13.BÖLÜM

7.7K 520 16
                                    


Melek

  Zeynep ile dertleşince rahatlamıştım. Çok iyi gelmişti konuşmak. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Zeynep bana dönüp gülümsedi.

  " Ablacığım iyisin değil mi artık? "

  " Evet canım. Rahatladım biraz. "

  " İyi olmana sevindim. Hem baksana gözlerin kızardı ve şisti, böyle nasıl aşağı ineceksin söylesene. "

  " Biraz daha duralım burda, geçer birazdan. "

  " Olur abla. "

  " Ee Zeynep anlatsana senin hayatında biri var mı? "

" .... Şey .. evet yani hayır abla..  nerden çıkartın biri olduğunu  ... Çok mu belli ediyorum abla yoksa . Hayır canım neyi belli edeceğim yok ki kimse hayatım da ne alaka yani .. ayyyy sıcak mı ol du ne ." Zeynep'in bu tedirgin hallerinden anlaşılıyor ki hayatında biri var yoksa bile hoşlandığı biri kesin var . Çok komik görünüyor gülmemek için zor tutuyorum kendimi , yüzü kızardı , eli ayağı birbirine dolaştı , kelimeleri kekeliyor bu hali hoşuma gitti ...

" Evet mi hayır mı Zeynep bi karar ver istersen . "

" Abla doğrusunu söylemek gerekirse, evet biri var "

" Gerçekten mi? Çok sevindim, kim bu şanslı çocuk"

" Boşver Abla o da bende kalsın"

Zeynep'in sevdiği çocuk çok şanslıydı, sevmek çok güzel bir şeydi, ama doğru insanı sevmek.

" Peki öyleyse canım, sen nasıl istersen"

Ben yanlış kişiye güvendim, inşallah Zeynep doğru kişiye güveniyordur. Zeynep'i olmayan kardeşim yerine koymuştum, bu yüzden onun mutlu olmasını içtenlikle istiyorum. Ben düşüncelerle dalmış giderken Zeynep bir anda ayağa kalktı.

" Sana İngiltere deki fotoğraflarımızı göstereyim abla. İngiltere'ye gittiğim zamanlar 15 yaşında felandım herhalde. Tabi o zamanlar biraz kiloluydum. Ama artık formumdayım."

Çekmeceye doğru gitti, albümü çıkartıp yanıma geldi.

" Baksana abla ergenlik çağında nasıl görünüyorum. " Albümü bana uzattı. Dediği gibi biraz kilolu duruyordu. Ama çocukluğuda şimdiki hali gibi güzeldi.

  " Bak bu da abim. Abim hala aynı duruyor değil mi hiç bir değişiklik yok gibi. "

  " Evet canım öyle görünüyor. Sadece saçlarına aklar düşmüş. "

  " Aynen Melek abla. Saçlarındaki beyazlar çoğaldı. Yaşı da daha genç ama..." Albümdeki fotoğrafları incelerken son sayfada gözüme takılan bir fotoğraf oldu. Kenarları biraz yanmıştı sanki. Merakıma dayanamayıp sordum.

  " Bunlar kim Zeynep. "

Zeynep o arada telefonuyla uğraşıyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı. Sağ işaret parmağımı fotoğrafın üzerine koyup Zeynep'e gösterdim. Zeynep'in yüzü gülerken bir an da yüzü düştü. Bir yerlere dalmış gibiydi. Elimle Zeynep'in omuzuna dokundum.

  " Zeynep canım iyi misin?"

  " Ee-evet abla iyiyim. Şey...bunlar yani fotoğraftakiler annem, babam, abim ve ben. " 

  " Anladım canım kenarları yanmış sanki. "

  " Evet yandı. Annem ve babama ait tek fotoğraf bu. Diğer herşey yandı. "

  " Anlamadım canım. Yandı derken ne demek istedin. "

  " Bundan 10 yıl önce evimizde yangın çıktı. Annemi ve...babamı o yangında kaybettik. " Zeynep'in gözleri dolmuştu. Salak kafam niye soruyorsun ki, durduk yere kızın canını sıktım. Üzdüm onu.

  " Canım ben...çok özür dilerim. Ben bilmiyordum...üzmek istemedim seni."

  " Senin bir suçun yok ki abla. Nerden bileceksin ki. Neyse abla bu konuyu kapatalım olur mu? "

  " Tabii ki canım benim sen nasıl istersen. "

  " Tamam o zaman hadi aşağı inelim abla. "

  " Olur canım. " Zeynep'e elimde ki albümü verdim. O da tekrar çekmeceye koydu. Yanıma geldi ve beni de alıp odadan çıktık. Asansörü çağırdı. Ne güzel evlerinde asansör vardı. Merdivenlerden çıkma sorunu yaşayan insanlar için çok iyi bir şeydi asansör. Asansöre binip aşağı indik. Yusuf dışında herkes salondaydı. Zeynep, beni oturacağı koltuğun yanına bırakıp oturdu. O da Yusuf'un yokluğunu fark etmiş olmalı Emir'e, abisinin nerde olduğunu sordu.

  " Emir. Abim nerde? "

  " Biz de tam olarak bilmiyoruz Zeynep. Siz yukarı çıktıktan bir süre sonra telefonun şarjı yok deyip yukarı odasına şarja takmaya gitti.  Aradan on dakika geçtikten sonra bir hızla merdivenlerden inip dışarı çıktı. Ben de aradım hemen telefonla, arkadaşın biri kaza geçirmiş. Onun yanına gidiyorum dedi. " 

  " Kim bu arkadaş sen tanıyor musun? Ciddi bir şeyi varmıymış? "

  " Evet bizim lise arkadaşlarından biri. Çok ciddi birşeyi yok merak etme. Arkadaşın ailesi burda değiller. Belki Yusuf onun yanında kalır bu gece."

  " Anladım tamam Emir. " Emir Zeynep ile konuşmasını bitirince bana dönüp benimle konuştu. 

" Ayrıca Melek, Yusuf kusura bakmasın diyor. Arkadaşın kimsesi olmayınca burdan gitmek zorunda kaldı. "

  " Estağfurullah ne kusuru. Arkadaşınız iyi olsun da. Gerisinin önemi yok. "

   İnşallah arkadaşının ciddi bir şeyi yoktur. Ailesi de yokmuş burda yazık. Telefonun saatine baktım. Baya geç olmuştu. Babama dönüp,

  " Babacığım istersen biz kalkalım. " Zeynep omzuma dokundu. Gitmemeli istemiyordu belli.

  " Melek abla biraz daha kalsan. "

  " Canım benim dinlensem iyi olacak. Bacaklarım ağrımaya başladı. "

  " Anladım abla. Peki o zaman. " Zeynep'i ikna edince babama baktım. Babam başıyla onaylayıp Hasan amcaya döndü.

  " Bize müsaade. Herşey için çok sağolun Hasan bey. "

  " Müsaade sizin efendim. Ayağınıza sağlık, yine bekleriz. Sizi tanıdığıma çok memnun oldum. "

  " İnşallah geliriz tekrar. Bizde sizi bekleriz. "

  Tokalaşmalar, kucaklaşmalar, vedalaşmalar bitmişti. Babamın yardımıyla arabaya bindim. Babamda şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Eve gitmek üzere Zeyneplerin evinden uzaklaştık.

  Eve gelmemiştik. Yatsı namazını kılıp yatağa yattım. Bugün fazla oturmuştum. Bacaklarım sızlıyordu. Gece yine rahat uyuyamayacaktım. Olsun buna da şükür. Yusuf'un arkadaşı nasıl olmuştu acaba merak etmiştim. Anne babası duyunca çok üzülmüşlerdir. Allah acil şifalar verir inşallah. Uykum gelmişti. İnşallah rahat bir uyku uyurum bu gece. Gözlerimi kapatıp bıraktım kendimi uykuya.

  Güneşin beni rahatsız etmesiyle gözlerimi zar zor açtım. Komidinin üstünden telefonumu alıp saate baktım. Saat sekize geliyordu. Mutfaktan sesler geliyordu. Anlaşılan annem kahvaltı hazırlıyordu. Benim elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu. Yardım etmesi için anneme seslendim.

  " Anneeeee!" Annem duymuş olmalı ki birşeyler söyledi. Ama ben ne söylediğini anlamamıştım. Aradan beş dakika geçtikten sonra annem geldi. "

  " Benim meleğim uyanmış mı? Hayırlı sabahlar yavrum. "

  " Hayırlı sabahlar annem. "

  " Kahvaltı da hazır. Hadi bakalım küçük hanım sizi de masaya alalım. "

  " Tamam anneciğim. " Annemin de yardımıyla yataktan kalkıp tekerlekli sandalyeye oturdum. Annem beni banyoya götürdü, elimi yüzümü yıkayıp kahvaltının başına oturduk. Güzel bir kahvaltıdan sonra babam işe gitmek için hazırlanıyordu. Annemde sofrayı topluyordu. Sonra annemin telefonu çaldı. Annem telefonu eline alıp koridora geçti. Çok sürmedi bir telaşla yanımıza geldi. Endişeli görüyordu.

  " Ne oldu anne? "

  " Kızım, Kenan... Kenan saldırıya uğramış. Çok fena hırpalanmış. Hastanedeymiş şimdi. "

  " Neee!"
 

YUSUF'UN MELEĞİWhere stories live. Discover now