Fakat dudaklarımın arasından çıkan acı nefesten başka bir şey yoktu. Tek kelime bile edememiştim.

Yere bastığı sert ve kararlı adımları salonda bulunan çekmecelerden birine yöneldi. Bir kaç çekmece karıştırıp aradığı şeyi bulamadığında daha fazla sinirlenmişti. Sonunda rafların birinden eline aldığı makasla yanıma geldiğinde ne yapacağı konusunda şaşkındım.

Sağ eline aldığı makası siyah elbisemin askılarından birine getirdiğinde geri çekildim şaşkınlıkla.

" Ne yaptığını sanıyorsun sen!"

Korku ve paniğin bir arada bulunduğu bedenim titremeye başlamıştı. Bir kez daha üzerime gelmeye çalıştığında onu tüm gücümle ittirmeye çalıştım. Fakat o kadar güçlüydü ki beni koltuğa iterek etkisiz hale getirmişti. Ellerimi en sevdiğim siyah elbisemin üzerine kapatırken gözlerimi de sıkıca kapatıp korkuyla bekledim.

Ellerimi sertçe üzerimden çekip askılarından birini kesmeyi başardı. Ne kadar güçlü durmaya çalışmak istesemde ağlamaya başlamıştım bile.

" Yapma.. Lütfen yapma , Araf."

Sesimi duymasıyla kendini kaybetmiş berbat halinden bir an çıktı. " Sana hayatımda siyah görmek istemiyorum demiştim. " dedi sertçe. Ve tekrar kaldığı yerden elbisemi kesmeye devam etti. Çok utanıyordum.

Elbisemi tamamen paramparça haline getirdiğinde karşısında sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım. İçimden onları da kesmemesi için dua ederken kollarını belimin ve bacaklarımın altından geçirip kucağına aldı.

Düşmemek adına korkuyla omuzlarına tutunduğumda hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum. Sesim onu rahatsız etmiş olacak ki , " Ağlama.." diye fısıldadı kulağıma. " Ağlama , bana onu hatırlatıyorsun." dedi hüzünle karışık ses tonuyla.

Merdivenlerden bir üst kata çıkarken , "Bana bu eziyeti neden çektiriyorsun?" diye sordum çatallaşan sesimle. " Neyin bedelini ödüyorum ben? Kimin acısı bu?"

İkinci kata çıktığımızda mürdüm rengi odaya girerek beni yavaşça yatağın üzerine bırakıp yatağın üzerindeki örtüyle her yerimi kapattı.

Kısa bir an durduğunda beni yanıtlayacağını düşünürken geri çekilip kapıya yöneldi.

Tam kapını orada durup önce ışığı kapattı. Aradan vuran ışıkla sadece karanlık silüeti görünen adamın , her bir kelimesine vurgu yaparak söylediği kelimeler tüm duygularımı yerle bir etmiş kapıyı çekip gitmişti.

" Geçmişimden.. Senden nefret ediyorum , Siyah Melek."

✠✠✠

9 Nisan 2014.

Zaman.. Bir gün birbiri ardını kovalayıp iki haftayı daha geride bıraktığında hayatın beni cezalandırdığı kanısına varmıştım.

Evet. Bugün buraya geleli tam iki hafta olmuştu. Her geçen gün daha çok tanıdık gelen bu insanlar bana hala yabancıydı.

İlgim.. Neredeyse her gün yanımdaydı. Aslında çok iyi bir insandı. Sıkılmamam ve üzülmemen için bir sürü şey yapıyordu ama artık bıkmıştım. Çok konuşuyordu. Bazen beynimi yerinden çıkarıp dinlenmeye bırakmak istiyordum.

Merih.. İlgim kadar olmasa da o da sürekli yanımdaydı. Bazen işlerini bile benim yüzümden eve getirdiğini düşünüyordum. Sevgili kuzeninin çalışma odasında sürekli işle ilgili görüşmeler yapıp aralıksız çalışıyordu. Merih'in insan olup olmadığından şüphe ediyordum doğrusu. Yemeden içmeden neredeyse saatlerce iş.. Hiç mi yorulmuyordu? Ya da hayatında zaman ayırabileceği biri yokmuydu bu adamın? Tek derdi iş ve İlgim'di. Aradan geçen iki hafta içinde en büyük hobisinin İlgim'le kavga etmek olduğunu anlamıştım.

GARDENYA MEVSİMİWhere stories live. Discover now