YP 2 / BÖLÜM 17

Start from the beginning
                                    

"Sibel seni bekliyor da ondan."

Elimdeki kıyafetlerle öylece kalakaldım. Zayıf noktamdan vurmuştu beni. Sibel'den, tam on ikiden. İşte şimdi basketbolda kullanılan kılçıksız basket terimi bana uyuyordu.

"Hani sana emanetti, ablandan. Rüyanda gecelerce sayıklardın bunu. Şimdi gidecek misin? Bak gelmeni teklif ediyorum. Red mi edeceksin?"

Yutkundum. Hamile ablamın tek isteği biricik kızının benim yanımdan ayrılmamasıydı. Şu anda bizi bir yerlerden izliyor olsaydı kesinlikle gurur yapmamamı ve Sibel'in iyiliğini düşünerek bu teklifi kabul etmemi isterdi. Peki ya Aras'ın yaptıkları?

Bunuda göz ardı etmemi isterdi. Hatta yer yüzündeki bütün çiftlerin çok büyük sorunlar yaşadığını bizim sorunumuzun ise diğer sorunlar arasında küçücük bir yere sahip olduğunu dile getirirdi.

Elimdeki kıyafetleri dolaba bıraktım.

"Çık odadan."

"Ayza,..."

"Çık dedim."

Cihatla birlikte çocukları alıp kapıyı kapattı. Kapatırken;

"Dışarıda bekliyorum, doğru kararı almanı."dedi.

Neydi onu az önceki sinirinden vazgeçirip yumuşatan? Sorduğumda soru muydu? Her zamanki hallenmeleriydi. Sürekli değişen duygularıydı. Sanki sürekli menepozda gibiydi değil mi?

Yatağın üstüne usulca geçtim.

Şu anda senin benimle zorun ne sevgili şarkısını hayata ve yüzüme çarptığı tüm tokatlara armağan etmek istiyordum.

Gülüyordum, ağlıyordum. Savaşın olduğu yerde barış, nefretin olduğu yerde aşk olmaz da neden güldüğüm yerde ağlıyordum. İmkansızların kızı gibiydim. Zıt şeyleri aynı anda gerçekleştiren kızı gibiydim. Sıfırdan başlayamıyordum, yavaşça birden devam ediyordum. Sıfırda başladığım hayatıma şimdi kocaman bir 1 yazıyordum.

Aras: 1

Ayza: 0

Birden başlıyordum çünkü Aras'dan başlıyordum. Kabul etmek zorundaydım. Zorbaydı, yaptığı çok kabaydı ama haklıydı.

Ablam bana emanet etmişti. Daha da ötesi tüm ailem öyle yapmıştı. Ailemizin biricik neşesi, ilk torunları, ilk yiğenim, bana emanetti.

Neden? Neden?

Üzerime bir tşört ve pantolon geçirdikten sonra hazırladığım kıyafetleri tek tek valizime geçirdim.

Kapıyı açtığımda karşımda ki bekleme koltuklarında kollarını dizlerinin üstüne koyup kafasını yere eğerek düşünen Aras'ı gördüm.

Kapının açılma sesiyle irkildi ve bana baktı.

"Hazır mısın?"

Bu hazır olup olmadığıma dair sorduğu bir soru değildi. Teklifini kabul etmeye hazır mıydım? Onunla tekrar yaşamaya, ona katlanmaya, onu her gün görmeye, onun bana benim ona nefret dolu olan bakışlarımızı kaldırmaya hazır mıydım?

Çatallanan sesimle konuştum.

"Sanırım."

"Gidelim, çocuklar arabada bekliyor."dedi kısık sesiyle.

Kafamı onaylarcasına sallayıp onun duymayacağı bir sesle onayladım kendimce.

"Gidelim."

...

Eve gelmiştik. Bizim evimize. Eski evimize. Aras'la bir şeyler yaşamaya başladığımız, birbirimize yavaşça aşık olduğumuz, hamile kaldığım eve.

YENİ PATRONUM 2Where stories live. Discover now