2.Bölüm - Yağmurla gelen aşk ‧✕‧

5.7K 524 17
                                    

İnsan var olduğunu ya acı çekerken ya da sevincinden havalara uçarken fark edermiş, ben fark edemedim. Ben insan bile değildim ki... Kalbim ortadan ikiye ayrılmışçasına yanıyor, acıyordu. Ruhum vücuduma sığmayacak boyuta gelmişti. İçim boğuluyordu. Ama yaşadığımı yine de fark edemiyordum. İki büyük kolonun ortasından dağınık yerleşmiş ormanın içine girdim. Eski terkedilmiş bir yere benziyordu. Taşları bile eskiydi. Koyulaşmış beyaz mermerler, uzayan otlar, bunaltıcı bir hava...

Kafamı kaldırdım ve bulutları inceledim. Koyu lacivertimsiydiler.

Hüzünü ve acıyı simgeliyorlardı sanırım. Burada olmalarının bir nedeni olmalıydı. Uzun otların arasından süzülerek taşları gezmeye başladım. Nairalar da ölünce gömülüyorlardı. Çünkü Tanrı inancı ve diğer boyut inancı vardı. Ruhlar aleminde toplanırdı bütün Nairalar. Kitapta böyle yazıyordu. Ruhlar alemi bir nevi cennetti insanlara açısından. Biz iyi taraftık. Tabi ki de aramızda kötü ruhlu Nairalar vardı. Fakat onlar da aynı yere gidiyorlardı. Çünkü orası Tanrının yuvasıydı ve kimsenin aklına kötülük gelemezdi. Tanrı herkese adaletli davranırdı. Tabi ki ben bunların hepsini kitaptan öğrenmiştim. Dustin ile gittiğimiz kütüphanedeki kitaptan.

Lanet olası Dustin...

Bana o gün yaptıklarını daha doğrusu yapmadıklarını asla ama asla unutmayacaktım. Kalbimi darmaduman etmişti. Gerçekten onu sevdiğimi fark edemiyor muydu? Bundan sonra fark etmese de olurdu artık. Çünkü bundan sonra kalbime izin vermeyecektim. 'Onu sevmesine' izin vermeyecektim. Yutkundum ve önüme döndüm. Sky hemen arkamdaydı. "Naira nasıl bir yer biliyor musun? Saçma bir soruydu. Cevabını da ben vermeliyim." Gözlerimin önüne onun-browy-acı dolu bakışları geldi. Sonra vücudundan ayrılan kafası... Küçükken bahçede koşturmamız geldi aklıma. O kaçar ben kovalardım. Ayakları çıplak saçları dağınık kahverengi gözlü küçük bir kız. Boynuzu o kadar küçüktü ki fark edilmiyordu. Onu yakaladığımda ilk işim kafasını okşamak olurdu. Sonra sımsıkı sarılırdım...

"Naira genelde köy yerleşimlerinden oluşuyor, bir tane modern şehrimiz var o da merkez şehir. Burası Amerika gibi eyaletlerden oluşmuyor tabi."

Gözlerim doldu. Ama yine de yürümeye devam ettim. Bir yandan da taşlarda annemin adını arıyordum. "Dünyayla arasındaki en büyük fark ise maddi gelir. Dünyadaki gibi mesleğin yüksekliğine göre fazla maaş vermiyorlar. En çok yorulan meslek sahibine en çok para veriliyor. Mesela Naira'nın yöneticisi en az parayı kazanan kişi. Düşünebiliyor musun?" Yutkundum. "Kapa çeneni." Gayet sakindim. "Ne?"

"Çeneni kaparsan daha iyi hissederim." Şaşırdı tabi. "Kafanın dağılması için konuşuyordum. Acılarını unutman için." Kafamı hızlıca sağa sola salladım ve cevapladım. "Hayır. Unutmak istemiyorum." Kelimenin sonunu getiremeden hıçkırmaya devamında ise ağlamaya başladım. Olduğum yere yığıldım. Mandy yoktu artık. En yakın arkadaşım. Sırdaşım. Dostum. Hatta tek arkadaşım. Ben hıçkırıklarımla boğuşurken Sky yanıma çöktü. Ellerimle yüzümü kapattım. Saçımı geriye çekti. "Muna. Rahatça ağla. Benim yüzümden zorlama kendini." Derin bir nefes aldım. Yanaklarımı sildim.

Browy yoktu artık. Küçük dostum. Belki onu tam olarak hatırlamıyordum fakat ruhumda ona karşı bir şeyler oluşmuştu. Ve bu hafife alınacak bir şey değildi. Sky'a döndüm. "Her şeyi kaybettim Sky." Elini yanağıma yasladı. "Öyle konuşma. Her şeyini kaybetmedin. Önemli şeyler kaybettin. Kişiler." Kafamı salladım. Gözlerimin içine baktı. Ondaki mavilik çok farklıydı. Bakınca içinde kayboluveriyordun. Bakmamaya çalıştım. Eğer bakarsam boğulurdum. "Her şeyi değil." Yutkundum. "Ben buradayım," demesiyle gözlerine bakmam bir oldu. Gözlerindeki mavilik uçsuz bucaksız bir deniz gibiydi. Atlasam içinde boğulacak gibi hissediyordum. Ki yüzmeyi de bilmiyordum zaten. Dudakları aralandı. O zaman dudaklarıma baktığını fark ettim. Kendimi ona bırakmalı mıydım? Onu sevebilir miydim?

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin