Depresyon Nöbetleri

91.4K 3K 552
                                    

Şimdi neyin başlangıcıydı bu, neyin başarısı için başladım ? Neyin yenilgisi bu?
Şimdi kime dökmeliyim içimde gözyaşlardan birikmiş nehri?
Yeni yeni çıkıyorum kabuğumdan. Göz bebeklerimi kana bulayan bu kötü kader bana kimin hediyesi? Kimin ahı vardı minik kalbimde?
Şimdi bir isyanın eşiğinde oturmuş kahve içiyor mavi umutlarım.
Ha atladı ha atlatacak gözyaşlarım gökyüzünden yeryüzüne.
İnsanlar ne ara bu kadar kötü oldu? Ne ara insanlık görünmeyecek kadar ilerledi?
Peki o Aşk, O dostluk kavramları nerede.
Beynimde çakan şimşekler kıyamet gibi saplanmıştı artık dünyama.
Bir adım atıp bin adım battım. Sevdikçe çürüdü gülüşlerim.
Ve ben, şimdilerde çok yorgunum. Bir kaç sevdiğim melodi, bir parça dua ve mavi kelebekler dolduruyorum kalbimdeki kavanoza.

Ve ben gökyüzüne bırakıyorum artık içimdeki kelebekleri.
Biraz kırık biraz güçlüyüm. Parçalandığım yerden topluyorum ilham perilerimi.

Yavaş yavaş gözlerimi araladım, sanki yıllardır karanlığa hapsedilmiş gibiydim. Gözlerimi tam açamadım önce. Kolumda ki serum hastanede olduğumu gösterdi bana. Evet bu sefer rüya olmayacak kadar gerçekti herşey.
Çok fazla halsizdim. Yerimden doğrulmak istesemde başarılı olamadım. Sağ tarafımda gri koltuğa kıvranmış yorgunluğu her halinden belli olan annem vardı. Gözleri derinlere dalmış ve hiç olmadığı kadar dağınıktı saçları. Başını kaldırıp bana bakınca ağlamaktan şişmiş gözleri bir parçada olsa umutla doldu. Hemen yerinden doğrulup yanıma geldi.
"Kızım kızım iyi misin, hemşire hanım kızım uyandı" ellerimi tutup saçlarımı okşuyor telaşla yanaklarıma dokunuyordu. Hızlı adımlarla odadan çıktı.
Ah anneciğim sen hep kal Yanımda hiç gitme. Ölümsüz ol. Daha bir çok anlamıştım annemin kıymetini. Keşke kolları arasından hiç uçmasaydım, kanatlarımı kırıp bak yine sana geldim.
İçeri sapsarı saçlarını dağınık şekilde toplamış iri yüzlü olmasına rağmen zayıf bir hemşireyle geldi. Elindeki notlara bakıp birşeyler yazıyor anneme soru sorup durumumu öğrenmeye çalışıyordu. Aslında iyiyim ya da bilmiyorum. Ne zaman nasıl geldim buraya. Neden geldim. Diye düşünürken babam geldi aklıma. Tam da Kalbimin orta yerine azrail bıçak sapladı. Ölmedim ama yaşamıyordumda.

Çığlıklar atıyordu içimdeki kız çocuğu. Annem gözlerimin içine bakıyordu başına yana atmış yorgundu fazlasıyla.
Gözlerimi kapattım. Yanaklarımdan yastığıma dökülen yaşlar annemin daha iç çekerek ağlamasına sebep oldu. Onu daha fazla üzdüğüm için içim acıyordu. Durduramıyordum gözlerimden akan şeffaf kan damlalarını.

Gözlerimi sıkıp gözyaşlarını içime atmak için uğraştım ama olmadı. Annem başıma gelip elimi tuttu. Tek kelime edemiyordum.
"Hanımefendi kızınız bir şok atlatıyor şuan lütfen daha güçlü olun. Pes etmeyin."
"Peki iyi olacak mı" diye sordu titreyen sesiyle "elbette ama bu ne kadar bir zaman alır bunu söylemek imkânsız. Şuan bilinci açık görünüyor ama tamamen kendisine geldikten sonra psikolojik tedavi görmesi gerekecek"

Annem hemşireyle dışarı çıktı. Dudaklarımı ısırdım sesim çıkmasın diye.
Annem içeri gelince dediklerini anlayamıyordum. Yavaş yavaş sesi gitti yine.

3 saat sonra.

Koluma aldığım iğne darbesini hissetmiştim. Onun acısıyla titreyen vücudum hemşire için umut olmuştu sanırım çünkü "hasta uyandı" diye tok bir sesle çıktı odadan.
Annem bir doktor ve giden hemşire geri geldi. Gözlerimi anneme dikmiş bakıyordum. Doktorun konuşmalarını algılayamıyordum. Öylece durmuş "Anne benk kurtar" der gibi bakıyordum gözlerine "

Sanki şimdi daha iyiydim. Konuşmak gelmiyordu yine içimden. Ama vücudumu oynatabiliyordum.
"Hastamız bugün daha iyi akşama doğru çıkarabiliriz" sesi gülümsüyordu resmen. İyileştirdiği hastanın mutluluğu vardı üzerinde. Annem elimi tutmuş doktoru dinliyordu.
Gerekli uyarı ve bilgileri verdikten sonra annem diz çöktü başımı yana atıp ona gülümsedim. Yeni doğmuşum gibi mutlu oldu annem. Canımı yakmamak için yavaş yavaş öptü elimi yüzümü.
"İyi misin kızım" dediğinde gözlerimi kapatıp açtım. "Canım benim" değil öptü tekrar elimi.

Sonunda kolumdam serum çıkarılıp ayağa kalkmam için destek oldular. Minik minik adımlardan sonra kendimdeydim azda olsa. Yeni doğmuş bebek gibi annem sıkı sıkı tutmuştu elimi. Onun acısı şuan iki kattı. Sevdiği ömrünü verdiği adamın yokluğu yetmezmiş gibi bir de ben vardım başında. Odaya geldiğimizde daha iyiyim.
Tekrar yatağa yatmak istemiyordum. Dudaklarımı güçlükle yaralayıp "Gidelim" dedim. "Tamam kızım gidelim tabi" Annem gerekli eşyaları yardımcısına toplatmaya başladı. O da sıkılmıştı buradan belliki. Birlikte arabaya doğru gittik. Cam kenarına geçip yol boyunca konuşamadım hiç. Annem ne zaman soru sorsa cevap alamadan önüne dönüyordu.

Eve geldiğimizde odama geçtim. Üzerimi değiştirip kısacık bir duş aldım. Saçlarımı annem kurutup küçüklüğümü anlatmaya başladı. Küçükken de içime kapanıktım. Son zamanlarda yaşadıklarım daha da fazla geriye atmıştı beni. Annem odadan çıkınca telefonumu aldım. Çınar , Ömer defalarca aramıştı.
Aslında Çınar'ı aramam gerekiyordu. Konuşmak istemediğimden olan biteni anlatan bir mesaj attım.
Hemen arasa da meşgule aldım. Telefonu sessize alıp yatağıma uzandım. Kapıya arkamı dönerek uzaklara daldım. Kapı açılma sesini duydum. Sanırım annem beni yoklamaya gelmişti.

Gözlerimi duvara dikmiş annemin gitmesini bekliyordum. Evet kapı tekrar kapanınca gittiğini anladım. Bir iki saniye sonra yanıma eğilmiş bir ses "Duru" dedi. Evet bu Burak'tı. Eski arkadaştık sonuçta. Babam için destek olmaya gelmişti sanırım.
"Biliyorum artık yokum sende çok kırdım seni. Duygularını ek başından beri biliyorum aslında" derin bir nefes aldı. Söyleyeceği kelimeleri önceden düşünmüştü sanırım.
"Ama seni üzmek istemedim.. Sonuç olarak arkadaştık ve seni kaybetmek istemedim."
Hiç inandırıcı değildi bi söyledikleri. Ben neyin derdindeydim o neler diyordu.
"Belki inanmıyorsun, ben olsam ben de inanmazdım bana. "
Gülümsedi ve devam etti. "Ama ben de yerin bir başka senin. O masum yanını özledim. Hanı hatırlıyor musun bir keresinde elimi kestim diye bayılmıştın evde aslında seni kan tutmaz biliyorum ama verdiğin değerin en güzel göstergesiydi bu. "
Gözlerimden yaşlar boşalınca içimi çektim. Elini omzuma atıp devam etti. "Ben hala eski arkadaşın olarak yanındayım ve seni kaybetmemek için ne geliyorsa elimden yapacağım. Lütfen bir derdin olursa ara beni. "
Hiç bir şekilde arkamı dönmedim. Sessizce gitmesini bekledim. Kapı kapandıktan sonra ıslanmış yastığını ters çevirip yumdum gözlerimi.
İnsan ağlayarak uyumaya başlayınca büyüyordu. Peki büyümek böyle birşey miydi?

Kalpleri altın olan Mavi boncuklarımm çok özledim sizi yarını bekleyemedim. Şimdi söz verdim ama içimden bir ses aksilik olacak deyince hemen bölüm yazayım dedim :)
Sizi çok seviyorum varlığınız mutluluk sebebi kesinlikle. Benim en güzel ailemsiniz. Dualarınızı Desteklerinizi hep hissettim. Bölümü yazarken. Yer yer gözlerim doldu. İçimde yangınlar var aslında.
Kocaman sarılıyorum size. Mavi kardeşlerim benim sizi seviyorum. Lütfen Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bu arada İnstagram için lütfen Desteklerinizi eksik etmeyin. Hesabı el birliğiyle büyütelim.
askinmavitonu

ve destek amaçlı açılmış olan 1mavidensozler
hesabını takip ederseniz çok sevinirim.

Belki bir gün mavi kelebekler konar omuzuma. Ben de gülümserim mutluluğa.

Mavi..



AŞKIN MAVİ TONU (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin