Bölüm 27-Ayrılık

31K 1K 51
                                    


Selam, düşündüm de bence sohbet edebiliriz. İsterseniz eğe sesede gireriz? Discord'dan bir sunucu açtım. Katılmak isteyen mesaj atsın link atayım.
Sizi seviyorum.

Sabah yakışıklı arkadaşım Serkan tarafından uyandırılmıştım. Bavulumu akşamdan hazırladığım için sıkıntı etmedim ve yavaş hareket ettim. Siyah yüksek bel pantalonumu giyip üstümede kısa siyah salaş tsortumu geçirdim. Odamın kapısını açtım ve bavulumu dışarı çektim. Serkan tuvaletten saçını düzelterek çıkarken beni fark etti ve bir centilmenlik daha yapıp bavulumu elimden alıp kaldırdı, merdivenlerden indirdi. Bende arkasından indim ve salona girip oturdum. Serkan bavulumu kapının kenarına bırakıp mutfağa ilerledi. Mutfak, amerikan mutfaktı bu yüzden her hareketini rahatça görebiliyordum. Bana göz kırpıp buzdolabını açtı ve içinden su çıkartıp 'İstermisin' der gibi baktı. Kafamı sallayınca elindeki şişeyi bana fırlattı. Hayır ne bekliyordu havada yakalamamı falan mı? Kafama çarpmasını önleyebilirdim en azından. Bana doğru hızla uçan şişeyi tutmaya çalıştım ama tutamamıştım üstüne üstlük kapak kısmı avucumun içine çarpmıştı ve sanırsam içine göçmüştü. Avucumda hissettiğim acıyla inledim.

  Ee tabi bu olay 5 saniye içerisinde gerçekleşirken açık olan kapıdan içeri Berk girmese ve ben sadece Serkan'a rezil olsam daha hoş olabilirdi. Berk gözlerini büyütmüş bana bakıyordu şaşkın gözlerini Serkan'a çevirdi ve kaşlarını çattı. ''Sevgilimi öldürmeye mi çalışıyorsun lan'' Serkan kaşını kaldırıp bana baktı sonra tekrar Berk'e döndü ''Ölmemiş gördüğüm kadarıyla o zaman sorun yok'' evet Serkan Berk'i sevmiyordu.
Aslında gözündeki pişmanlığı görmüştüm ama amacı Berk'e laf sokmaktı. Berk sinirle içine çektiği nefesi geri verip yanıma yöneldi oturup şişenin çarptığı elimi ellerinin arasına aldı ve bembeyaz elimde kırmızı ile mor arasında belirginleşen kısma yaklaşıp öptü. Hayır bunu hep yapacaksa söylesinde alışmaya çalışayım. Hoşuma gidiyordu evet, orası ayrı mesele. Bunu yapınca midemdeki kelebekler horon tepiyordu. Pancara dönen yanaklarımdan bahsetmiyorum bile.

Sırıtıp suratına baktım ''Ölmüyorum Berk merak etme'' çatık kaşları havalandı ve asık suratı yerini gülümsemeye bıraktı '' Bana lazımsın, bu aralar ölme'' kıkırdadım ve kafamla onayladım. Oda bana lazımdı sonuçta. Sırıttı ve devam etti ''Hazır mısın?'' gülümsedim ve ayağa kalktım ''Hazırım''  televizyonun yanına fırlayan suyu yerden aldım ve kapağını açıp içtim. Sonuçta bu kadar acıya katlanmıştım.

Berkte oturduğu yerden kalktı ve kapının yanına gidip bavulumu kaldırdı. ''Ne yapıyorsun?'' sırıttı ''Bavulunu alıyorum'' gözlerimi devirdim ''Onu görüyorum, neden aldığını soruyorum'' sırıtması genişledi ''Arabamın bagajına koyucam'' kaşımı kaldırdım ''Niye? Ben Serkan'la gideceğim.'' Kaşlarını çattı ve güldü. Bu ikisini nasıl yapıyordu? Ve bunu yaparken nasıl yakışıklı olmayı beceriyordu?

''Tamam güldük eğlendik bitti'' Ne dediğini cidden anlamıyordum. ''Berk ne diyosun?'' İç çekip yanıma geldi iyicene yaklaşınca durdu ''Güzelim. Benimle geliyorsun. Bunun neresini anlamadın.'' Tamam çok duraklayarak konuşmuştu. Ve etkileyiciydi kabul edelim. ''Ama-'' elini ağzıma kapattı. İyi yaptı çünkü saçmalayacaktım orası kesin. Elinin içine güldüm. Kulağıma yaklaştı ''Dua et bir erkekle aynı evde kalmana izin verdim. Güvendiğimden değil. Küçüklük arkadaşın diye.'' gözlerimi büyüttüm ve daha çok güldüm beni kıskanması çok hoşuma gidiyordu ''Anladın mı?'' diye sordu. Kafamı sallayınca ellerini çekti ve kolumdan çekiştirdi.Serkan kaşlarını çatmış bize bakıyordu. ''Görüşürüz Serkan '' dedim ve el salladım. El salladı oda. Baya sinirli duruyordu neyse.

Merve ve Beyza marketten ellerinde poşetle çıkıyorlardı beni görünce sırıttılar. Oradan çok mu romantik duruyorduk. Yada romantikten çok ormantik. Gülümsedim ve onlarada el salladım. Ellerindeki poşetleri zorda olsa kaldırarak onlarda salladı. Sonra neden kilo alıyoruz diyorlar. Ulan marketi almışsınız.

Berk bagajı açıp bavulumu yerleşti ve kapattı. Ben binmiştim zaten hatta torpidoyu falan karıştırıyordum çaktırmadan. Ne bekliyordum ruj falan mı? Olsun bi bakmak lazım.

Berk tam kapısını açacakken telefonu çaldı. Kapıyı açmaktan vazgeçti ve aramayı cevaplandırdı. Benim yanımda telefonla konuşurdu normalde. Hem bu kadar gizli olan neydi? Veya benden birşey saklıyordu. Zaten onu mesajlaşırkende yakalamıştım ve sorduğumda 'Hiç' deyip kestirip atmıştı. Kesin bir şey vardı. Ve ben yalan'a gelemezdim. En nefret ettim şey. Ve eğer bana yalan söylüyorsa bunun bedelini ağır öder.

Uzun süre sağa sola ilerleyerek telefonla konuştu. Sinirlenmeye başlamıştım, arabanın kapısını açıp yanına ilerledim ona ilerlediğimi görünce telefonu alel acele kapattı ve bana döndü. ''Hadi gidelim'' kolumu ellerinin arasından çektim ''Kimdi o?'' gözlerini devirdi ''Kimse'' kaşlarımı çattım. Cidden sinirlenmiştim. ''Berk telefonunu ver!'' kolumdan beni arabaya çekiştirince onu ittim ''Berk!'' gözlerini bu sefer çaresizce devirdi ve telefonunu bana uzattı. Şifresini kendi şifremle aynı yapmıştım. Açtım ve Son Aramalar'a girdim. 'Gülçin' yazıyordu. Sinirden gözlerim dolmuştu. Kafamı kaldırıp Berk'e sinirli bakış attım telefona baktım ve mesajlara girim ve Gülçin yazısına tıkladım. Evet o kızla mesajlaşmıştı.

-Berk ne zaman geleceksin?

+Yarın dönüyorum

-Seni çok özledim. Gelince bana uğra.

Bu neydi şimdi. Gülçin Berk'i neden özlüyordu ki. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ağlayamazdım şuan olmaz. Telefonu Berkin elini açıp içine bıraktım. Dişlerimi o kadar çok sıkıyordum ki kırılabilirdi. Çok hızlı nefes alıp veriyordum. Berk gözlerimin içine bakıyordu. Ona hiç birşey demeden arabaya ilerledim ve bagajdan bavulumu çıkarttım. Berk bana ilerledi ama yüzüne bile bakmadım. Siteye ilerlemeye çalışınca kolumdan tuttu ve çekti. ''Derin dinle bi'' kolumun acımasını umursamadan kolumu ellerinin arasından kurtardım. ''Berk ne var biliyor musun? '' merakla gözlerimin içine baktı ''Seni tanıdığıma, ve en önemlisi seni sevdiğime pişmanım.'' kızarmıştı ama bu benim umrumda bile değildi. Şuan ağlasa bile acımayacaktım ona. Siteye ilerledim arkamdan gelmiyordu bunu hissedebiliyordum. Sonunda!

Siteye girip hızlı adımlarla eve yöneldim. Merve, Serkan ve Beyza bavulları ellerinde kapıya çıkmışlardı. Serkan beni kızarmış iki çift göz ile görünce elindeki bavulu yere bırakıp yanıma geldi ''Sen Berk ile gitmiyor muydun? Ne oldu?'' Serkana cevap vermedim. ''Hadi gidelim'' tekrar siteye yönelince Serkan arkamdan geldi ''De-'' Merve'nin sesini duymuştum ''Bırak ben konuşayım siz gidin arabanın önünde buluşuruz''

Merve koşarak yanıma geldi ''Derin?'' konuşmak istemiyordum. Kalbim sızlıyordu ve gerçekten canım acıyordu. Güvenimi sarsmıştı, ben ona bu kadar güvenirken hemde, en azından bana Gülçinin mesaj attığını söyleyebilirdi.
İlk öpücüğümü bile verdim ben ona, hiç tereddüt etmeden. Merve koluma girdi ''Derin? Konuş benimle'' Merveye kızarmış gözlerimle döndüm. Gözlerimin yandığını hissedebiliyordum. ''Merve, benim göz yaşımı silen adam beni neden ağlatıyor?'' Merve yutkunup kafasını yere eğdi. Midemdeki horon tepen kelebekler bile yerini sessizliğe bırakmıştı. Hatta ölmüştü. Midemi bile hissetmiyordum sinirden.

Merve tekrar kafasını kaldırdı ve etrafa bomboş bakan gözlerime baktı. ''Ne oldu anlat?''  Kafamı umutsuzca salladım ''Berk beni aldatıyor galiba. Yani aslında aldatıyor düpedüz. Gülçinle telefonda konuşurken yakaladım ve mesajlarını gördüm.'' Merve gözlerini büyüttü.''Ne yani şimdi ne olacak?'' dudaklarımı büzdüm ''Bırak, ne olacaksa oluyor zaten Merve. Engel olamıyorsun olanlara, elimden bir şey gelmez"

DerinWhere stories live. Discover now