24.Bölüm - Deniz uzaktan güzel ‧✕‧

3.4K 290 52
                                    

"Muna? Muna, iyi misin? Bana bak!" Yavaş yavaş kulağıma dolan sese kulak verdim ve kafamı yavaşça Sky'a çevirdim. O an elimde telefon olduğunu karşımda Sky olduğunu unutmuştum bile. Kafamdaki bütün her şey durmuştu. Sesler yok olmuştu. "Muna?" Sky parmaklarını çenemde gezdirdi.

"Muna? Konuş benimle." Çenem kasılmıştı. Bir türlü hareket ettiremiyordum. Bir kilit vardı sanki üzerinde. "Ne oldu? Adrian ne dedi? Babana ne olmuş?" O sırada telefondan sesler gelince telefonu hemen kulağıma götürdüm. "Baban iyi Muna, yani çok geç olmadan al derim tabii. Ayrıca sakın ama sakın peşine başkasını takma. Küçük bir oyun oynayacağız seninle." Yutkundum. Zaten Sky'ı da bu pisliğin içine sokmazdım. "Bir saat sonra babacığının kitabevinin önünde ol." Telefondan gelen dıt dıt seslerini umursamamaya çalışarak bir umut telefonu kulağımda tuttum. Artık pes etmem gerektiğini anladığımda telefonu kulağımdan çektim ve dizlerimin üzerine düştüm. Sky hemen elimi tuttu ve yanıma oturdu. "Muna, bana cevap ver. Buradayım. Hadi kendine gel." Derin bir nefes aldım. Gülümsemeye çalışarak ayağa kalktım. Sky'ın elini sımsıkı tuttum. "Yok bir şey, Dustin şaka yaptı. Sinirlerimi bozdu." Yüzüme acıyla bakan Sky'ın surat ifadesi birden değişti. Kaşları çatıldı. Çenesi kasılmaya başladı.

"O herif yine ne bok yapmaya çalışıyor?" diye çıkışınca ellerimi göğsüne yerleştirdim ve sakin olması için hafif tempo tuttum. "Ya Dustin işte. Neyse, ben babamın yanına gideceğim. Dükkandaymış. Elly evde yalnızdır. Onun yanına git." Sky ellerini yumruk yapmış zor duruyordu. "Olmaz. Ben o Dustin'in suratını patlatacağım ilk önce." Kaşlarımı çattım. "Sky! Dediğimi yap!" Çatılan kaşlarını indirdi ve kafasını salladı. "Tamam. Ama bana haber vereceksin. Çok geç kalmayın." Kafamı sallayarak yola doğru yürümeye başladım. Hala ne yapacağımı bilmiyordum. Korkuyordum. Sanırım doğru cümle buydu. Korkuyordum. Biraz ilerledikten sonra yere yığıldım tek başıma. Tabiri caizse böğüre böğüre, hayvan gibi ağladım. Biraz ağlamak iyi geldikten sonra ayağa kalktım ve dikleştim. Yanaklarımı sildim. Korkmaman gerekiyor Muna, korkmayacaksın. O Adrian'ı yaratıldığına pişman edeceksin. Bunu sen yapacaksın.

Dişlerimi sıktım ve kendime hatırlatmam gereken şeyi hatırlattım. O pis yaratığı ben yok edecektim. Hem de çekebileceği en büyük acıyı çektirerek. Ellerimi yan taraflarımda yumruk yaptım ve derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıydım. Güçlü olacaktım. Dudaklarım tek bir çizgi halinde önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Yol boyunca hızlı adımlarımı atmaya başladım. Arabalar seyrekleşince kanatlarımı açtım ve bulutların arasına karıştım. Kısa bir süre sonra Dustin'in evinin önündeydim. Buraya neden gelmiştim? Hemen akla gelen ilk soru bu oluyordu tabii. Buraya gelmemin tek sebebi diğer eşyalarımın olduğu yer olmasıydı. Dustin ile ava çıktığımızda bazı eşyalarımı burada bırakırdım. Uzun zamandır uğramıyordum.

Ev kulübe bir evdi. Yıkık dökük, eski bir evdi. Doğru düzgün ışığı bile yoktu. Duvarlarındaki tahtaların arasından sızan güneş ya da ay ışınlarıyla içerisi aydınlanıyordu. Yavaşça eve yöneldim. Tahta kapının kolunu tuttum ve kendime doğru çektim. Kilidi bile yoktu. Burası bir odunluk görünümlü gizli bir evdi. Hırsızlar akıl edip içeri girmezdi bile. Ki değerli bir şey de yoktu. Bir yatak, bir koltuk, bir yıkık dolap vardı. Tek odaydı. Sağlam olmayan da bir musluğu vardı.

Onun harici odunlar ve kumaş parçalarıyla doluydu. Kapıyı açınca hemen o gıcırtı sesi kulakları tırmaladı. İçeri bir göz attım. Karanlık olduğu için içerisi çok seçilmiyordu. İçeriye bir adım atmamla boynumda bıçak hissetmem bir oldu. Mavi gözler gözlerimi ele geçirince geri çekildim. "Muna?" Dustin bıçağını geri soktu. "Sen herkesi böyle mi karşılıyorsun?"

"Gece yarısı sessizce evime giren herkesi." Hiç surat ifademi bozmadan içeri girdim. Somurtkan ve ifadesizdim. İçeri girip dolabına yöneldim. "Ne yapıyorsun? Son konuştuğumuzda bir daha beni görmek istemiyordun." "Hala seni görmek istemiyorum." Dolabı iyice karıştırdıktan sonra pantolonum ve siyah atletimi buldum. Üzerimdekileri çıkarıp kenara attıktan sonra onları giyindim. Dustin o sırada hiç ses çıkarmamıştı. Bakmamıştım fakat tahminimce arkasını dönmüştür ya da gözlerini kapatmıştır. Ben onun gibi değildim.

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin