- 10 - EN KÖTÜ DOĞUM GÜNÜ

Start from the beginning
                                    

- Kolay gelsin Meliha Teyze.

- Sağol yavrum. Bir şey mi lazımdı?

- Sen işine bak , ben alırım.


- Olur mu hiç yavrum? Söyle ben vereyim hemen.

- Kahve alacaktım zaten , lütfen sen devam et işine.

- Peki yavrum.

Dolaptan aldığım kupa bardağa yaptığım kahveyi doldurup yudumlayarak odama çıktım. Uzun zamandır dökmüyordum içimdekileri kağıda. Defterimi açıp özlemimi bir bir yazmaya başladım.

Özledikçe yazdım


Özledikçe döktüm


Özledikçe sevdim...

" Gönlümü bıraksam denize ; taşar mıydı hasret acısından , yoksa çeker miydi sularını utancından? Sevmenin apaçık yapılmaması gereken bir eylem olduğunu ; gözlerin mi anlattı bana toprağını üzerine serercesine yoksa sevmek zaten bu muydu dünya üzerinde? Aklıma sen gelince gönlüm çamurlar içerisinde çirkefleşiyor birden. Kayıp gecelerden topluyorum gönlümü. Hasret dolu diyarlara kaçıyor vuslatı bulmak için. Mecnun'un Leyla'yı aradığı gibi arıyor diyar diyar vuslatı. Kayıp ülkelerden topluyorum gönlümü. Yorgun ve bezmemiş aramaktan seni. Sevmekten hiç taviz vermiyor. Kayıp sevdalarda buluyorum gönlümü..."


********************************


Annemin saatlerce bıkmadan ettiği ısrarları üzerine şu an akşamki doğum günü partisi için hazırlanmak üzere elbiselerimin karşısına dikilmiştim. Boş gözlerle dolabı incelerken Erdem girdi içeri :

- Kardeşim, akşam için ikna etmiş seni annen.

- İkna demeyelim de zaaflarımı kullandı.

- Anlamıyorum arkadaş, bir insan partilerden nasıl bu kadar nefret edebilir? Üstelik annenin doğum günü partisi.Neden bu kadar isteksizsin?

- Annemin doğum günü partisinde sadece annem olmuyor Erdem. O insanları da gerçekten sevmediğimi biliyorsun. Ayrıca partilerdeki gelenekselleşmiş hareketleri ve sarhoş olup saçmalamaları midemi bulandırıyor.

- Tabi kızların sana sırnaşmasını, yiyecekmiş gibi bakmalarını da atlamamak lazım.

Gözlerimi devirerek tekrar dolaba döndüm.

- Kızlardan niye rahatsız oluyorsun anlamıyorum ki.

- Lan oğlum çık git odadan üstümü değiştiricem. Ne çok konuşuyorsun arkadaş.

- Tamam be , hemen de atarlan.

Erdem kapıyı çarpıp çıkınca dolabın önünde durmaktan sıkıldığımdan elimi dolaba atıp ilk gelen takımı çıkardım. Lacivert takım elbise gözlerimle uyumlu olduğundan çok düşünmeden bunu giymeye karar verdim.

Hızlı bir duş alıp seçtiğim elbiseyi giyerek aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı ellerimle dağıtarak şekil verdikten sonra odadan çıktım. Aşağı indiğimde içeride az insan görünce partinin bahçede havuzbaşı partisi olduğunu anlamam uzun sürmedi. Oflayıp bahçeye yöneldim. Neredeyse tüm gözler üzerime çevrilince gülümseme gereği duyarak kendimi gülümsemeye zorladım. Annemin olduğu masaya doğru ilerledim. Bembeyaz, sarışın tenine çok yakışan uzun bir elbise giymişti. Yine çok güzeldi. Gülümseyerek sarılıp öptüm iki yanağından.

- İyi ki doğdun annem, iyi ki varsın, iyi ki oğlunum.

Tabi annemin gözyaşları içeride durur mu? Gözyaşlarını silmekle meşgul olduğundan cevap veremedi. Tam ağzını açacakken bir çığlık sesiyle hepimiz aynı yöne döndük. Ve işte lanet olası sahneler sezonu açıldı. Aptal sarışının teki sarhoş olup denize atlamıştı. Babası yaşındaki adam da güya onu kurtarmak için atlamıştı arkasından. Ne de güzel çaktırmadan (!) zevk alıyorlar birbirlerinden.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Where stories live. Discover now