Münih

19.6K 794 36
                                    

3 saatlik yolculuğun sonunda Münih'e gelmiştik. Bir taksi çevirip bindik, burada taksiler sarı değil beyazdı. Sarı renkli taksilere alıştığım için garipsiyordum.

 Uçağın sesinden uyuşan kulaklarım hiç bir şey duymaz olmuştu. Kulaklarımı ovalarken Berk'e döndüm '' Seninde başın ağrıyor mu'' Kafasını sallayıp dudaklarını yukarı kıvırdı ''Fazlasıyla'' 

Uçağın uğultusu her zaman beni oldukça rahatsız etmiştir. Kulaklık takıp müzik dinlediğim halde hemde. 

Şoför'e tarif ettiğim adrese gelince ''Burası'' diyerek parmağımla işaret ettim. Şoför kafasıyla onaylayıp durdu, ücreti uzatıp taksiden indik ve bagajdan bavullarımızı aldık. Berk yanına benimki gibi çokta büyük bir bavul almamıştı aksine minik, siyah tekerlekli bir bavul almayı tercih etmişti. Kapının önüne gelince bavulumu bırakıp çantamın tek askısını omzumdan indirdim ve elimi çantanın içine sokup anahtarı aradım. Çantamın içi o kadar karmaşık ve doluydu ki artistlik yapıp bakmadan aramamın bana bir şey kazandırmayacağını anlamam kısa sürmedi. Çantayı önüme çekip tekrar içini karıştırmaya başladım. Anahtarı bulunca iç çekip anahtarı kapı deliğine yerleştirdim, kapıyı açıp bavulumu içeri çektim. Berk'in haline bakıp sırıttım, gözlerini devirdi ''Kapıyı hiç açmayacaksın sandım'' gülümsedim ''Açmayacaktım''

Bavulları Berkle birlikte yukarıya taşıyıp yatak odasındaki dolabın önüne bıraktık. Berk bavulunu bıraktıktan sonra bana döndü ''Ben yemek almaya gidiyorum, sen kıyafetlerimizi yerleştir'' kafamı salladım ve bavulları yatağın üstüne açtım. Berk odadan çıkıp gidince derin bir nefes aldım. Annem için yatağımın yanındaki rafın üstüne bir mektup bırakmıştım. Berk bana bu gitme olayını ilk teklif ettiği günün akşamında yazmıştım. Belki bir gün gidersem lazım olur diye. Ve olduda. 

Kıyafetleri dolaba yerleştirmeyi bitirdikten sonra bavulları dolabın büyük kısmına yerleştirdim.  Dolaptan üstümü değiştirmek için siyah bir tayt ve siyah yarım kollu tsört alıp dolabı kapadım. Üstümdeki kazağı çıkarıp yatağın üstüne koydum. Arkamda açılan kapı sesiyle kollarımla vücudumu siper ettim Berk kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu ''Ah'' kulağının arkasını kaşıdı ''Üzgünüm'' kapıyı kapatıp çıkınca siyah tsörtü hemen üstüme geçirip ellerimi yanaklarıma koydum, yanaklarım utançtan yanıyordu ve eminim kızarmıştım. Kapıyı tıklata bilirdi en azından. 

Siyah taytımıda giydikten sonra kendimi toparlayıp aşağı indim. Salondaki siyah koltuğun üstüne oturmuş dirseklerini dizlerine yaslamış ve parmaklarını saçlarına daldırmıştı. Hiç bir şey olmamış gibi davranıp yanına gittim kafasını kaldırıp bana baktı ''Şey ben... Özür dilerim, '' lafını kestim ''Sorun değil'' ama bu doğru değil. 

Yanına gidip oturdum ''Berk Ailenin burada olduğundan haberi var mı?'' arkasına yaslanıyor ''Var, sen aradıktan sonra Annemi arayıp kafa dinlemek için gideceğimi söyledim'' Berke doğru yaklaşıp kolunu kaldırdım ve gögsüne kafamı koydum elini belime doladı ''Teşekkür ederim '' dedim kafamı kaldırıp çenesinin altından yüzüne bakarak. İç çekti ''Önemi yok''

Kafamı Berkin göğsünden kaldırıp doğruldum ''Çok acıktım'' gülümsedi ''Mutfağa bıraktım pizzaları, getir yiyelim'' başımı sallayıp kalktım mutfağa girip pizza kutularını açtım. Tabaklar temiz olmadığı için kutuda yememiz daha akıllıca geliyordu. Benim bu tabakları deterjanlı suda iyicene bekletmem gerekiyor sanırım.

Pizza kutularını ve kolaları alıp salona ilerledim. Berk ortadaki sehbayı koltuğa doğru çekip koltuğa geri oturdu. Pizza kutularını ve kolaları sehbanın üzerine koyup oturdum. Berk televizyonun kumandasını alıp kanalı değiştirdi. Bende kutuları açıp bir dilim kopardım ve yemeye başladım. Sonra bir dilim daha koparıp Berkin ağzına yaklaştırdım gözünü televizyondan ayırmadan azını açtı bir parça ısırınca geri çektim, gülümsedi ''Buna alışabilirim'' Berke ısırttığım pizza diliminden bende ısırdım ''Bende buna alışabilirim'' kaşlarını çattı ''O benimdi'' arkama yaslanıp bacaklarımı bağdaş yaptım ''Artık benim'' 

DerinWhere stories live. Discover now