Şarköy

42.2K 1.5K 49
                                    


Multideki çağatay.

Berk'den

Derin'den uzaklaşmak için Kaan'ın tavsiyesini değerlendirdim. Şarköyde yazlıkları olduğunu ve gidip eğlenebileceğimizi söylemişti. Bende kabul etmiştim. Neden bilmiyorum ama Derin'den uzaklaşmak ne kadar canımı yaksada ona zarar vermemek için bunu göze alabiliyordum. Onu seviyormuyum hala bilmiyorum. Onu kıskanıyormuyum evet. Hemde deli gibi! Sahipleniyorum,özlüyorum. İlk defa bir kızda bu duyguları yaşıyordum. Her kıza sadece eğlenmek için yaklaşıyordum. Derin'e ise... Bilmiyorum. Ondan uzaklaşmak en iyisiydi. O masumdu, safdı, temizdi. Onun kalbini kırarsam kendimi affedemezdim. Ve kırardım da. Bunu göze alamadım. Ve o bana daha fazla alışmadan onun hayatından çıkmaya karar verdim, canım yana yana.
O zaten bana karşı birşey hissetmiyordu. En fazla alışmışlık vardır. Derin'i son kez görmek için gittim evlerine. Kapıyı açtığında sırılsıklam ve sinirliydi. Bende onunla dalga geçtim. Son kezdi nasıl olsa. Beni içeri davet ettiğinde girmek istemedim. Onunla daha fazla vakit geçirirsem ondan ayrılamazdım. İşim var dedim ve sahile indim. Parkın yanındaki basketbol sahasına girdim ve sırtımı tellere yasladım. Kendimi boşlukta gibi hissediyordum. Kendime kızmaktan alamıyordum kendimi. Sonra telefonum çaldı. Derin arıyordu,meşgule attım ve telefonu yere koydum. Sonra aklıma Gülçin geldi. Belki o bir nebzede olsa Derin'i unutmama yardımcı olabilirdi. Telefonu elime alıp Gülçin'i aradım. Ve yanıma çağırdım. Derin'in uzaktan bana doğru geldiğini fark ettim. Gülçin sahaya girdiğinde ayağı kalkıp dudaklarına yapıştım. Derin benden olabildiğince uzaklaşmalıydı. Bu ikimiz içinde en iyisiydi. Derin'in gittiğini fark edince Gülçin'in dudaklarından ayrıldım. Kaanların yanına gittik. Kaan Şarköy konusunu Gülçin'in yanında açınça, oda gelmek istedi. Bende kabul ettim. Vakit kaybetmeden yola çıktık. Arabayı McDonalds'ın önüne park ettik ve deniz kenarına indik. Biraz oturduktan sonra McDonalds'a gidip bir şeyler yemeye karar verdik. İçeri girdiğimizde gördüğüm görüntüyle sinirlenmiştim. Okulda gördüğüm lavuk Derin'in belinden kavramış onu arkasında tutuyordu. Derin ise gülüyor ve elinden kurtulmaya çalışıyordu. Gönül ister git o lavuğun azına yumruğu geçir. Sakin kalmaya çalıştım ama gözlerimi Derinden ayıramadım. Beni fark ettiğinde yüzündeki gülümseme indi ve hareketsiz bir şekilde bana baktı. Ben bu kızdan neden uzaklaşamıyorum?
Masalarına yöneldiler ve oturdular. Hemen karşılarındaki masa boştu. Bizde oraya oturduk. Karşı karşıyaydık. Gözlerimi ondan alamıyordum. Yüzüne gelen saçları yüzünün bir kısmını kapatıyordu. Bana bakıp sürekli gözlerinı kaçırıyor ve yanakları kızarıyordu. Bir insan nasıl bu kadar tatlı olabilir? Yada sadece benim gözüme bu kadar tatlı geliyordu. Ki inşallah öyledir. Başkasına tatlı gözükmesin. Başkası Derin'in tatlı olduğunu düşünmesin. Gülçin'in masanın üstündeki elimi tutmasıyla irkildim.
"Ne yiyeceğiz canım" dedi sırıtarak. Gözlerimi devirdim. "Ben aç değilim, kahve içeceğim."
"Ben acıktım ama." Dedi dudaklarını büzerek. Bu hareketleri hiç çekilmiyordu. "Ne istiyorsun?" Dedim kafamı Gülçine çevirerek. "Bilmem. Fark etmez." Kafamı salladım ve Çağatay ile Kaana baktım. "Siz?"
"Bizde kahve içelim " kafamla onayladım ve kalktım.
Siparişleri verdim, hazırlanmasını beklerken gözlerimi Derin'e çevirdim. Karşısındaki lavuğa birşeyler söyleyip gülüyordu. Dünyanın en güzel gülüşünü ona vermişlerdi sanki. Bir insan nasıl bu kadar güzel gülebilir? İçim gülüşünden öpme isteğiyle dolarken, gülmekten kısılan gözlerini bana çevirdi. Gözlerimi ondan kaçırıp arkamı döndüm. Hazırlanan siparişleri aldım ve masaya yöneldim. Oturdum ve tepsilerini önlerine koydum.
"Yiyinde kalkalım." Dedim.
Kafasıyla onayladılar. Derin ve arkadaşları oturdukları masadan kalktılar ve çıktılar. Derin ince giyinmişti. Umarım üşütmez. Bir kaç dakika sonra Gülçin burgerini bitirdi. Kaan ve Çağataya döndüm. Kahvelerinizi arabada içersiniz. Kız yemeğini bitirdi siz hala kahvenizi bitiremediniz anasını satayım. Sırıtıp kalktılar " İyi be."
Gülçinde kalktı ve gözlerini bana çevirdi. " Ne kadar kaldı."
"Tekirdağ'dayız şuan. 1 saat kaldı."
"Sıkıldım yaa" dedi suratını buruşturarak.
"Ne yapayım Gülçin?" Sırıtıp koluma girdi.
"Biraz benimle ilgilen."
"Neden?"
"Sevgili değil miyiz biz?"
"Hayır" dedim kapımı açarak. Oda bindi ve devam etti.
"Ama neden?"
"Ne neden? Ayrıldık biz unuttun mu?"
"Hayır ama şuan takılıyoruz."
"Evet sadece takılıyoruz." Dedim ve arabayı çalıştırdım. Gülçin gözlerini devirip yola baktı. "Peki"
Kaanla Çağatayı arkadan meraklı meraklı bakarkan yakaladım. "Ne bakıyosunuz lan"
"Hiç be kanka" dedi Kaan sırıtıp.
"Söyle ne oldu" dedim aynadan yüzüne bakarak.
"Mervede gelmiş...Ve derinde"  gözlerimi devirdim ve yola bakmaya devam ettim.
"Yani?"
"Bizim villa Serkaların villalarıyla yan  yana." Dedi sırıtarak. Frene bastım birden.
"Ne!"
"Ne oldu" dedi Gülçin kafasını bana çevirerek.
"Kaan ne demek villalar yan yana. Aynı sitedeyiz deme lan sakın bana"
"Kanka villalar yan yana olunca otomatikman aynı sitede oluyoruz."
"Dönüyoruz o zaman"
Çağatay gözlerini büyütüp atladı. "Olum saçmalama lan o kadar geldik"
"Başka yere gidelim lan o zaman" dedim Çağataya dönerek.
"Ya sür Şarköye delirtme adamı"
"Ha" dedim kaşlarımı çatarak.
"Şey canım kankam. Bence Şarköye gidelim"
" İyi lan gidelim" dedim yola devam ederek.
"He bide Kaan"
"Hı?" Dedi telefondan gözlerini ayırarak.
"Derinle o lavuk, Serkan mı ne sevgili mi?"
"Bilmiyorum neden?"
"Hiç" dedim omuz silkerek.
Gülçin kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Ne var Gülçin?"
"Sanane Derinden?" Cevap vermeden devam ettim. Saçmalamaktan başka bir işe yaramıyordu zaten.

DerinWhere stories live. Discover now