olmuştu. Eh, her fırsatta mesleğime laf eden Yağız ve Yiğit delikanlılarının gözlerinden okunan kıskançlığı anlatıp kardeşlerimi kötülemeyeceğim. Hiç öyle bir insan değilim, lütfen zorlamayın.

Bu günde diğer öğretmenler günü gibi kalabalıktı. Okula tam bir cümbüş havası hakimdi. Veliler okula akın etmişti ve hepsinin elleri yiyeceklerle doluydu ki bugünü sevmem için en büyük nedendi. Bayan öğretmenler alınan hediyelere sevinirken ben getirilen yiyecekleri kabul ediyordum. Bence çok adil bir dağıtım olmuştu. Bana da hediye getirenler oluyordu ancak börek, tatlı, kısır ve kurabiye dörtlüsünü kravat ya da gömleğe tercih ediyordum. 

Bugün hem öğretmenler günü hemde veliler toplantısı vardı. Fazlasıyla büyük bir gündü. Ve içimde ufacık bir yerde 'Acaba Leyla gelir mi?' sorusu işaret levhası gibi yanıp sönüyordu. Kafam çok doluydu, veliler gelmişti ve ilgilenmem gereken çok şey vardı. Ancak o soru kafama takılmış ve gitmiyordu. Henüz Ece'nin velisi gelmemişti, belki annesi ya da babası yerine o gelirdi. 

İstediğimiz şeyin aksi gerçekleşmedikçe umut etmekte bir zarar yoktu. Aslında nefes aldığımız sürece umut etmeliydik. Biri gerçekleşmediyse başka şey için. Seçenek çoktu. Ve ne kadar yaşayacağımızı bilmediğimiz için bu belirsiz zamanı iyi değerlendirip bir şeyler için umut etmeye devam etmeliydi insan. 

Toplantı zamanı geldiğinde sınıfa geçtiğimde gözlerimle sınıfı taradım. Malesef Leyla gelmemişti. Bu ufak da olsa moralimi bozsa bile kendimi ilk kez tanıştığım velilere verdim. Hepsi iyi insanlara benziyorlardı. Ve evet, o malum soruyu almadan bugünü de geçirmedim. Nefes almakla eş değer olduğu için direk gülümsedim ve anlatmaya başladım. 

Öyle böyle derken toplantının sonlarına gelmiştik. Veli toplantısında bile göremediysem acaba ne zaman görecektim diye düşünürken aklıma gelen saçma ama aynı zamanda 'neden olmasın?' fikirle tekrar velilere döndüm. 

"Bir sonraki veliler toplantısı muhtemelen önümüzdeki ay olur, şu anda süresini bilmiyorum. Ancak ben sadece bizim sınıfa özel bir şey yapmak istiyorum. Çocukların anne ve babaları haricinde diğer yakınları ile olan iletişimini görmek istediğim için bir sonraki toplantıda sizin dışınızda çocuğunuz ile yakın olan aileden başka biriyle tanışmak istiyorum. Bu teyze olur, hala olur, nenesi veya dedesi olur. Hangisi olduğu önemli değil. 

Ama teyze olsa daha iyi olur.

Dahiyane ama aynı zamanda saçma ve duyulmamış önerim nasıldı ama?

Daha önce bu tarz bir öneriyle karşılaşmayan veliler aralarında konuşma başladı. Muhtemelen şöyle düşünüyorlardı: "Erkek ana okulu öğretmeni de böyle oluyor demek ki. Kendi gibi farklı önerilerle geliyor." Ya da, "Amma saçmaladın hoca," deyip sınıfı protestolarla terk edeceklerdi.

Denemekte fayda vardı ve bu tepkilere hazırdım.

Ama yanıldım. Farklı olmak bu kez işe yaramıştı ve veliler bunu olumlu karşılamıştı. Hala Leyla'nın gelip gelmeyeceği net değildi ama gelme ihtimali de çok yüksekti. İstatistik dersinde iyi olsaydım şimdi şuraya durumun istatistiğini çıkarıp size yüzde verebilirdim. Ancak yorulmaya gerek yok. Şimdilik umut etmeye devam diyelim.

Velileri ve öğrencileri birlikte yolcu ettikten sonra gelen hediyeleri de alıp evin yolunu tuttum. Bir sürü çiçek de gelmişti ve ben o çiçekleri değerlendirecek muhteşem bir yer bulmuştum. Sanmayın fikirlerim her zaman saçma. Bir an bana gözlerinizi devirip bakacakken diğer an "Helal olsun," deyip sırtımı sıvazlayabilirsiniz. Sürprizlerle doluyumdur.

Bir Leyla HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin