6. BÖLÜM

5.4K 233 4
                                    

6. BÖLÜM

(Duru)

Amacsızca dolaşıyorum sokaklarda. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum sadece. Sonunda bir parka geldiğimi fark ediyorum. Öyle çok ve öyle uzun yürümüşüm ki, tıpkı bedenim gibi tüm ruhum da yorulmuş.

Kısacık bir an soluklanabilsem keşke... Kısacık bir an dinlenebilsem...

Öyle çok yanıyor ki canım... Anılar hiç bırakmıyor peşimi. Bir kıskaçtayım sanki. Görünmez bir el boğazıma yapışmış, boğuyor beni. Gözümden akan yaşları tutamıyorum. Öyle çok kastım ki kendimi girdiğim bu bilinmez yolda, şimdi her bir benliğim acı acı haykırıyor.

Gecenin karası yüreğime ayna oluyor sanki. Öyle kopkoyu ve öyle zifri karanlık ki... Minicik bir umut kırıntısı bile çok görülüyor bana.

Zühre anne gözlerimin içine bakıp, "katil" diye haykırırken yüzüme, bin bir parçaya bölündüm. Omuzlarıma yük diye bindirilen bu sıfat yakamı hiç bırakmayacak. Ama ben miyim suçlu gerçekten? Her şey benim yüzümden mi yani? Oysa sadece sevdim ben... Şimdi usulca tenimi okşayan rüzgar gibi gönlümü okşadı Eymen ve ben rüzgarına kapıldım onun.

Şimdi... o yokken... kaldığım yerden devam etmenin karanlığında çaresizim. Çöl sıcağında umutsuzca bir yudum su arar gibi çırpınıyorum. Anlam yüklemeye çabalıyorum olanlara ama her an yeni yeni zincirler kırarken düşüncelerim, kalbim isyan ederken gidişine sevdiğimin... sorguluyorum: Neydi aşk?

* * *

İliklerime kadar işleyen soğuğa daha fazla direnemiyorum. Tüm bedenim titrerken kalkıyorum oturduğum banktan. Bir an sağıma, soluma bakakalıyorum. Gücüm yok geldiğim yolu geri gitmeye. İçimi amansız bir ürkeklik kaplıyor.

Uzun zamandır yokum, acaba fark etmişler midir yokluğumu? Ama fark etseler bile neden endişelensinler ki? Kim ister ki evinde bir katili?

Yeniden kendimi kaybetmeye hiç niyetim yok. Bu sefer engel olabiliyorum yeniden akmaya hazır yaşlarıma ve hiç düşünmeden karşıda ışıl ışıl parlayan mekana doğru yürüyorum.

...............

(Devran)

Yok, hiç bir yerde yok! Saatlerdir arıyorum Duru'yu. Evden ne zaman çıktı, nereye gitti... hiç kimse görmemiş.

Evin her yerini didik didik ettim, yetmedi Eymen'in mezarına bile gittim. Ama yine yok.

Bugün yaşadıklarından sonra kendine neler yapabileceğini kestirememek deli ediyor beni. Emanet bana Duru, nasıl kaybederim onu? Kendine bir şey yaparsa, nasıl öderim bunun vebalini? Nasıl hesap veririm Eymen'e?

Annem gibi Duru da suçlu. Kendinden başkasını düşünmeden, kendine göre hareket ediyor. Ben ne yaparım diye hiç aklına getirmeden, çekip gitti. Şimdi sokaklarda gezinip, duruyorum. Belki bir ize rastlarım... bir şey görür, bir şey duyarım diye. Ama akıp giden her zaman dilimi, geçen her acımasız dakika umutsuzluğa düşürüyor beni.

Neredesin Duru, nerede?

...............

(Duru)

Merakla beni süzen bakışlara aldırmadan telefonu kulağıma götürüyorum. Elim, kolum bağlı... başka kimsem yok ki.

-"Efendim?" diyen sesi duyduğumda, konuşsam mı diye bir an kararsız kalıyorum.

-"Rengim..." diyerek ses ediyorum yine de. "... benim Duru."

-"Duru'm, canım? Sensin, değil mi? Neden çıkmadın telefonlarıma? Neden konuşmak istemedin benimle hiç?"

Öyle hevesle konuşuyor ki, kendime kızıyorum. Nasıl onsuz kalabildim ki bunca zaman?

DERDE DEVAWhere stories live. Discover now