Bölüm 51 "MAVİ UMUTLAR"

91.4K 2.9K 653
                                    

Bir gün çıkıp gideceğim günler gelecek bu şehirden. Ciddi ciddi toparlanıp gideceğim yanıma hiçbir şey almadan. Kavgamı gürültümü , hayal kırıklığımı sarkıtıyorum sigara içtiğim balkonumdan.

Çok yüke gerek yok. Düşlerimi, gülüşlerimi ve umutla kurduğum hayallerimi ve kız kulesinden bir tutam sevdayı doldurur bir kavanoza def olup giderim bu şehirden. Gün geçtikçe sahte oluyor aşkları , gün geçtikçe yalana bulaşıyor, yeminle kurulan aşklar bile.

Gitmeliyim. Evet gitmeliyim beni kimsenin bilmediği, bir bardak çayın hala hatırı olduğu, bir tebessüm için gösterilen çabaların olduğu bir kente.

Maviye boyarım duvarlarımı, küçük küçük not kağıtlarımı da alıp cebime ansızın gitmeliyim belki gecenin köründe belki de sabahın 5'inde.

Artık bilinmiyor kıymetler.

İçimdeki kararmış gülüşlerimi bir kaldırım kenarına koyup, sessizce terk etmelim lanete bulanmış sokakları. Yaramın üstündeki kabuğa minik bir papatya çizip , umutla başlamalıyım yeşile çalan minik bir bahçede. Birkaç kedi ve beni sabahları uyandıran kuşlarım olsun mesela.

Ben, bendeki her yarayı bu şehre bırakıyorum. Olur da takılıp düşerseniz anılarıma oturup biraz siz ağlayın. Ben gözyaşlarımı mutluluğa gizliyorum. (SEVGİLİ KÜLLÜK kitabımdan)

İçimdeki o amansız mutluluk bir gün sanki tekrar bitecek gibi. Ömer'in kokusunu içime çekerken sanki tekrar gidecekmiş gibi. İnsan mutluyken neden korku dolu olur ki ? Neden iyi insanların mutluluğu kısa sürüyor bu kadar ? Kendimi geri çekip baktım gözlerine derin derin. Ah bu gözlerden bile belliydi sevildiğim.

"Ömer bana neden söylemedin bunları, ben bu kadar acı çekersen sen nasıl mutlu olabildin ?"

"Duru bana hiç mi güvenmiyorsun"

"Ben sana güven ama tekrar üzülmek istemiyorum."

"Üzmemek için elimden geleni yapacağım."

Başımı usulca omuzuna koyup öylece bekledim. İçinde olduğum bu adamın içinde nasıl bir durumdaydım bilmiyorum.







ÖMER'İN MAVİ UMUTLARI

İnsanlar nedense gidenlerin hep suçlu olduğunu düşünse de asıl gerçekler öyle değil. Evet bazı insanlar var sebepsiz giderler. Bir sebep sunamazlar zaten giderken. Bir başkası bir başka kent onlar için çıkış yoludur. Peki ya içi yanarken gidenler ? İçi kan ağlarken gitmek zorunda olanlar ? Onlar da suçlu mudur. Ellerinde olmayan sebepler onları intihara sürüklemişse ? Yine de kötü olurlar mı ?

Ah bu dünya denilen illet hem güzel hem çirkinsin. Ve ben Duru'yu tanıyana kadar bir boşlukta süzülüyordum. Abim öldükten sonra beni babası olarak bildi yeğenim. Ben de o gün bugündür abimin emaneti bildim onları. Malum eski kafalar var bir de yengem eşim olacakmış. Yok artık ! Ben onlara bakarım ama Duru'yu bırakamam. Elimden geldiğince soğutmaya çalıştım kendimi ama olmadı bir yerde patlak verdi duygularım. Ve hala üzerimde yengemi benimle baş göz etmek isteyenler var. Ama ben Duru ile aşkımızı siper edip aşacağım bunların hepsini.

İnanıyorum aşkımız aşacak engelleri.

Yumuşacık saçları yüzümü okşarken çenesini tutup kaldırdım başını. Bir insan ancak bu kadar masum bakabilirdi gözlerime. Dokunsam ağlayacak gibiydi. Gözlerinde tekrar üzülme korkusu göz bebeklerinden okunuyordu.

"Efendim" derken içimdeki düşünceler dağılıp gitti. Bu ses tonu mavi gibiydi. Huzur veriyordu bana.

"Aç mısın"

AŞKIN MAVİ TONU (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin