28. BÖLÜM: KUYTU

Start from the beginning
                                    

"Bedirhan." Karan'ın sesi otoriterdi.

"Karan Beyciğim," dedi Bedirhan yavru bir kedi edasıyla.

Karan uzun bir süre dik dik bakarak herkesi inceledi. "İçeri girelim," dedi çenesiyle verandanın merdivenlerini işaret ederek. Bakışlarını Sergen'e çevirdi. "Bana anlatacakların vardır şimdi senin. Daha birkaç saat olmadı telefonda konuşalı, bu yediğin bokun mantıklı bir açıklaması vardır umarım."

Sergen mahcup bir tavırla başını salladı.

Verandanın merdivenlerine yöneldim. "Madem bu kadar üşüdünüz, niye bizi aramadınız?" diye sordum.

"Bu fedai, abisini rahatsız etmek istemedi," dedi Billur homurdanarak. Sergen'e hoşnutsuz bakışlar atıyordu. Billur aniden koluma girdi. "Neredeydiniz?" diye sordu. Bedirhan hemen arkamızdan verandanın merdivenlerine doğru yürüyordu. Karan merdivenleri bizden önce tırmanıp cebindeki anahtarı çıkarıp dağ evinin kapısının kilidini açtı, kapının açılmasıyla Bedirhan'ın bizi itip, aramızdan geçmesi bir oldu.

"Sıcak yuva buldum, Ya Rab! Ev buldum!"

"Ayı!" diye bağırdı Billur, Bedirhan'ın arkasından.

İçeri girdiğimizde içeride şömine yanmadığı için içerinin de dışarıdan pek bir farkı yoktu. Çantamı kanepenin üstüne bıraktım. Bedirhan salonun ortasına dikilmiş, bomboş gözler ve düşmüş omuzlarla şömineye bakıyordu. Hayalleri yıkılmış gibi bir hâli vardı. Aniden dizlerinin üstüne çöktüğünde hepimizin kaşları aynı anda çatıldı.

"Bakın ben bir sanatçıyım," dedi titreyen bir sesle, ellerini havaya kaldırarak. Parmak boğumları soğuktan dolayı bembeyaz olmuştu. "Sanatımı bu ellerle icra ediyorum. Botokslu karıları bu ellerle bir halta benzetiyorum. Bu bir sanatçıya hakarettir, bu bir sanatçının sanat hayatıyla oynamak, ekmeğinin önüne taş koymaktır!"

Billur çantamı bıraktığım kanepenin üstüne yerleşirken burnunu çekerek parmaklarını birbirine geçirip avuçlarını birbirine sürttü. "Şarj cihazını getirdim," dedi avuçlarına nefesini vererek. "Bir de sizi yoklayalım dedik."

"Hamile misin değil misin diye yanımızda bir ebe de getirmeyi teklif ettim ama kabul etmedi bu çepiç," dedi Bedirhan dizlerinin üstünde yandan Billur'a bakarak.

"Çepiç deme lan bana!" diye hırladı Billur. "Yemin ederim sinir ediyor beni ya!"

"Çepiçsin işte, çeeepiiiiç! Kuru bacaklı, cehennem süpürgesi!"

"Dalaşmayın iki dakika," dedi Karan sert bir sesle.

Karan şöminenin önüne yürüyünce Bedirhan heyecanla, "Ay kahramanım, yakacak şömineyi! Hem zengin hem kahraman hem de katana gibi adam!" diyerek el çırptı.

"Bedirhan bak ben şiddete karşıyım ama sen şiddet görmeye çok meyilli bir tipsin, kaşınma, sus," dedi Karan ters bir şekilde, sesinin kıvrımlarına yerleşen o şiddet, kalbimin hızlanmasına neden oldu. Şömineyi yakmak için diz çökerken bakışları Sergen'e kaydı. "Açıklama yapmak için üç saniyen var," dedi tok bir sesle. "Üç."

Bir an güleceğimi sandım.

"Abi bu kızıl kafalı, Yaşar Baba'ya gidip kafasına saçma sapan şeyler sokmuş, adamcağız da endişelenip bizi yanınıza gönderdi."

Billur gözlerini kocaman açıp, sahteden bir şokla, "Ay üstüme iyilik sağlık. İftira!" diye bağırdı.

Karan başını iki yana salladı. "Tahmin ettiğim gibi." Şömineyi tutuşturup kalktığında, Bedirhan ateşin başına geçmiş, ellerini henüz yeni yanmaya başlayan ateşin üstüne tutmuştu bile.

ASİ ÇAKILTAŞIWhere stories live. Discover now