Gizli itiraflar

151K 5K 521
                                    

2 Hafta Sonra...

Sabah erkenden uyanmış kahvaltı masamı hazırlıyor diğer yandan telefondan sevdiğim müziği açıp huzurun keyfini çıkarıyordum. Evet az da olsa iyileşmiş kendime gelmiştim. Okuluma öğretmenlerime hatta Ömer'e bile alışmıştım.
Burak aklıma gelmesin diye elimden gelen herşeyi yapıyordum. Hele ki o son yaptığı hala canımı yakıyordu. Düşünceler arasında gezinirken
Kahvaltı masasına geçip çayımı yudunlamaya başladım, müzik biranda kesildi ve telefon çalmaya başladı.
Elimdeki bardağı masaya bırakırken arayan kişinin Burak olduğunu gördüm. Sabah sabah araması beni şaşırtsa da hiç bozuntuya vermeden resmi bir şekilde açtım telefonu, "Efendim Burak" sesim kendinden emin çıkıyordu. "O Duru hanım gittin İstanbul'a unuttun bizi"
Kaşlarım çatılmıştı, ne demekti bu şimdi bir insanın ne kadar yüzsüz olduğunu gösteren son insandı Burak.
"Unutamadım, sadece sevgilin arama dedi ben de aramıyorum"
Karışımdaki rahat ses yerini meraka bırakmıştı "bir dakika bir dakika ne sevgilisi ne araması"
inanmıyorum ya haberi bile yokmuş.
"Bilemiyorum sevgilimi arama dedi birisi. Muhtemelen kırıklarından birisidir. Neyse Burak bunun çok önemi yok. İyiki de aradı gözümdeki perde kalktı sayesinde."
Burak meraklanmaya devam ediyor ve sesi ilkkez bu kadar sinirli çıkıyordu.
"Bak Burak sen hep umursamazdın bir dünyan var ve o dünya senin etrafında dönüyor sadece. Bu yüzden görmedin bile beni. Ya da başka kızlardan ve egondan sıra gelmedi bana."
"Duru ne oluyor ya günaydın demek için aradım, duyduklarım şuan şaşırttı beni. Arkadaşlıktan öte bir duyguya bürünmüşsün ve bunu bana söylemedin, burada benim suçum ne,?" sesinde biraz sitem vardı. Madem giriş yaptım devamını getirecektim. Masadan kalkıp cam kenarına geçtim.
"Bak Burak açık açık söylemedim ama hep sevdim seni sadece sen fark etmedin. O kadar umursamazdın ki cesaret edemedim. Ama şunu inkar etme; az da olsa hissettin sevdiğimi, senin için bir çok kez ağladığımı biliyordun, hatta buraya bile senin aşkından kurtulmak senden uzak durmak için geldiğimi bilecek kadar zekisin. Ya benim senden başka kimsem olmadı. Senin gözlerine bakarken içindeki mutluluğu sokaktaki çiçek satan teyzeler bile anladı"
Gözlerimden yanaklarıma hızla boşalan kanlar vardı. İlkkez gözyaşlarım canımı yakıyordu. Yüreğimdeki yaralara değiyordu tuz parçaları.

"Duru ne diyeceğimi bilmiyorum çok ani oldu bu. Evet farkındaydım ama üzgünüm ben sana umut vermek istemedim hiç bir zaman."

Evet ne dese haklıydı. Aşıktım ve Vazgeçmem gerekiyordu. Ve vazgeçmeye karar vermiştim.
"Görüşürüz" deyip cevap bile beklemeden kapattım telefonu. Tekrar aradı ama acmadım. Telefonu sessize alıp soğumuş çayımdan bir yudum aldım.

Gözleri sana kör birisine , kör kütük aşık olmak, hayatın en kötü engeliydi.

İçimi döktüğüm adam ortalığı dağıtıp gitmişti. Yüreğim bir enkaz yerinden farksızdı. Şimdi zor günler beni bekliyordu. Asla aramayacak ve yeni hayatıma mutluluk katacak insanları sokacaktım.
Hani insanlar kendisini iyi tanır ya. İste ben de kendimi tanıyordum ben iyi bir insandım. Sokaktaki kedinin bile haline ağlayacak kadar insandım. Ve biliyordum ki Burak yanlış insandı. Mutlaka kalbime layık birisi bulacaktı beni.

Düşüncelerimi bir kenera bırakmış çizmiş olduğum yarım bıraktığım tasarıma devam etmek için çalışma odama geçtim.

Tam herşeyi tamamlamıştım ki gözlerimden akan yaşlar kağıdın üzerine düşmüş ve mahvetmişti iki günlük çalışmamı. Sinirlerim hepten bozuldu. Elimdeki kalemle üzerini çizip karalayıp elimdeki kalemi bir kenara attım.

Odada sadece hızlı hızlı nefes sesim vardı ve bunu kapı zili bozdu. Kapıyı açınca karışımdaki elbette Ömer'di. Beni böyle görünce çok fazla telaşlanmıştı. Elindeki çantasını yere atıp bana sarıldı.
Biranda böyle yapınca ne tepki vereceğimi bilemedim.
Yüzümü iki elinin arasına alıp akan göz yaşlarımı sildi. O böyle yapınca ben daha fazla ağlıyordum. İçeri geçtik. Çalışma masamdaki üstü karalanmış çizimi görünce üzüldü. Yanıma oturdu.
"Bak Duru farkındayım birşeyler yolunda gitmiyor ama her ne olursa olsun ben hep yanındayım.,"
Parmağıyla gözyaşlarımı sildi. Gözleri dudaklarımdaydı.

Elleriyle saçımı geriye atıp bana yaklaşacağını hissedince saçlarımda dolaşan parmaklarını çektim rahatsız olduğumu anladı. Mutfağa gidip bana su getirdi. Teşekkür eder gibi başımı salladım.
Tekrardan mutfağa gitti ve uzun bir süre gelmedi. Ben ağlamayı bırakmış kendime gelmiştim mutfak kapısına geçince istemsizce gülmeye başladım.
Ömer önlük takmış ıslık çakarak mutfağı temizliyordu.
Beni görünce gülümseyip elindeki bulaşık süngeriyle yaptığı menemeni gösterdi.
"Gördüm ki kahvaltını yapmamışsın bende hemen birşeyler hazırlamak istedim."
Ellerimi bağlamış başımı kapıya yaslayıp onu izliyordum.
Bu adam da ne gizli bilmiyorum ama bana iyi geliyordu.

Kahvaltı masasını hazırladı birlikte kahvaltı yaptık. Lokmasını yutum "EE küçük hanım anlat bakalım neyin vardı"
Yalvarır gibi baktım gözlerine "lütfen sorma "
" oolmaz o kadar melemen yaptım karınını doyurdum hadi anlat"
Bu sefer sesim daha da ciddi çıktı " Israr etme Ömer "
"Peki" başını öne eğip kahvaltısını yapmaya devam etti.

Kahvaltı bittikten sonra bulaşıkları birlikte yıkadık. Odaya geçtik Yerdeki kalemi alıp masama koydu. İkimizde konuşuyorduk. Bana yardımcı olmak istemişti sadece onu kırmıştım.
Yanına gidip gönlünü almaya karar verdim.
"Bak Ömer amacım asla seni kırmak değil sadece duygularını çok belli eden birisi değilim"

Başını hafifçe kaldırıp Gülümsemedi ve bana yaklaştı. Nefesini hissediyordum. Hafifçe başını bana doğru getirip dudağımın kenarına bir buse kondurunca refleks olarak onu ittim.
"Ne yaptığını zannediyorsun ya sen. Ne bu rahatlık. Çık odamdan diyerek parmağımla kapıyı gösterdim.
Hem üzülmüş hem kırılmıştı. Sessizce yerde duran çalışma çantasından ödev için hazırlamış olduğu çizimi masaya bırakıp odanın kapısını kapatmadan çıktı dışarı.

Evet bu bölüm burada biter :) ,inşallah güzel yorumlarınızı desteklerinizi eksik etmezsiniz.

Gelecek bölümlerde görüşürüz...

_Mavi_

İnstagram
Songulunnotlari
Songulunsall
Askinmavitonu


AŞKIN MAVİ TONU (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin