Kötü sürprizler

174K 5.2K 331
                                    

Ömer'in yaptığı saygısızlığı çok düşünmek istemiyordum. Aptallık bende aslında bilmediğim bir şehir bilmediğim bir insan sonuçta. Aslında kötü birşey bile olabilirdi.
Düşüncelerim beynimde dans ederken telefonumun çalmasıyla herşey durdu. Arayan Burak'tı !
Sanki karşımdaymış gibi yatağımdan doğrulup saçlarımı düzelttim.
"Efendim" "Nasılsın sarı çikolata söyle bakalım ilk gün nasıl geçti?" sesi o kadar neşeliydi ki beni huzura davet ediyordu.
"Gayet güzeldi" desem de inanmamış olacaktı ki biraz çıkıştı.
"Hey sesin kötü geliyor iyi misin" derin bir nefes aldım. "İlk gün işte klasik yani yorucu geçti biraz." Rahatlamışa benziyordu biraz daha. "Anladım aman iyi ol bi de aklımız sen de kalmasın. Evdekilerle konuştun mu hiç" Eyvah tamamen unutmuştum. Alt dudağımı panik yaptığımdan ısırdığımın farkında bile değildim. "Ya ilk gün telaşıyla unuttum ben." Gülmeye başladı Burak, " Hep böyle aklın bir karış havada mı olacak" 'aklım sende' demek vardı şimdi korkmadan cesurca. Evet kısa düşünmelerin ardından tam da 'aklım sende' diyecektim ki, telefonun diğer ucundan gelen " Burak aşkım hadi seni bekliyoruz" sesini duyana kadar. Sinirlenmiştim. " Ben kapatıyorum" deyip cevap bile beklemeden kapattım telefonu. Hızla yatağımdan kalkıp mutfağın yolunu tuttum. Herşey çok düzenliydi. Bir çay içmek iyi giderdi şimdi. Küçük bir balkonum vardı sanırım daha önce bu evde yaşayanlar çiçekleri seviyor olmalıydı. Çünkü kurumuşta olsa birçok çiçek vardı. Kim bilir Burak yine hangi alemlerdeydi. Yanındaki kimdi. Seviyorum ama hesap soramıyorum. İçimde kendi kendime kıskanıp kendimi bitiriyorum. Burakın hiçbir suçu yok çünkü onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor. Belki de çevresi yüzündendir. Çevresinde bu kadar kız olmasa cesaret ederdim bir şekilde hatta o beni fark eder içinde birşeyler bile olabilirdi. Rüzgarın önüme getirdiği saçlarımı kulagımın arkasına götürerek içeri geçtim. Az da olsa açlık hissediyordum. İçeriden gelen çalan trlefonumun sesine aldırmadan masaya birşeyler koyup yemek yedim. Ah ne kadar da iştahsız olmuştum. Gözlerimden yavaş yavaş yaşlar süzülüyordu. Zor yutkunuyordum. Şu halime acıyordum.
Elinin tersiyle gözlerimi silip masayı toplamadan odama geçtim. Her zaman yaptığım gibi aynanın karşısına geçip kendimle konuştum. "Güçlü ol Duru ! Aşk senin zayıf değil en güçlü yanın aslında." Başımı kendinden emin bir şekilde kaldırıp gözlerimin içine baktım. Gözlerim sabah dağıttığım ortaliğa takıldı. Telefonumdan güzel canlı bir müzik açıp etrafı toparlayıp düşüncelerimi dağıttım. İlerleyen saatlerde annem ve babamla da konuşup seslerini duyunca kendime gelmiştim. Güzel bir film açıp izledim.

Gece ansızın uyandığımda saat 02:45ti her zamanki gibi filmin ortasında uyumuştum. Yatağıma geçip uykuma orada devam ettim. Biraz uykucuyum. Hatta itiraf etmeliyim çok uykucuyum. Ellerimi yastığımın altına koyarak uykuya teslim ettim bedenimi.

Hızla çalan kapı sesi ve zil sesi sinirlerimi bozmuştu. Sinirli bir şekilde kapıyı açtım. Karşımda elinde bakkal sepetiyle zayıf bıyıklı bir amca vardı.
"Buyur kızım ekmeğin"
"Teşekkür ederim" diyerek uzattığı ekmeği aldım kapıyı kapatıp mutfağa bıraktım ekmeği kendimi yüz üstü yatağa attım. Okulun olduğu aklıma geldi. Kendime gelmek amacıyla birkaç spor egzersizi yaparak kendime geldim. Güzel bir kahvaltı yapıp okula geldim nihayet.

Ezgi'yle çok güzel anlaşıyorduk. Onun olmadığı zaman yanımda getirmiş olduğum moda dergilerini inceliyor fikirler üretiyor çizim yapıyordum. Son derse Ömer geldi. Yanımda oturan Ezgi'yi kaldırdı. Yüzüne dahi bakmıyordum. Ama o buna aldırmadan konuşmaya başladı. "Bak Duru bana kızgınsın biliyorum. Ama lütfen beni dinle." Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. "Dinliyorum konuş"
" Bilmiyorsun ama ben Mardinliyim aşiretiz yani" Sözünü bitirmesine izin vermeden girdim araya "aşiret olaman sessizce çıkıp gitmeni mi gerektiriyor. " Gözlerini devirip derin bir nefes alıp devam etti. "Ailem bir kaç günlüğüne buraya gelmiş. Sürpriz yapmışlar aradılar koşarak gitmek zorunda kaldım. " Ha iki dakika bekleyip Duru'ya haber vereyim demek zor mu geldi" Çok sinirlenmiştim. Tekrardan yüzümü dönüp tahtayı izledim. "Aşiretiz dedim onlar gelince koşarak gitmek zorundaydım. Özür dilerim. İster inan ister inanma ama bu böyle, herkes alıştı halime." "Merak ediyorum koskoca aşiret ağasının oğlu neden moda tasarımı seçti" yan yan yüzüne baktım. Cevabını merak ediyordum. Kendinden emin bir şekilde "Çünkü tekstil ve deri fabrikalarımız var, öyle bir konuştun ki sanki moda okumak sadece kızlara özgü birşey. Doğulu aşiret olunca modadan uzak mı kalınıyor." fena köşeye sıkışmıştım. "Konuyu nerelere Çektin Allah aşkına ben onu demek istemedim ki bunu sende iyi biliyorsun" Ezgi neşeli sesiyle araya girdi. " Hoop gencler ne oluyor bakalım. Birbirinizi yediniz" "yok birşey" umursamaz bir tavırla "peki" deyip kesti konuyu. Ömer yerinden kalkıp gitti. Çenem yüzünden yine haklıyken haksız duruma düşmüştüm. Dersin sonunda Ezgi'yle birlikte biraz dolaşıp çizim için belli malzemeler almıştık. Bir yerde oturup çok güzel vakit geçirdik. İnsanin hayatında boyle neşeli birisinin olması şarttı. Saat ilerledikçe evin yolunu tuttuk.
"Canım görüşürüz" deyip otobüse bindim. Eve gelince almış olduğum malzemeleri masama koyup duşun altına girdim. Banyodan çıkınca saçlarımı havluya sarıp birşeyler yedim. Dün yarım bıraktığım filmi bitirmek için yine açtım. Ayaklarımı uzatıp bilgisayarı da kucağıma aldım. Kapı çalınca yine kapıcıdır zannedip 'kim o' demeden kapıyı açtım. Karşımda duran Ömer'di. "Hayırdır eve gelenleri böyle sadrazam gibi mi karşılıyorsun" Onu karşımda görmenin şokuyla hiç birşey anlaşmamıştım. "Anlamadım" dedim. Gözleriyle başımdaki havluyu gösterdi ve ellerini küçükken okulda yaptığımız gibi bağlayıp duvara yaslandı.
"Hayırdır" dedim yaptığı esrpiye dahi gülmeden. İçeriyi göstererek "eve davet etmeyecek misin" dedi. "Hayır tabiki de ayrıca evi nereden biliyorsun" yine o sinsice gilumsemesi yüzündeydi " takip ettim ne çok dolaştınız ya siz kadınların şu alış verişi hiç bitmez " tek kaşımı kaldırdım. "Sanırım çok kadın tanıdın" Neyse bu koyunu tartışmaya niyetin yok. "Görüşürüz" deyip tek elini bay bay yaparak gitti. Arkami dönüp tam oturacaktım ki yine kapı çaldı. "Ne var" diyerek kapıyı sert açtım. Ama karşımda kucağıma dahi sığmayacak büyüklükte güller vardı. Merdivenlerin aşağısına baktım ama kimse yoktu. Gülleri yatağıma atıp üzerindeki özür notunu okudum. Numarasını yazmayı da ihmal etmemiş. Ama arayıp tesekkur etmektense mesaj atıp tesekkur ettim. Her genç kız gibi fotoğrafını çekip sosyal medyaya attım. Açıkçası çok hoşuma gitmişti ve mutlu olmuştum. Fotoğrafı Burak'ın görmesi için dua ediyordum.

Telefonuma gelen mesajla gozlerimden akan yaşların gelmesi bir oldu.

Eveeeettt bu bölümden sonra düğümler daha düğümlemlenecek. Bakalım Duru'yu neler bekliyor. Bir yandan sevdiği adam bir yandan ise onu elde etmeye çalışan aşiret veliahtı Ömer. :) okuyup yorumlarinizi esirgemeyin. Hepinizi cccoooookk seviyorum iyiki varsınız.

_MAVİ_

İnstagram
Songulunnotlari
Songulunsall
Askinmavitonu


AŞKIN MAVİ TONU (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin