Bölüm 52

16.2K 696 22
                                    

Silah eğitiminde, eğitmenim Alric olmuştu. Çalıştığımız süre boyunca Berk uzaktan hep bize bakmış ve sinirli bakışlarını bizden ayırmamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum, hem beni terk ediyordu, hem de geri dönüyor ve hiç bir şey olmamış gibi hayatıma girmeye çalışıyordu.Bencil.

Berke bakıp bunları düşünürken kafama çarpan şeyle gözlerimi Alrice diktim. Elindeki silahın ucuyla kafama vurmuş ve silahı elime tutuşturmuştu "Vakit kaybısın" gözlerimi devirip elime verdiği silahı avucumun arasına sıkıştırdım ve elimdeki silahla kafamı kaşımak için elimi kaldırdım. Alric "Dur" diye bağırdığında silah patladı. "Tetik çekik durumdaydı gerizekalı" gözlerimi büyütüp etrafa baktım "Herkes iyi mi?" Etraftakiler 'Ne yapıyor bu ' edasıyla bana bakarken bi oh çekip tavana baktım. Tavanda pekte bir şey olmadığını görünce rahatladım ve elimi belime koyup Alrice döndüm "Herkes iyi," Alric gözlerini arkama diktiğini görünce bende döndüm. Hoca arkamda dikilmiş ve kollarını gögsünün altında birleştirmişti "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Birine zarar gelebilirdi?" Yutkundum "Özür dilerim, tetiğin çekili olduğunu bilmiyordum" Hoca gözlerini Alrice dikti "Öğrencine sahip çık" Alric başıyla onayladıktan sonra elimdeki silahı benden aldı.

Önümüzdeki heykeli gösterdi "Beni izle" silahı heykele doğrultup kırmızı noktaya nişan aldı. Silahı ateşledi ve gözündeki plastikten oluşan gözlüğü çıkarttı.
"Dene hadi" silahı elinden alıp, heykele nişan aldım. Alric elini elimin üstüne koydu ve sıktı. "Silahı iyicene kavra" başımı salladım. Elini kollarıma vurdu "Kollarında dik olsun" kafamı tekrar salladım "Yavaş vur" gülümsedi ve geri çekildi "Sadece heykeli mi vurursun, yoksa odadan çıkayım mı?" Gözlerimi devirdim ve başımı önüme çevirdim tekrar nişan aldım ve silahı ateşledim.
Alric alkışlayarak yanıma geldi "İyi bari tavan haricinde nişan alabiliyormuşsun" elimdeki silahı gösterdim "Şansını zorlama bence, seni öldürürüm sonrada kafamı kaşırken vurdum derim" kapıya yöneldi "Sadece kafanı mı hapse atarlar sanıyorsun" dudağımı kaydırdım ve kapıdan dışarı çıktım "Şimdi ikinci aşamaya geçelim"

Kışlanın tepesine çıktık, sınıftakilerin çoğu buradaydı. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Berk hocanın yanında duruyordu. Hoca Berke bir şeyler anlatıyordu ama Berk pekte dinliyor gibi değildi.

Alric kolumdan tutup beni çekiştirdi "Yeni gelen öğrenciye mi aşık oldun?" Gözlerimi büyüttüm "Bir şey bilmeden konuşma" gözlerini devirdi ve önündeki silaha dokundu. "Keskin nişancılığını göster bize" kafamla onayladım ve havalı bir yürüyüş ile silahın yanına ilerledim, eğildim ve gözümü dürbüne yaklaştırdım. Karşıdaki duvardaki kırmızı noktaya nişan aldım, Alric omzuma dokundu "Omzunu silaha yasla, ve ağzını aç yoksa basınçtan dolayı beynin patlar" dediği gibi yaptım. Bunu ne zaman söylemeyi düşünüyordu? Beynim dağıldığı zaman mı?

Kışladan yemekhaneye dağılmaya başlamıştık, Alric benden çok iyi keskin nişancı olabileceğini, hatta buradaki 4 yıllık öğrencilerden bile daha iyi nişan aldığımı söyledi. Benimle dalga mı geçiyordu yoksa ciddi miydi bilemiyorum. Şuan tek bildiğim şey oldukça acıktığım.
Zaten buraya geldiğimden beri çok zayıfladım.

Yemek dolu tepsimi alıp masaların arasında göz gezdirdim. Ailna yanıma yaklaşıp tepsimi elimden aldı "Hadi gel" peşinden ilerledim. Ailna Yemekhanenin sonlarında bulunan kalabalık masaya doğru ilerledi. Masadaki çocuklar beni süzüp aralarında bir şeyler fısıldaştılar. Sadece türklerden abaza olmadığını anladığımı fark edince istemsizce sırıttım. Ailna tepsimi boş kısma koydu ve yerine geçti.
"Şimdi tek tek sizi tanıtmak ile uğraşamayacağım" gülümsemem genişlerken gözlerimi etrafta gezdirmeyide eksitmedim. Ailna üstündeki ceketi çıkartıp sandalyesine astı "Masadaki herkes, Derin" bana baktı ve devam etti "Derin, masadaki herkes" çocukların hepsi gülmeye başlarken bir tanesi somurtmuş, rahatsızca etrafa bakınıyordu. Yanına oturduğum çocuk elini uzattı "Ben Buğra" elimi uzattım "Ben de Derin, bir türkle karşılaşmak ne kadar güzel"  daha önce almanlardanda abaza olabiliyor demiştim ya... Unutun onu.

Çaprazımdaki çocuk yemeğini bitirdikten sonra tepsisini ileri itti "Ş-şey, b-ben yusuf" bozuntuya vermeden gülümsedim "Derin, memnun oldum" peçetesini eline alıp azının kenarını sildi "B-bende"

Buğra kulağıma yaklaştı "O kekelek" kafamı salladım "Anladım zaten" Buğra yanındaki somurtan çocuğun omzuna kolunu attı "Bu kankamda Chuck" gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırdım "Sizden nefret ediyora benziyor" Buğra elini saçına daldırdı "Her zaman böyle o, alışınca gör bir de sen onu ablası"
Buğranın kafasına gelen tokat, kafasını ileri itmişti. Buğra hızlıca arkasına dönüp Chuck'a baktı "Ulan, ne vuruyorsun?"

Yemekhaneden çıkıp, okulun adının demirden harflerle yazıldığı alana gittik. Hiç bu kadar yakınına gelmemiştim. Kolumu kaldırdım ve bileğimdeki saatime baktım 7:40. Kafamı Ailnaya çevirdim "Ne yapacağız burada?" Ailna Buğraya döndü ve sırıttı. Buğra 'B' harfinin yanındaki ipi çekti ve ayaklarından destek alarak yukarıya tırmanmaya başladı, Buğra tırmandıktan sonra ipi geri sarkıttı "Hadi"

Herkes çıktıktan sonra ben ve Chuck kaldık. Kafamı salladım "Sen çık, ben gelmeyeceğim" kaşlarını çattı "Nedenmiş o?" Yukarı baktım "Çok yüksek düşerim" gülümsemesi kulaklarımı doldurdu ve ipe ilerledi. İpi tutup bana uzattı "Düşersen tutarım, söz veriyorum" iç çektim, ne kadar inandırıcı bilmiyorum ama denemekten zarar gelmez.

İpten destek aldım ve ayaklarımı 'B' harfinin sırt kısmına yasladım ve kendimi geriye verdim. İpi sıkı sıkı kavradım ve tamamen kollarımın gücüyle kendimi yukarı çektim. İki adım attıktan sonra kollarım sızlamaya başladı. Chuck ipin tam altında bana bakıyordu "Hadi" kendimi biraz daha zorlayıp bir adım daha attım. Kollarım artık tutmuyordu "Düşeceğim!"
Kafamı eğip aşağı baktım Chuck bana bakıyordu. Yani sanırım düşersem tutardı. Belki biraz beklersem bir adım daha atabilirdin. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Alric bize doğru ilerliyordu.
Rahatladım. Beni Chuck tutmasa bile Alric kesin tutardı.

Kollarım sızlamaya ve titremeye başlamıştı şuan 'B' harfinin tam ortasındaydım. Kendimi zorlarsam belki çıkabilirdim ama kendimde o gücü göremiyordum. Şuan kollarımın yapabildiği tek şey düşmemi önlemekti. Kafamı kaldırıp Ailnaya baktım kendini sarkıtmış bana uzanmaya çalışıyordu "Derin hadi yapabilirsin"

Gücümü toplayıp bir adım daha atmaya çalıştığımda geriye doğru kaydığımı hissettim. Kollarım artık tutmuyordu, ip ellerimin arasından kayıp gidiyordu. Kendimi durdurmak için ipi sıkıyordum ama duramıyordum. İp avucum içini keserken ellerimi bıraktım. Düşerken kafamı çevirdiğimde Alric bana doğru koşuyordu. Gözlerimi kapattım.

Kafamın yere sertçe çarptığını hissettim, kulaklarım ve başım çınlıyordu. Sesleri duyamıyordum, gözlerimi araladığımda bulanık görmeye başladım. Alric bana yaklaştı, eğilip bir şeyler söyledi. Bağırdığı çok belli oluyordu, kafamı yerden kaldırdı sonrasında ise havalandığımı hissettim.

Merhaba sevgili okuyucuklarım, öncelikle oy veren ve yorum yapan herkese sonsuz teşekkürler.

Şah Mat adlı bir kitap yayınladım. Ve beğenebileceğinizi düşünüyorum, tamamen farklı bir kurgu oldu. Eğer beğenildiğini düşünürsek yeni bölümlerde gelecektir.

^ Çok öpüyorum ^

DerinWhere stories live. Discover now