12.Bölüm - Av(#2) ‧✕‧

4.6K 452 49
                                    

"İstediğini alabilirsin," diyerek önümden geçti Dylan. Bu çocuk hep gülümsüyordu. Ama esmer teni ve beyaz dişlerinin uyumu çok hoş duruyordu. Ona gülümsemek yakışıyordu.

Ama ben dışarıdan soğuk ve ilgisiz görünüyordum. Aslında şu an tam tersiydi. Karşımdaki bu kırmızı oda beni heyecanlandırıyordu. Daha doğrusu içerisindeki silahlar ve diğer aletler beni heyecanlandıran şeylerdi. Silahları tek tek incelemeye başladım. Herkes alışık olduğu silahlarını ellerine almıştı bile. Kendi sırt çantalarına koymaya başladılar. Bazı küçük bıçak gibi şeyleri vücutlarındaki gizli yerlere saklıyorlardı. Bu benim de taktiğimdi. Isabella eline aldığı küçük bıçağı botunun içine sıkıştırdı. Koyduğu yerden çıkardım. Kolunu açtım. Hemen sağ tarafta bulduğum ipi bileğinin etrafına sarmaladım. Bıçağı ise dikey bir şekilde o ipin arasına sıkıştırdım. Ceketinin kolunu indirdim. "Ulaşması daha kolay ve görünmemesi daha muhtemel." Ceketi boldu. Buradan kazanıyordu. Gülümsedi. "Vay. Teşekkür ederim. Sen böyle şeyleri nereden?" Gülümsedim. "Askeri eğitim almıştım." "Hiç söylememiştin." "Hiç sormamıştın." Asker eğitimi almamıştım ama Dustin ve babamın eğitimi asker eğitimi sayılırdı. Önümdeki silahlara döndüm. "Karar verdin mi?" Kendi çantasını sırtını aldı. Gülümsedim. "Evet." Bakışlarımı takip etti. Karşımda benim samurayıma benzer daha küçük bir samuray kılıcı vardı. Gülümsedim. Naira öldüremezdim. Ama boş boş gezmeyip karaltı öldürebilirdim.

Kılıcı yerinden aldım. "Ama dışarı da görünebilir." Hırkamı çıkardım. Kılıcı arkama aldım. Sonra hırkayı geri giydim. Hırka boldu. Kılıcın çok küçük kabzası görünüyordu sadece. Ona döndüm. "Bu yine de tehlikeli." "Merak etme. Sokaklar bu saatte boştur." Kafasını pek emin olmayarak salladı. Onlar gibi ağzında susturucu olan silahlar kullanamazdım. Alex geldi. Önümüzde dikildi. Her zamanki gibi soğuk bakıyordu. Olabildiğince gözlerine bakmamaya çalıştım. Elindekileri bize uzattı. "Bu gece sadece bir uçan şeye bulaşıyoruz. Onu yakaladığınızda bunları ona enjekte edeceksiniz. Onu öldürmeyeceğiz. Bize lazım." Elindekilere baktım. Mavi suyla ya da mavi başka bir şeyle doldurulmuş şırıngalar vardı elinde. "Bunlar ne?" Kaşlarını çattı. "Burada soruları ben sorarım. Sen dediğimi yaparsın." Dişlerimi kırmamak için zor tuttum kendimi. Açıkçası sıkmaktan kırılacaklardı sonunda. Elimi yumruk yaptım. Cidden bu yumruk bir gün yüzünde patlayacaktı. Isabella hızla Alex'in elinden şırıngaları aldı. Alex sinirli surat ifadesini de yanına aldı ve uzaklaştı. Gıcık.

Isabella şırıngayı bana uzattı. "İstemiyorum." "Al şunu. Bu güzel bir fırsat en azından öldürmek zorunda değiliz onları." Bir süre düşündüm. Sonra nefesimi vererek elinden bir tanesini aldım. Isabella'nın zorla elime tutuşturduğu sırt çantasına koydum onu. Sırt çantasını arkama aldım. Bütün grubu takip ederek bir odaya yöneldim. Bu oda özene bezene dizilmiş bir odaydı. Altın sarısı ve beyazdan oluşuyordu dekor rengi. Aksesuarlar vardı bol bol. Hepimiz ortada büyük siyah bir nokta gibi duruyorduk. Sonra birisinin önünde sıraya girdik. Bir an kendimi okulda hissetmiştim. Fakat şu an bizi sıraya dizen Caitlyn Moss(Kainatlıların başkan yardımcısı) 'un ta kendisiydi. Eliesha'nın sağ kolu gibi olmalıydı. Sarı saçları vardı. Ama dipleri çok hafiften aklanmış ve kırık, bakımsız görünüyordu.

Beni görünce bir süre bakakaldı. "Sen?" "Muna, efendim." Artık onlardan biri gibi davranmalıydım. "Muna... Seni burda görmek merak uyandırıcı." Alnımı kırıştırdım. "Sanırım, olmak istediğim yere karar verdim efendim." Sarı saçlarına karşın o da bizim gibi siyah giyinimliydi. Tek fark biraz daha resmi olmasıydı. "Sanırım? Hala endişelerin mi var avcı?" "Hayır efendim!" Resmen askeri ortama dönüşmüştü ortam. Demek avcılar arasında bu tür ilişkiler vardı. Ben ise hemen kapmıştım olayı. "Güzel." Sert bakışlıydı. Ama Alex gibi değil.

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin