17.Bölüm - İkinci seçenek ‧✕‧

4.3K 345 61
                                    

"Ben... Ben şey oldu..." Ellerimle heyecanlı bir şekilde geldiğim yönü gösterdim. Sky ise karşımda kaşlarını kaldırarak anlamadığını ve saçmaladığımı düşündüğünü gayet iyi belli ediyordu. Sırtımdan soğuk terler belime doğru yön alırken ben gerilim tadında bir heyecan yaşıyordum. Boğazıma bir şey takıldı. Bu sefer yutkunmama izin vermedi. "Muna gerçekten iyi değilsin. Ter içindesin." Ter yüzünden saçlarım çoktan enseme yapışmıştı. Sky koluma girmeye yeltendi. "Hadi gel. Biraz dinlen." Daha o an gözünün şiştiğini fark etmiştim. Geriledim. Kolumu tutmasına izin vermedim. "Sen? Sen ne ara geldin buraya? Nasıl?" Kaşlarımı çattım. Bir an yutkunduğunu hissettim. O benim aksime bana yakınlaştı. "Muna? Gerçekten kötüsün şu an. Seni arıyordum burada buldum işte." Birden elini alnıma yöneltince irktim ve geriledim fakat fayda etmedi. Çoktan elini alnıma koymuştu. "Bak işte. Ateşin var." Elini çekti. Elimi alnıma koydum. "Hayır yok." Gözlerini devirdi. "Hasta olan kişi kendi hastalığını nasıl anlasın. Vücut ısın seni şaşırtır." Alt dudağımı ısırdım. Acaba öyle mi oluyordu? Çok sık hasta olmazdım. Bu yüzden hastalık konularından pek anlamıyordum.

Birden aklıma daha demin gördüğüm şey gelince tekrardan yerimde zıpladım. "Ben..." Birden sarıldı bana. Kafamı boynuna gömdü. Kafamı öptü. Sağ eli saçlarımda gezindi. "Hastasın. Karanlıkta bir şeyler görüp korkman gayet normal." "Hayır, gördüğüm şeyden eminim. Gayet net gördüm." Tek vücut olmuştuk, bir süre öyle durduk. Sonra beni kendinden uzaklaştırdı. "Peki, içini rahatlatacaksa gidip oraya bakacağım." Yanımdan geçmeye yeltenince kolunu tuttum. "Ben de geleceğim." Biraz düşündü. "Peki." Hemen kabullenmesine şaşırmıştım fakat belli etmemeye çalıştım. Gördüğüm şeyden emindim. Görmüştüm. O bir cesetti. Belki de hala yaşıyordu. Fakat Sky'ın evinde ne işi vardı? Sky onu tutuyor olamazdı değil mi? Onun bir cesetle ne işi olabilirdi ki? Hele o kafesler? Onları ne için kullanıyordu? Bunların cevaplarını vermek zorundaydı.

Ne kadar gördüklerimden emin olsam da doğru olmasından korkuyordum. Bir yandan yanlış görmüş olmak istiyordum bir yandan ise netliğe kavuşturmak istediğim şeyler vardı. Sky bir anda hayatıma girmişti. Onu tam tanıyamadan ona aşık olmuştum ya da onun gibi bir şey. Hatta şöyle bir düşününce başta anlaşamıyorduk bile biz. Ne ara bu kadar yakın olmuştuk. Her şey bir anda olmuştu sanki. Hızlı bir şekilde atan kalbimle birlikte Sky'ın arkasında yürümeye başladım. Onu takip ediyordum. Daha demin geldiğim yöne doğru gidiyorduk. Her yer karanlıktı. Fakat göz gözü görüyordu. Sky'ın omzuna dokundum. Birden bana dönünce irktim. "Benim." Kaşları çatıktı. Kasılmıştı. Sonra gülümsedi ve gevşedi. "Benden ayrılma." Önüne döndü. Ama hareket etmedi. Tekrar bana döndü. Güldü. "Burada bir şey olduğundan değil, ki yokta zaten. Fakat sen... Biraz irktin gibi. O yüzden diyorum." Kaşlarımı çattım. "Ne irkicem be! Sky farkındaysan ben Avcıların inindeyim 7/24." Güldü. "Tamam sakin ol prenses." Kaşlarımı daha da çattım. "Prenses deme bana. Beni kandıramazsın. Daha dur o kafeslerin de hesabını soracağım daha." Alnı kırıştı. "Ne kafesi?" Ellerimi önümde birleştirdim. "Hapis gibi olanlar." Tek ayağımı yerde ritmik bir şekilde hareket ettirdim. Yukarı aşağı yukarı aşağı... "Hatırlattı mı?" Yutkundu. Gözlerini kaçırdı. "Sky?" Ayağımı durdurdum. Kafasını öne eğdi. Sağ elimle çenesini kavradım. "Sky?" Bana bakmasını sağladım. Ufak bir çocuğun bakışları vardı suratında. Ona karşı koymak imkansızdı. Gülümsedim. "Anlat bana. Seni tamamen tanımam lazım. Yoksa sana güvenemem." Gözlerime bakan gözleri yine kaçtı. Yerinde silkeledi vücudunu. Kafasını salladı. Tekrar gözlerimin içine baktı. Bu sefer daha kendiydi. O çocuk yok olmuştu. Gülümsedi. "Her şeyi anlatacağım. Ama önce ne gördüysen ona bir bakalım. Gerçekten sen ne gördün orada? Neden bu kadar korktun?" Tekrar kaşlarımı çattım. "Ya anlatamıyorum ben sana galiba. Ben korkmadım. Sadece heyecan yaptım." Güldü. Kahretsin! Dişleri muhteşemdi. Sağ elini saçından geçirdi sonra. Bu daha da iç çekmeme neden oldu. Kendime içsel bir tokat attım ve dikleştim. İşaret parmağımı havaya kaldırdım. Ona doğrulttum. "Onların hesabını vereceksin." Hemen asker selamlamasına benzer bir hareket yaptı. Ayaklarını birbirine vurdu. "Emredersiniz efendim."

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin