YP 2 / BÖLÜM / 2

En başından başla
                                    

"O benim adamım. Ayça'nın değil. Fark ettiysen Taner de benim adamım."dedikten sonra yanıma geldi ve kolumdan tutup güçsüz bedenimi ayağa kaldırmakta bana yardımcı oldu.

Bir elini ağzına koymuş, ağlamaktan yüzü gözü kızarmış, kıvırcık sarı saçları dağılmış Sibel, son zamanlar hızlanan yürüyüşüyle bir çırpıda yanıma gelip bacaklarıma sarıldı.

"Kızım, canımın için."dedikten sonra kucağıma almaya kalkışacağım sırada eğilen bedenimi Mert durdu ve söylendi.

"Hop hop. Ne yaptığını sanıyorsun sen. Karnın burnun da iki tane bebeğin var. Düşüreceksin."

Bakışlarım ilginçleşirken onun benim hakkımda artık ne söylediğini kestiremiyordum.

"Onlar benim mutluluğum Mert. Hadi onları ve beni öldür de bu işkenceden kurtulalım."dedikten sonra yüzünde oluşan düşünceli halleri iyice inceledim.

"Öldürmek senin için bu kadar zor olmamalı. Üstelik eminim Aras babanı öldürürken eminim bir saniye bile gözünü kırpmamıştır. Hatta bıçağı defalarca kez göğsüne saplamıştır."derken hem bir yandan beni hızlı öldürmesi için öldürme metodunu bilinç altına yerleştiriyor hem de beni öldürmesi için gaz veriyordum.

Elini çenesine götürüp biraz daha düşündükten sonra yerde ki Sibel'i aldı ve kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.

"Uğraşma. Seni öldürmeyeceğim."

Puflayarak peşi sıra yürüdükten sonra kapıya geldiğimizde Emre'nin elinde ki siyah bezi gözüme bağlamasını istedi. Emre elinde ki siyah bezi gözüme yaklaştırana kadar nefret dolu bakışlarımı bir an bile ondan ayırmadı. Hatta bir an tereddüt içinde olacaktı ki bakışlarını Mert'e çevirdi ve sorgular anlamda ona baktı.

Mert kafasıyla onayladıktan sonra gözlerim kapandı. Kolumdan tutup beni çekiştirmeye devam ederken yavaş ve özenli yürüyordu.

"Kafanı eğ ve koltuğa bin. Kucağına Sibel'i yatırıyorum dikkatli al. Biraz daha sola otur. Hah, tamam. Şimdi Sibel'i kucağına veriyorum ha..."

Talimatları verirken acaba gözümde ki bandı çıkarsa daha mı kârda olurduk diye düşünmeden edemedim.

Araba çalıştıktan sonra kucağıma verilen Sibel'in hareketsizliğinden uyuduğunu anlamıştım. Göğsüme yasladım ve doya doya kokusunu çektim içime. Bir an ona bir şey olma düşüncesi, Ayça'nın ona bir şey yapacağı düşüncesi karnımda ki bebeklerin bile stres altına girmesini sağlarken, bu kargaşadan nasıl sağ çıkarım diye düşünmeden edemiyordum.

Ama Allah şahitki eğer bu kargaşadan sağlam çıkarsam, Aras'ı ve o harimini sağ koymayacağım...

Kim bilir, belki de Aras'ların holdinginde benden nefret eden o sarışın orta yaşları geçmiş kadın bile Aras'ın kırıklarından biridir... Düşüncesi bile berbat.

Aradan yarım saat geçtiğinden şüphem kalmayınca konuştum.

"Mert. Nereye gidiyoruz?"

"Birazdan gideceğimiz yere varacağız Ayza Hanım."diyen sesin sahibinden nefret ettiğimi anladığımda elimi Sibel'in belinden yavaşça çıkartıp Emre'nin gözlerine bakabilmek için gözüme götürdüğümde Emre'nin tehdit edici sesini duydum.

"Eğer Ayza Hanım, o gözünüzdekini çıkartırsanız, arabayı durdurup elinizi bağlayacağım ve başka bir eve götüreceğim."

"Aras sana güvenmişti. Cihat'ın ihanetinden sonra veya bize ihanet ettiğini sandığımızdan sonra güvenmişti."

YENİ PATRONUM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin