23.Bölüm - Kahverengi hayaller ‧✕‧

Start from the beginning
                                    

Mutfağa yöneldik. Babam son olarak benim omletimi tabağıma koyuyordu. "Ellerine sağlık yaşlı Martin." Elly ile ikimiz kıs kıs gülerek yerlerimize oturduk. Babam ise kaşları çatık elinde maşayla bize bakıyordu. Tehdit edercesine maşayı bize doğru salladı. "Bana bakın sizi cüceler. Yanlış diğer bir lafınızda bu maşayı kafanıza yersiniz," diyerek bize elindeki maşayı işaret etti. Sözde amacı bizi korkutmaktı. Elly hemen yanımda oturuyordu. Onu daha demin ben oraya oturtmuştum. "Martin amca öyle deme. Yaşlılık sana yakışıyor." Babam daha da kaşlarını çattı. "Bak hala!" Bizi bir gülme tuttu tabii. Elly ile ikimiz ellerimizi havada çaktık. Süper bir takım olmuştuk. "Elly hanım sen her gün benimlesin. Hatırlatmak isterim." Elly hemen sustu. Elly'e döndüm. "Oo bak sen hemen de satış." Babam kaşlarını çatarak bana baktı. "Sen böyle kelimeleri nereden öğreniyorsun Muna?" Güldüm. "Her gün gittiğim fakat şu aralar pek gidemediğim ergenlerle dolu bir binadan," diyerek bütün dişlerim gözükecek şekilde gülümsedim. Bir yandan da ağzıma bir dilim peyniri yuvarlamıştım. "A! Doğru! Bu aralar çok ders astın. Bugün hemen okula." İçimden kendime küfürler sayarak babama döndüm. Yüzüm hüzünle kaplanmıştı. "Baba ya!" Babam hiç cevap vermeden hatta duymamazlıktan gelerek sandalyesine oturdu. "Hem ilk iki dersi kaçırdım ki. Ne olur gitmeyeyim." Gözlerini bana dikti. Bu bakışı biliyordum. Bu 'konuşma burada bitti' bakışıydı. "Şimdi yemeğini ye." Kaşlarımı çatarak yemeğime döndüm. Yediğim şeyin de tadını alamamıştım tabii ki de.

"Ee bugün ne yapmayı düşünüyorsun?" Dalgın dalgın elimdeki kahvenin bardağıyla oynarken kaş altından Isabella'ya baktım. Beni gördüğü gibi yanıma gelmişti. Her zamanki gibi enerjikti. Omuz silktim. "Bilmem. Ava gidersek giderim. Onun haricinde gitmezsek yatar uyurum. Bu güzel bir seçenek." Üfleyerek önüne döndü. "Muna! Ölü gibi davranma! Azcık mutlu ol!" Derin bir nefes verdim. "Bilmiyorum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Kötü hissediyorum."

"Neden?" Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Neden? Bu sorunun cevabını sanırım ben de bilmiyordum. Kafamı hızlıca kendime gelmek için salladım. "Bilmiyorum. Sadece kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum." Güldü. "Saçmalama! Durup dururken ne olabilir? Seni ne böyle düşündürüyor?" Yutkundum ve cevap verdim. "Sessizlik."

Alnını kırıştırdı. "Ne? Sessizlik mi?" Hızla ayağa kalktım. "Evet! Sessizlik!" Sandalyenin yerde bıraktığı sesten ve -onu geçin- benim bağırmamdan dolayı birkaç kafa bize döndü kantinde. Ayağımı yere iki kere vurdum. O işlemi yaparken bir yandan da elimi iki kere şıklattım. "Aynen! Sessizlik!" Isabella bana korku dolu bakışlarını gönderdi. Sandalyemi kendine yakınlaştırdı. "Muna, beni korkutuyorsun. Otur şuraya anlat." Hızla sandalyeme geri oturdum. Hızla oturduğum için popom acımıştı fakat görmezden gelmeye çalıştım. Hemen Isabella'ya döndüm. "Bak sessizlik." İşaret parmağımla havayı gösterdim. Isabella kaşlarını çattı. "Ne?" Yavaşça kafamı salladım. "Fırtınadan önceki sessizlik." Isabella'nın birden bağırmasıyla yerimde zıpladım. "Ayy! Ne sessizliği kızım? Kafayı mı yedin?" Yutkundum. O Adrianımızı(!) bilmiyordu tabii. Biraz düşündüm. "Ya şey... Dustinle aramız bozuldu da. Bayadır sessiz. Kesin bir fırtına çıkaracak." Birden enerjisi geri geldi. Hemen öne doğru eğildi ve bana yakınlaştı. "Ay doğru! Siz çıkıyordunuz değil mi?" Bu soruyu heyecanla sormuştu. Ben de heyecanını bozmak istemedim. Gülümsedim. "Evet." Sonra aklıma o gün geldi. Kollarımı önümde birleştirdim. Somurttum. "Yani -dık. Çıkıyorduk. Artık umrumda değil." "Hadi canım. Cidden mi?" Merakla ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyordu.

"Evet, öyle."

"Ne oldu? Niye bozuştunuz?" Huzursuzca yerimde kıpırdandım. "Hiç anlatmak istemiyorum." Kafamı kaldırdım ve Isabella'ya baktım. O ise arkama şaşkın şaşkın bakıyordu. "O Dustin değil mi?" Biraz durakladım. "Ne?" Yutkundum. Arkamda mıydı? "Evet, o valla." Kaşlarımı çattım. Yüzümü sinirliyim mesajını vermesi için iyice kararttım. Dikleştim. "Buraya mı geliyor?" "Evet." İçimdeki uçan şeyleri dindirmeye çalışarak arkamı döndüm. Döndüğüm gibi kafamı masanın altına sokmak için geri döndüm. Masanın altına sokmaya çalışırken kafamı masanın köşesine vurdum. Küfürler savurarak geri düştüm. Yine yanan popomdu. Vurduğum kafamın acısını dindirmek için kafamı ovdum. Ama sanırım kanıyordu. Neden döndüm? Çünkü o lanet Muna yanındaydı. Beraber bu tarafa doğru geliyorlardı. Bana doğru değil.

NAİRA‧✕‧Örümceğin Doğuşu |3K Serisi 2.kitap|Where stories live. Discover now