28. Bölüm

30K 1.6K 385
                                    

Derin'in ağzından...

Kuzey ile öpücük faciamız ikimizin de istediği gibi noktalanmadı. Fırsatçı Kuzey tam beni öpmek için yaklaşırken aklım birden başıma geldi ve dudaklarıma az bir mesafe kala yüzümü sağa çevirip yanağımı öpmesini sağladım. tabiki beni oyunlarıyla kandıran adama ilk öpücüğümü veremezdim salak mıyım ben. Sonra bana
Gelecekte ki kocam demez mi sen kendini niye ona buna öptürdün diye. Der tabiki. Ben olsam bende derim o ne öyle önüne gelen kızı öpüyor. O yüzden hiç bu olaylara gerek yok hem her sevgili öpüşecek diye bir kaide mi var ya bizde öpüşmeyenlerden oluruz ne var yani.

Kuzey onu dudağından öpmediğim için öyle bozuldu öyle bozuldu ki oyunu yarım bırakıp eve dönmeye karar verdik. Erkeğe trip atmak hiç yakışmaz demi. Ama bu adam çok tatlı oluyor. Adamı sevmiyorum hatta en azılı düşmanım ama yinede yakışıklı olmadığını söyleyemem. Her yerinden karizma fışkırıyor. O hiç sevmediğim her firsatta laf soktuğum boyu bile ona ayrı bir hava katıyor. Bunları inkar etsem Allah çarpar valla. Ayrıca şimdi dikkatimi çekti. Bu adam üniversitedeyken o kadar kız tavlamış çapkınlık yapmış ama biz tanışalı aylar olmasına rağmen ağzından bir tek kız ismi bile duymadım. Bir insan bu kadar akıllanabilir mi? Ya da işi gizli yürütüyor.

Eve gitmeden önce Defne'nin evinden çocukları almamız gerekiyordu. Çocukları öyle çok özlemiştim ki sürekli Kuzey'e arabayı biraz daha hızlı sürmesini söylüyordum. Bu çocuklar bende bağımlılık yapmıştı. Kuzey'in bu duruma ne kadar bozulduğunu bilsem de umrumda değildi. Dünya tatlısı iki tane yeğenim varken onunla vaktimi öldürmek istemiyordum.

Defne'nin evine geldiğimiz de hala Kuzey benimle konuşmuyordu. İlk adımı benim atacağımı zannediyorsa yanılıyordu. Zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladık. Kapının açılmasıyla birlikte Eymen'in teyze diye bağırıp üzerime atlaması bir oldu. Bende eğilip küçük tosunumu kucağıma aldım. Gerçekten de küçük bir tosun gibiydi kaldırmakta çok zorlanmıştım.

Salona geçtiğimizde kucağımda Ece ve bacağıma yapışık Eymen ile koltuğa oturmam biraz zor oldu. Eymen'in koltuğa çıkıp diğer dizime oturması uzun sürmedi. Anlaşılan tek özleyen ben değildim. Tekli koltuğa oturan Kuzey'in kimsenin umrunda bile değilim deyip kollarını göğsünde birleştirmesi bana Eymen'i hatırlattı. Oda televizyon yasağı koyduğum zaman böyle küsüyordu. Tatlılıkları yarışabilirdi.

Aslında çocukları alıp hemen eve gitmemiz lazımdı ama ben o oyun dedikleri savaşta öyle çok yorulmuşum ki koltuğa yıkıldım ve bir daha kalkmayı hiç mi hiç istemiyorum. Hem eve gidip yemek hazırlamaya üşeniyorum. Burada yemek daha iyi bir fikir gibi geliyordu bana. Ayrıca Defne 'nin yemeklerinide özledim ben.

Çocukları iyice kendime yaslayıp koltukta geriye doğru yaslandım. Emre kuzey' e bugün patronlarının aradığını ve işle alakalı bir problem olduğunu anlatıyordu. Bende onların sıkıcı konuşmasını dinlemek istemediğim için Defne'ye çevirdim başımı. Benden biraz uzağa oturmuştu. Zaten koltukları yayla gibiydi. İstesemde yakın oturamazdim.

Defne kaşlarını aşağı yukarı kaldırmaya başlayınca anlamsızca bakmaya başladım garip arkadaşıma. Baktım hala kaşları yerinde durmuyor başımı ne diyorsun dercesine sağa sola salladım. Bu kez başı da hareket etmeye başladı. Hem başını hareket ettiriyor hem de kaşlarını kaldırıp indiriyordu.

"Ne yapıyorsun kızım sen manyak mısın " diye biraz sesimi yükselterek sorduğum soru sayesinde beylerin anlamaz bakışları bize çevrildi. Pordon beyler mi dedim. Bey diyecektim öbürü insan bile değil.

" geri zekalı içeri geç seninle birşey konuşmam gerekiyor diyorum. Anlamıyor musun! "diye benimle aynı ses tonunda bağıran Defne'nin saçını başını yolasım geldi.

" Adam gibi anlattın da ben mi anlamadım be. Kalk o zaman konuşalım " deyip kucağımdaki Ece'yi çakma sevgilime verip Defne'nin yatak odasına doğru ilerledim. Biri insan diğeri hayvan olan iki varlık arkamızdan bize deliymişiz gibi baktı Tabi arkamdan gelen Defne'nin bu kız cidden mal dediğini duymadım sanmasın kimse bunun hesabı sorulacak elbette.

Defne'nin yatak odasına girdiğimiz de odanın ortasına doğru ilerleyip uygun bir yerde durup kollarımı göğsümde birleştirdim.

"seni dinliyorum canım arkadaşım " dedim iğneleyici bir tonda. Defne'nin yüzü hemen yumuşayıp anlayışlı bir yüz ifadesi ile bana bakmaya başladı. Anlaşılan konuşacağı şey de ikna edici olmak istiyordu.

" Defne benim bugün aklıma birşey geldi. " dedi sesine biraz hüzün katarak.

" Ne geldi" deyip saçma olmamasını umut ettigim cümleyi bekledim sabırla.

"Bu işin sonu ne olacak. " deyip o anda en mantıklı ve en içinden çıkılması zor soruyu sordu. Vereceğim bir cevabım yoktu. Sonunu bilmiyordum. Kuzey'i kendime bağlayıp sonra da dım dızlak ortada bırakacaktım ve oda kaybetmenin ne demek olduğunu anlayacaktı.

Defne ne diyeceğimi anlamış gibi. " Sen intikamını alınca çocuklara ne olacak Derin yani Kuzey'in yanında kalamazsın ama çocukları da bırakıp gidemezsin biliyorsun. Sana anneleri gibi bağlandılar." dedi.

"onlarsız ben yaşayamam ki. "dedim asık suratımı daha da asarak.

" bu oyunda çocukların zarar görmesini istemiyorsun biliyorum. " dedi beni en can alıcı noktamdan vurarak.

"peki ne yapmalıyım."

Bu sorunun cevabını gerçekten çok merak ediyordum. Birinin bana akıl vermesine o kadar çok ihtiyacım vardı ki.

" bu şeye artık bir son ver. Sence de bu kadar yetmez mi? Bence intikamını aldın. Kuzey sana oyun oynadı sende ona "

" Aynı şey mi! " Diyerek çıkmıştım sertçe. Defne'nin söylediklerini kabul etmek istemiyordum. Çünkü haklıydı. Ama Kuzey'e ne yaparsam yapayım sanki içimde ki öfke dinmeyecekti. Onun bana yaptığı pislikle benimki bir hiçti.

" Aynı şey değil biliyorum. Ama bence asıl intikam bundan sonra başlıyor. Kuzey'in en büyük korkusu seni kaybetmek değil mi? Ona seni tamamen kaybettiğini göster. " diyerek farklı bir bakış açısı getirdi olaya.

" Ama istediğim gibi köpekler gibi sürünmesini sağlayabilir miyim. Bu bence okadar etkili olmaz " dedim kendimi küçümseyerek çünkü Kuzey için o kadar önemli olduğunu zannetmiyordum.

" kızım sen deli misin ya bu kadar oyun düzen sırf seni kazanmak içindi. İnan bana intikamını alacağın bundan daha iyi bir yol yok. " dedi beni söylediklerine inandırmaya çalışarak." Onu tamamen terk edemezsin sizin bir yanınız hep bağlı kalacak. Onlar için bunu yapmalısın " diyerek de sonunda beni inandırdı.

" Ama daha doğru düzgün kendime baglayamadım ki. Planlarımda hiç böyle birşey yoktu. " deyip isyan etmeden de durmadım. Sıkıntılı bir of çekip" peki ilk ne yapmalıyım hemen öylece söyleyecek miyim " dedim Defne'nin aydınlanan yüzüne doğru. Anlaşılan bu oyunu bitireceğime düşündüğümden fazla sevinmişti.

" En kısa zamanda çık karşısına anlat her şeyi. Ondan sonra asıl intikamın evreleri başlasın. "

" peki öyle yapacağım. Ama ben hazır olduğumda anlatacağım tamam mı sakın bana baskı uygulama bu konuda " diyerek bir facianın önüne geçtim. Kesin Defne her dakika arayip anlattın mi diye soracaktı bana.

" ay hiç yapar mıyım öyle şey ya " dedi yapacağından emin olduğum bir bakış atarak.

Konuşmamız bittiğinde salona geçtik. Kuzey ve Emre'nin bizim bağıra bağıra açık ettiğimiz gizli konuşmamızı merak ettikleri açıktı ama birşey sormadılar. Bilmelerini isteseydik burada konuşurduk demi ama. Ben yine çocukların yanında yerimi alırken Defne yemek yapmak için mutfağa doğru yol aldı. Bir süre sonra kucağımda Ece ile ben yanına gidip azıcık ucundan yardım ettim. İş yaparken bile aklımda yapacağım itiraf vardı. Canımı sıkıyordu nedensizce. Aslında Kuzey'in yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum ama bir yandan da bu oyunu bitirmek istemiyorum. Çünkü biliyorum yapacağım itirafdan sonra o evde bir daha güzel bir gün göremeyeceğiz. Bu zamana kadar büyük bir uğraşla kurduğumuz ailemiz 5 dakikada yerle bir olacak.

Ama böyle olmak zorunda. Ne olursa olsun çocuklar için bile olsa Kuzey'in yanına bunu bırakmayacağım. Hatta bu gece herşey çözülecek artık. Sır falan kalmayacakti.

Teyze Oldum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin