Heyecanlar Korkumu öldürdü

133K 4.7K 188
                                    

5 SAAT SONRA..

Aksam yemeğini yemiş bulaştıkları yıkayıp balkona geçmiştim.
Hava kararmış sokak hareketlenmişti. Gözüm bir çifte takıldı. Seslerini duymadmsam da hareketlerinden kavga ettiklerini anlayabiliyordum. Muhtemelen çocuk kız arkadaşının kalbini kırmıştı ve sürekli kızı kolundan tutup birşeyler açıklıyordu. Ama pek te başarılı olamıyordu. En sonunda kız eliyle yolu göstererek gitmesini istedi ve kaldırıma oturdu. Arkadaşına baka baka gitti çocuk. Ellerini saçlarının arasına geçirip öylece oturdu kaldırımda.
Üsüdüğümü hissedince ellerimle kollarımı sarıp içeri geçtim. Bir hırka alıp, balkona geri geçince kız olduğu yerde hala bekliyordu. Çok geçmeden yanına sevgilisi elinde kocaman bir ayıcıkla geri gelmiş ve kızın yanına oturmuştu.
Kız çocuğun biraz yüzüne baktıktan sonra kahkahalar atarak sevgilisine sarılmış ve şakalaşarak yürümek için yerlerinden kalktılar.
Onlara bakınca sebepsiz Gülümsedim.
Hani kızları anlamak zor diyorlar ya külliyen yalan !
Biz kızları anlamak için bir erkeğin kalp taşıması yetiyor.
Bir ayıcık, bir çikolata bazen de bir çiçekle gönül alınabiliyor.
Telefonum çalınca biran kendime geldim ve gözlerimi barışmış olan çiftlerden alıp ekrana baktım.
Arayan Ezgi'ydi. "Efendim" deyip içeri geçtim.
"Ne yapıyorsun tatlım"
"Balkona geçmiştim, şimdi de çay içmek için mutfağa geldim"
"O afiyet olsun, hiç beni çağırma zaten"
Aslında sitem etmekte haklıydıla çünkü onu eve hic davet etmemiştim.
"Aşk olsun Canım benim telaşımolı sen de biliyorsun, buralarda mısın şimdi gelir misin?"
Neşeli birnses tonuyla "Kapıyı Aç" dedi.
Koşarak kapıya yöneldim. Elimde telefonla karışımda Ezgi ve Ömer'i karşılamıştım.
Hemen Ezgi'ye sarılıp Ömer'e dönüp "Hoş geldiniz" dedim.
Ezgi ellerindeki poşetleri göstererek "Bunları nereye bırakalım" dedi.
Elleri boş gelmemek için birşeyler almışlardı.
Çaylarımızı koyup masayı donatmıştık, Ömer de bize yardım ediyor ve Ezgi'ye takılıyordu.
Ömer elindeki çatalla Ezgi'yi göstererek "Bir ara bunun bir sevgilisi vardı" Ezgi araya girdi "Yaaa Ömer sus anlatma aşk olsun ya" "Ya olsun dur bir anlatayım" deyip tekrar bana döndü.
"Çocuk buna ben çok zenginim deyip bunu almış mı arabaya götürmüş eski yıkık dökük bir eve" ara ara Ezgi'ye bakıp gülüyorlardı, enerjileri o kadar yüksekti ben de gülümseyerek onlara bakıyordum.
"Çocuk buna evim bu 5 kardeşim var demiş, Ezgi tabi gitmek istiyor ama nafile, çocuk kapıları kapatmış, tabi Ezgi çirkeflik yapınca çocuğun annesi Ezgi'den bana gelin olmaz deyip Gizli gizli çıkarıyor evden, bizim bu şaşkın gece yolda kalınca bir kaç adam musallat olunca Ezgi'de o sinirle adamın cinsel bölgesine tekme atıp kaçıyor sokaktan geçen polis bunun kaçtığını görünce alıyor mu arabaya" Ezgi devamı gelmesin diye "ya of yeter neyse aldılar beni hiç dinlemeden doğru merkeze götürdüler durumu anlatınca serbest bıraktılar ama o saatte eve gidemeyeceğim için sabaha kadar orada uyudum" Ömer'e bakınca gözlerinin bana hayran hayran baktığını gördüm sanki konuşan benmişim gibi Ezgi'ye değil de bana bakıyordu.
Masaya oturmuş sohbet ediyorduk, Ömer lavobonun yerini sorup lavaboya gitti.
Ezgi'le gülüşünce çalan telefonum için diğer odanın yolunu tuttum. Kulağım Ömer'in telefon konuşmasına takıldı. "Canım idare et işte arkadaşlarımla ders çalışacağım" kalıp dinlemek ayıp olur diye ısrarla çalan telefonuma doğru koştum.
Arayan Burak'tı "Efendim"
"Nasılsın Duru"
"İyiyim sen" sesim çok soğuktu.
"Duru kırgın mısın hala bana" "Burak ne kırgın ne de dargınım Allah yolunu açık etsin."
"Ne oluyor ya sevgin bu kadar basit miydi senin"
"Burak senin benim sevgimi ölçmeye hakkın yok"
Arkadan bir kız sesi gelince "İyi akşamlar Burak, artık arama beni" deyip kapattım telefonu. İyicene sinirlenmiştim. Başka bir kızın yanında kalkmış beni arıyor bir de benim sevgimi sorguluyordu. Arkamı dönünce Ömer'in bana baktığını gördüm. Beni dinlemişti. Ama hiç çaktırmadan Gülümsedi yüzüme, "Eee misafirim ben hani çaylar"
birlikte mutfağa girince Ezgi bize manalı manalı bakıp güldü.
Saat ilerledikçe gidecekler diye bekledim ama gitmediler Ömer'i evde misafir edemezdim ama kovamazdım da. Odanın kapısını kilitleriz diye düşündüm.
Sohbet muhabbet derken saat gece 2ye geliyordu. Ezgi erkek arkadaşını aramak için balkona geçti. Sessizliğin hakim olduğu odayı Ömer'in "Erkek arkadaşın mıydı" demesi bir jilet gibi kesti. Yüzüne bakmadan "Hayır" dedim.
"Duru bir yüzüme bakar mısın" Efendim der gibi baktım gözlerine "Canını mı yakıyor o kişi, seni insanlardan soyutlayan o mu?"
Elimle saçlarımı kulağımın arkasına koyup " Hayır Ömer sevgilim falan değildi o, sadece bir zamanlar bağımlı olduğum ve Adına ask dediğim birisiydi" deyip önüme baktım.
Ezgi kapının önünde dikilmiş esniyordu. "Uyuyalım artık" deyip başını masum bir çocuk gibi yana attı.
Ömer'e ayrı oda hazırladım. Ezgi'yle de yanyana uyuduk.

1 Saat sonra...

Ezgi kendisini çoktan uykunun kollarına bırakmıştı. Bende onu rahatsız etmek istemiyordum ama uykum gelmediğinden bir sağa bir sola dönüyordum.

Su içmek için mutfağa gittim. Elimi tezgahın üstüne koymuş dalmıştım. Işığı kapatım arkamı dönünce Ömer'le çarpıştım. Korkutan çığlık atınca Ömer elleriyle kollarımı tutup defalarca özür diledi.
Çocukluğumdan bu yana ilkkez bu kadar çok korkmuştum geceden. Nefesim hızlanmıştı. Mutfağın ortasında karanlıkta Ömer'le dip dibeydik. Nefesini hissediyordum. Eliyle saçlarımı arkama atıp yüzünü biraz daha yaklaştırdı bana. Ve kulağıma "Kalbindeki yaralara şifa olmaya, yüreğindeki acıları durdurmaya geldim." Kalbim hiç bu kadar hızlı atmiyordu. İlkkez bir erkekle bu kadar yakındım. "Sen istesen de istemesen de senin dünyana geldim. Beni senden mahrum etme Duru" Deyip dudaklarımı öptü. Bu sefer karşılık olarak itmemiştim. Elini yavaşça yüzünden çekerek bir bardak su doldurdu bana. Teşekkür edip yatağıma geçtim.
Kendi kendime gülüyor dudaklarını kalbimde hissediyordum.
En sonunda gözlerimi uykuya bıraktım. Biranda gözlerimi açtım Ömer karşımda gülümseyerek beni izliyordu.
"Ne yapıyorsun çabuk çık odadan" dememe rağmen beni dinlemiyor üzerindeki battaniyeyi kaldırıp yataktan çıkardı beni. Elimi sıkıca tutup balkona götürdü beni. Arkamdan belime dolanıp boynumu kokluyordu. O kadar sıkı sarıldı ki sanki yıllardır hayatındaymış gibiydi. Arkasından çıkıp yüzümü yüzüne döndüm. Başımı göğsüne koyup yan taraftaki balkona baktım.
Balkonada küçük bir bebek dikkatimi çekince Ömer'in kollarından sıyrılıp biraz eğilip bebeğe bakınca rakamı Döndüğümde Ömer'in arkamda olmadığını gördüm balkonun bir köşesine sıkışmış derin derin nefes alırken bebeğin Ve Ömer'in aşağıda olduğunu gördüm. Koşarak merdivenlerden aşağı indiğimde bir basamağı atladığım için düştüm.
Arkamdan "Duru Duru, kendine gel" Sesleri uzaklaşıyordu. Gözlerimi açtığımda herşeyin rüya olduğunu hissettim. Ama yine de uyku sersemi de olsam rüyanın fazlasıyla etkisindeydim.

Saat 9u geçiyordu Ezgi'yi uyandırdım. Ömer'in kapısına gelip bir kaç kez tıklayıp çıkmasını bekledim ama ses gelmeyince kapıyı yüzümü ellerimle gizleyip açtım. Elimi yavaş yavaş yüzümden çekince odanın bomboş olduğunu gördüm. Evet Ömer yine sessizliğe adım atmış gitmişti.

Sizi fazla merakta bırakmamak için erkenden yazdım :)
Yeni bölüm erkenden gelecek. Yorumlarıızı desteklerinizi lütfen eksik etmeyin :)

Huzur yakanızı hiç bırakmasın.

İnstagram
Songulunnotlari
Songulunsall
Askinmavitonu


AŞKIN MAVİ TONU (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin