8. BÖLÜM

4.6K 231 4
                                    

8. BÖLÜM

(Devran)

Öylesine umutlanarak soruyor ki "Gidecek miyiz?" diye, bir an her şeyi boşverip, burada... huzur bulabileceği teyzesinin yanında kalmasını sağlamak istiyorum. Ama elim kolum böylesine bağlanmışken, gitmekten başka çaremiz yok ki.

-"Gideceğiz..." diye cevap veriyorum usulca.

-"Peki..." diye karşılık verip, Rengim'e dönüyor. "Dün gece çıkardığın elbiselerimi nereye koydun teyze?"

Hay Allah! Bilmiyor ki Duru üstünü değiştirenin ben olduğumu. Duru'nun sorduğu soruya "Elbiseler mi?" diye cevap veriyor Rengim de. Önce anlayamıyor neyden bahsettiğini, sonra söyle bir Duru'ya giydirdiğim tişörtü süzüp, bana dönüyor. Duru ile sarılmamızdan sonra, bir de bu hiç iyi olmadı diye düşünürken ben, o tuhaf tuhaf bana bakıyor. Bakışları şüpheli sanki. Neye şüphe duyduğunu anlamış da değilim. Yine de bakışlarımı kaçırıp, "Ben çıkayım..." diyerek odadan çıkıyorum.

...............

(Duru)

Teyzemden ayrılmanın neden bu kadar zor olduğunu anlayamıyorum. Halbuki haftalardır yok yanımda, haftalardır yalnızım ben. Küçük, mutlu bir veda ile ayrılmıştım yanından oysa... sonrasının kabusa dönüşeceğini hiç bilemedim ama. Eymen ile yürümek için heves ettiğimiz yola girip, her şey peri masallarındaki gibi olacak diye düşündüm. Eymen'e kızmama neden hayal kırıklığına uğramamdır belki de.

Elimden sımsıkı tutup, "Güven bana...!" diyerek gözlerimin taa içine bakması cesaretlendirmişti beni. İnandırdı beni kendine, bana duyduğu sevdasına. Amaç, sadece kavuşmak değil miydi zaten? Kavuşacağız diye düşünürken, hepten ayrı kaldık ama şimdi.

-"Yine aramamazlık etme, tamam mı?"

-"Ben... özür dilerim. Böyle olsun istemedim hiç."

-"Şşş... bir şey açıklama bana. Sadece yalnız olmadığını bil, olur mu?"

Dayanamayıp, dünden beri ilk defa sarılıyorum teyzeme.

Yeniden bir geri dönüş mü bu sarılma, yoksa gerçek bir kabulleniş mi artık? Kestiremiyorum.

Yüzümü avuçlayıp, iki yanağımı da öpüyor. Onun da gözleri dolu, tıpkı benimkiler gibi. Her an yaşlar dökülüverecek diye endişeye kapılıyor.

-"Hadi bakalım, hastasın zaten. Geç çabuk arabaya."

Teyzemin dediğini ikiletmiyorum. Arabaya geçip, oturuyorum. Devran'ın peşimden arabaya binmesini beklerken, teyzemin onu kolundan tutup, bir şeyler dediğini fark ediyorum. Bir an tartıştıklarını düşünsem de, teyzemin bana dönüp, gülümsemesi rahatlatıyor beni. Biraz sonra Devran da gelip, yerini alıyor. Araba hareket ederken, içime bir huzursuzluk gelip yerleşiveriyor.

Günler sonra babamın yeniden gelmesi niye şimdi?

...............

(Devran)

Eve girer girmez anlıyorum ortama ağır bir havanın hakim olduğunu. Koşuşturan yardımcılar dışında hiç bir hareket yok. Bizi görünce ortalıktan kayboluyor hepsi. Duru ile birlikte salona geçtiğimizde ilk gözüme çarpan babam oluyor. Bizi fark ettiği anda gözlerini kısıp, Duru'ya bakıyor.

-"Ooo, gelin hanım... Lütfedebildiniz demek malikanemize?"

Nasıl da daha çok soluyor güzel yüzü. Babasının yeniden geleceğini duyduğundan beri haline yansıyan huzursuzluğu babamın üstüne gelmesiyle hat safaya ulaşıyor. Evden çıkıp, gittiği için pişman olduğunu da biliyorum üstelik. Bir de hasta olması her şeyi daha da zorlaştırıyor gibi onun için.

DERDE DEVAWhere stories live. Discover now