4. BÖLÜM

7.2K 276 3
                                    

4. BÖLÜM

(Duru)

Benden ne beklendiğine dair en ufak bir fikrim yok. Canım yanarken zaten fazlasıyla, üstüme üstüme gelmelerini anlayamıyorum.

Benim gibi Devran'ın da amansız bir çıkmaza sürüklendiğini bilsem de, istediğim sadece biraz anlayış.

Ben henüz sindirememişken yaşananları, kabullenememişken ölümünü sevdiğimin ve utançla yaşamaya devam ederken istemeye istemeye... öylesine halsizim ki. Güçsüz, tükenmiş... belki de yokum ben artık, bittim.

Nefes almak her an biraz daha güçleşiyor. Yaşadığım için her an biraz daha pişman oluyorum.

Günlerdir aynı evde, birbirimizden uzak yaşasak da, beni anlayan, anlayabilecek olan tek bir kişiye doğru adım adım ilerliyorum. Cesaret dilerken içten içe, Zühre anneye ne kadar ihtiyacım olduğunu bir kez daha anlıyorum.

Kapının önüne geldiğimde ellerim titreye titreye tıklatıyorum kapıyı. Hiç ses gelmiyor. Usulca kapıyı aralayıp, süzülüyorum içeriye kararsız adımlarla.

Gözlerim dolu dolu bakıyorum sırtı kapıya dönük kadına. Kimin geldiğini umursamıyormuş gibi, öylece duruyor... Nefes almaya çekiniyorum. Kaybolduğunu düşündüğüm sesimi arayıp, çıkarıyorum bir yerlerden.

Kısık bir "anne" dökülüyor dudaklarımın arasından ve bir anda göz göze geliyoruz Zühre anne ile.

Hışımla oturduğu yerden kalkıyor. Büyük bir şaşkınlıkken yaşadığı, tiksinircesine bakıyor bana.

Bakışları karşısında kırılıyor direncim. Ardıma bakmadan kaçmakken istediğim, olduğum yere çivilenmiş gibi hissediyorum.

-"Ne arıyorsun sen burada?" derken, üstüme yüreyecekmiş gibi bir adım geriliyorum.

-"Anne..." diye fısıldıyorum yine de.

-"Ben senin annen değilim!" diye haykırıyor yüzüme bana yaklaşıp.

Şimdi Zühre anne sarsarken beni acımasızca... böylesine belli ederken içindeki kini, elim ayağım kilitlendi sanki. Hiçbir şey hissetmiyorum diye düşünürken duyduklarımla öyle bir deprem yaşıyor, öyle bir enkazda kayboluyorum ki, tüm gücüm çekiliyor...

-"Katil!" diye yargılıyor beni önce. "Nasıl çıkarsın karşıma? Hangi yüzle gelirsin buraya?!" diye sorguluyor sonra.

Beynimde uçuşan "katil" kelimesi ile tutamıyorum kendimi daha fazla. Kollarımdan sımsıkı tutan ellerden kurtuluyorum ve içimdeki isyanı dindirmek ister gibi savunuyorum kendimi.

-"Ben katil değilim!"

...............

(Devran)

Duru odadan çıkar çıkmaz yatağa oturuyorum. Öyle ağır geliyor ki abimin sevdiği ile evli olmak, katlanamıyorum durumuma.

Çok kısa da olsa, tanık olduklarım öyle canlı ki hala... Birbirlerine bakışları öyle çok şey anlatıyordu ki, öyle sıcacıktı ki... biliyorum, seviyordu Eymen Duru'yu. Şimdi onun sevdiğine, onun kadınına "karım" demek ihanetlerin en büyüğü ona.

Ben bir kaç hafta öncesine dalmışken, duyduğum bağırışlarla ayağa kalkıyorum hızla. Bir an neye uğradığımı şaşırıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ne zaman odadan fırladığımın, seslerin geldiği annemin odasına koştuğumun farkında bile değilim.

-"Neler oluyor burada?" diye sorarak giriyorum içeri ve olduğum yerde kalıyorum bir an.

Duru'yu annemin odasında görmek mi şaşırtıyor beni, yoksa onun gözlerinde sanki hiç dinmeyecekmiş gibi yanan öfke ile karşısında sus pus olmuş anneme bakması mı, emin olamıyorum. Ne düşünmem gerektiğini de şaşırıyorum...

DERDE DEVAWhere stories live. Discover now