Kavuşma

16.6K 661 20
                                    


Arabadan inip sahibini bekleyen yavru köpek gibi oturan Merve ve Beyzaya döndüm. Ellerindeki telefonlarını birbirine gösterip gülümsüyorlardı. Merve şans eseri hiç kaldırmayacak sandığım kafasını kaldırınca masum gülümsememi ona sergileyip kafamı eğdim. Gözlerini anlam veremediğim şekilde büyütüp oturduğu yerden kalktı ve bana doğru koşmaya başladı, Beyza ise ne olduğunu anlayamamış olacak ki kafası ile Merveyi takip etti. Onunda bakışları beni bulunca vakit kaybetmeden kalktı ve Merve'nin peşinden koşmaya başladı. Bu olaylar o kadar hızlı gelişti ki ben daha gözlerimle Beyzayı takip ederken Merve kollarını bana sarmış ve nefesimi kesecek şekilde sıkmaya başlamıştı.

''Ya aşkı bebitom, hoş geldin''

Gözlerimi devirip gizlice gülümsedim. Aşkı bebitom diye bir sevme şeklini ilk defa duymam şaşkınlığımın artmasına sebep olmuştu, evet. Ama bilirsiniz ki Merveden bahsediyoruz. Ne yapsa yeridir.

''Hoş buldum çillibom''

Merve ellerini yanaklarına yapıştırıp gülümsedi ''Onlarda benden bir parça,lütfen ama duyuyor olabilirler'' dudaklarımı birbirine bastırarak gülümsedim. Mervenin çilleri onun en sevdiğim özelliklerinden biriydi. Aslında bu Merveye özel bir şey değildi , ben çil seviyordum. Hatta küçükken yağmur damlalarının suratta durmasıyla çil oluşturduğunu duyduğumda yağmur yağmaya başladığında kafamı camdan çıkarır, suratımı gök yüzüne çevirip yüzüme su damlasının yapışmasını beklerdim. Eh tabi, bu biraz imkansız gibi gelebilir. Ama küçüktük işte.

Salondaki özlediğim koltuğuma yayılıp ayaklarımı her zaman yaptığım gibi sehbaya uzattım. Beyza gözlerini devirdi "Haydar abiliğe döndün yine" gülümsedim ve elimi gögsüme koyup kafamı eğdim "Eyvallah yiğenim" Beyza bana doğru ilerleyip 'senden iğreniyorum' bakışları attıktan sonra yanıma oturdu "Saçlarını kesmelerine nasıl izin verdin" elimle saçlarımı karıştırdım "İzin almadılar"

Merve oynaya oynaya yanıma gelip oturdu, benden daha mutlu gözüküyordu "Ee Derin anlat, askeri okul nasıl?" İç çektim, Merveye dönüp 'Ne saçma sapan sorular soruyosunuz ya?!' Deme isteğimi bir kenara bırakıp muzipçe sırıttım "Sıkıcı, zor, korkutucu, eğlenceli, korkutucu, zor, korkutucu, kork-" Merve eliyle azımı kapatıp kaşlarını ve dudaklarını yukarı kaldırdı "Bu kadarı yeter dostum"

Ailecek yemek masasında 'mutlu aile' tablosu çizdikten sonra Merve ve Beyza ile odama çıktık. Merve odama girer girmez kendini yatağıma atıp yan döndü ve dirseğinden destek alıp kafasını eline yasladı "Berk okula gelmiyor" kaşlarımı çatıp umursamaz bakışlarımı yolladım Merveye. Buna inanmayacağını çok iyi biliyorum. Berki tabikide umursuyorum.

Merve biraz daha kıvrınıp gözlerini devirdi "Onu umursadığını ikimizde çok iyi biliyoruz," Beyzada yatağa atlayıp gözlerini kapattı "Üçümüz" gözlerimi devirdim "Ee yani?" Merve yataktan kalkıp laptopun yanına ilerledi, masadan alıp tekrar yatağa oturdu ve açtı "Yani, meraktan kuduruyorsun şuan. Ben senin merakını dindireyim hemen. Berk buraya döndükten sonra en fazla 2,3 gün okula geldi, sonra onu bir daha hiç görmedik." Nefesini verdikten sonra devam etti "Ha, bir de dayak yedi" kaşlarımı çatıp hemen yanına ilerledim "Nasıl ya? Ne demek dayak yedi?" Laptopu bana çevirdi ve bir videoyu oynattı "İzle"

Videoyu izlerken dolan gözlerimi tişörtüme sildim, Berk videoda en az 5,6 kişi tarafından dayak yiyordu. Bu kavgadan sağ çıkması bile mucizeydi.
"Merve, neden kavga etti Berk?" Saçlarını eliyle toplayıp topuz yaparken bana döndü "Bilmiyorum, ona artık psikolojisi bozuk bile diyorlar" gülümsedi " Çocuğu ne hale getirdin be" yutkundum ve yataktan kalktım. Onu bu hale ben getirmiş olamazdım herhalde dimi? Yani ben onu kovmadım o kendi gitti.

Beyzanın yanına uzanıp gözlerimi kapattım "Yarın devamsızlık kağıdı imzalamaya gitmelisin" gözlerimi açıp Merveye döndüm "Berkin okula gelmediğinden eminsin dimi?" Kafasını salladı "Tabii ki"

Sabah erkenden kalkıp Merve ve Beyzayla okula gitmek için hazırlandım. Artık omzuma bile değmeyen saçlarıma şekil verip evden çıktım. Annem yalvarmalarımızın karşısında arabasını almamıza izin verdi.

Arabayı park edip okula yöneldik. Bahçede yürürken aklıma okula geldiğim ilk gün geldi, etrafa anlamsızca bakerken Berklerin oturduğu banka gitti gözlerim. Onu ilk burada görmüştüm. Dudaklarımı birbirine bastırıp adımlarımı hızlandırdım. Merve kolundaki saate baktı "Zil çalacak şimdi" kaşlarımı havalandırdım "Beni kimsenin görmesimi istemiyorum"
Adımlarımızı hızlandırıp merdivenleri çıkmaya başladık, aniden çalan zilin sesiyle irkildim. Merveye döndüm, Mervede bana bakıyordu. Elimden tutup devam etmemiz için beni çekti.
Eski sınıfımın katına geldiğimizde Gülçini, Kaanı, Çağatayı görmemek için aklıma gelen bütün duaları okudum.

Koridorun sonundaki kızlar tuvaletinden çıkan Gülçini görünce kendimi sağa atıp açık olan sınıf kapısının arkasına saklandım. Merve ve Beyza beni kapatacak şekilde önümde durdular. Gülçin savrula savrula yanımızdan geçtikten sonra ani bir atakla kapının arkasından çıkıp ilerlemeye başlayacaktım ki çarptığım kişiyle geriledim ve kafamı önüme çevirdim

"Derin?" Kaanı görünce gözlerimi büyüttüm "Hass?" Kaşlarını çattı "Anlamadım?" Yutkundum ve elimi koluna koydum "Hiç, hiç naber ya görüşmeyeli?" Gülümsedi ama bana yönelttiği şaşkın bakışları sanki insan dışı bir varlık görmüş gibiydi. Gözleri saçlarımı bulduğunda havalanan kaşları bakışlarım eşliğinde yerini aldı "İyiyim sağol da, ne bu hal?" Gözlerimi devirdim. Ne var halimde?

"Yeni tarzım bu, beğenmedin mi?" Gözlerini Merveye çevirdi "İnanmalı mıyım?" Merve bakışlarıyla Kaanı doğrulamayınca Kaan vakit kaybetmeden koluma girdi ve beni çekiştirdi "Sevgilime sonuna kadar inanıyorum Derincim, ne bu hal anlat" arkamı dönüp Merveye ölümcül bakışlar attıktan sonra Kaana baktım "Askeri okula başladım," gözlerini büyütüp olduğu yerde durdu "Ne?!"

Karşıdan hızlı adımlarla bize ilerleyen Çağatayıda görünce oracığa bayılmak istedim. Çağatay yanımıza yaklaşırken bağıra bağıra "wowowowowowow" deyince hepimiz kafalarımızı eğdik. Herkesin dikkatini üstümüze çekmesi işime gelmezdi. Karşımda durup Kaanla aynı bakışları uyguladıktan sonra ağzını araladı. Elimi azına koydum "Askeri okula başladım" kaşları havalandıktan sonra yavaşça indi "Sende bi erkeksilik vardı zaten" dudaklarımı büzdüm "Erkeksilik?" Kaan savurduğu yumruğuyla Çağatayı karşımızdan itti "Boşver onu Derin, sen devam et neden böyle bir şey yaptın?" Müdürün odasının önüne gelince Kaanı durdurdum "Canım istedi," kapıyı gösterip devam ettim "Biraz işim var, sonra görüşürüz" Kaan kafasını sallayıp kolumdan çıktı "Okulun adı ne?" Kapıya ilerlerken Kaana döndüm "Bundeswehr Üniversitesi"

Gerekli kağıtları ve müdürün gereksiz önerilerini dinledikten sonra kapıyı kapatıp müdürün yanından ayrıldım. Şimdi tek yapmam gereken sessiz, sakin bir şekilde bu okuldan tüymek.

Çıkış kapısına yaklaştığımda camdan oluşan okul kapısından gördüğüm yağmurla hemen kazağımın şapkasını kafama geçirdim. Sıcak havada yağan yağmurun gereksizliği?

Kapıyı açıp merdivenleri inmeye başladım. Her merdivende üstüme sıçrayan su beni deli ediyordu. Adımlarımı hızlandırdım, bahçeyi yarıladığımda gözlerimi kısıp karşıdan bana ilerleyen kişiye baktım. Miyop olmama bir kere daha küfür ettikten sonra yürümeye devam ettim. Karşıdan gelen kişiyle gerektiği kadar yakınlaştığımızı düşündüğümde gözlerimi yüzüne çevirdim.

Suratına yapışan saçları ve kısa da olsa birbirine karışan sakalları yağmurdan ıslanmıştı. Gözlerim gözlerini bulduğunda olduğum yerde kaldım. Oda karşımda durup kaşlarını çattı ve ağzını araladı "Derin?" Yutkundum "Berk?"

DerinWhere stories live. Discover now