21.Bölüm - Doğum günü ‧✕‧

3.5K 301 18
                                    

"Muna! Muna! Şuna bak!" Elly'nin sevinç çığlıklarıyla birlikte işaret ettiği yere bakındım. Dördüncü kafeste olan kısa boylu beyaz kuyruklu dostumuza gülümsedim. Küçük dili dışarıda gözleri parıldayarak yerinde zıplıyordu. Fakat sadece iki arka bacağını kullanıyordu. Bildiğiniz dans ediyordu. Hemen Elly'nin yanına gittim. Yanında dizimin üzerine çömdüm. Şimdi suratı suratımın hizasındaydı. Sağ elimi sırtına koydum. Ona döndüm. "Çok tatlı değil mi?" Hemen hızlı hızlı heyecanla kafasını salladı. "Bu hayvanlar gerçekten çok tatlı, keşke Naira'da da olsalardı." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hmm, olsun. Onları burada istediğin kadar sevebilirsin. İstediğin zaman buraya gelebilirsin." Büyük bir mutlulukla havada ellerini çırptı. "Gerçekten mi?" Olumlu anlamında kafamı yukarı aşağı salladım. Dudakları arasından dişleri göründü. "Her hafta sonu buraya gelip onlarla oynayabilir, koşabilir, dans bile edebilirsin," dedim etrafı göstererek.

Sonra yavaşça ayağa kalktım. Elly'nin yanındaki adama döndüm. "Öyle değil mi Bay Graneed?" Tom bütün samimiyetiyle gülümsedi. Gülümsediğinde gözleri kayboluyordu. Bu ona farklı bir hava veriyordu açıkçası. "Tom," diyerek beni uyardı. Gözlerimi kırpıştırdım. Sonra cümlesine devam etti. Elly'e döndü. Hafifçe eğildi. "Tabii ki de küçük hanım, istediğin zaman buraya gelebilirsin." Elly bütün memnuniyetiyle Tom'a gülümsedi. "Tabii, ama senden istediğim bir şey var," diyerek konuşmasına devam etti. Elly gözlerini kocaman açarak küçük kedilere benzeyen suratıyla Tom'a dikkat kesildi. "Nedir?" Tom yavaşça olduğu yere dikleşti. O sırada Sky arkamda bize doğru kucağında Browy'le geliyordu. Tom gözlerini onlara doğrulttu. "Küçük dostunu da getirmeni isterim her gelişinde. O burayı özleyebilir." Elly rahat bir nefes verdi. Daha büyük bir şey bekliyor gibiydi. Araya karıştım. "Merak etme Tom, biz her gelişimizde ikisini de getireceğiz."

Tom ilk ziyaretimizde bile fazlasıyla mutluydu. Belki de can dostu bellediği köpeklerinin insanları görmesine hatta onlarla eğlenmesine sevinmişti. Yaşlı suratında tatlı bir gülümseme vardı. Evde olanların üzerinden ortalama bir hafta geçmişti. Dustin'i hiçbir yerde görememiştim. Ne eve uğruyordu ne de bildiğim sokaklardaydı. İçimi tarif etmem gerekirse... Boş verin en iyisi tarif etmeyeyim çünkü bunun tarif edilebilmesi imkansız bir durum. Yanmak ve soğumak, ikisinin bir arada olması desem? Ya da yok yok, sadece onlar değil. Koza yapmaya hazırlanan bir kelebeğin son anda metrelerce yüksek bir bayırdan yuvarlanması ve parçalara ayrılması ayrıca artı olarak düştüğü yerde yakılmış olan odunların yani alevlerin içine dalması, ağrıların üzerine bir de yanma eklenmesi ve birinin ateşi söndürmek için ayağıyla ezmesi sonucu leşinin çıkması ve son olarak ise o kişinin soğuk köpükle o koza yapmaya hazırlanan kelebeği dondurması diyebilirim. O koza yapacak kelebeğin ise canını yakan tek şey kelebeğe dönüşememesidir. Son saniyelerinde kaybetmesidir her şeyi, umutlarını, hayallerini. O ise başından beri bu acıların hepsini yaşamıştır, yani donduğunda bile yaşıyordur. Donduktan iki dakika sonra ölür.

O koza yapmayı bekleyen kelebek bendim. Bayırdan yuvarlanmıştım, alevlerin içinde yanmıştım, ezilmiştim ve donmuştum fakat ölmemiştim. Hala bir umutla kurtarılmayı ve kelebek olmayı bekliyordum. Ama iki dakika sonra ne olacaktı?

Hayal etmek gerekirse bütün vücudum kara bir kül gibiydi. Patlayan volkanın lavları sönmüştü. Hepsi ayrı birer köşedeydi. Son bir kızıllık vardı, ufacık bir alev. Ayakta tutan sadece oydu beni. Kalbimin hemen üzerinde idi. Şu an ruhum bu durumdaydı. Sky'a döndüm. Browy'i kucağından aldım. Onu kucağıma alırken hafif debelendi. Fakat fazla zorlanmadan kucağıma yerleştirdim. Ona yeni bir tasma almıştık. Koyu kahverengi bir tasmaydı. Özellikle Elly'nin seçimiydi. Elly'e döndüm. "Hadi birtanem, artık gidelim. Geç oldu, küçük arkadaşlarınla vedalaş." Elly normal insanların tersine köpeklerden korkmuyordu hatta onları öpmek ve sarılmak için peşlerinden koşuyordu. Bu onun hoşuna gidiyordu, fakat her köpeğin değil. Kurduğum cümlenin ardından hemen peşlerinden koşmaya başladı. Gülümsememi durduramadım. Küçüklüğüme benziyordu. Ona baktıkça aklıma Browy ile geçirdiğim günler geliyordu. Anılar teker teker gözlerimin önünde canlanıyordu.

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin