23. BÖLÜM: ALİ

En başından başla
                                    

Siyah bir tayt giymişti, ayağında zincirli çizmeleri vardı, üstüne boğazlı, siyah yün bir kazak giymişti. Bir ayağı, diğer bacağının diz kapağının üstündeydi ve önünde dumanı tüten bir karton bardağın içinde kahve vardı. Kızıl saçlarını yandan bol bir şekilde örmüş, koyu bir göz makyajı yapmıştı. Sandalyenin başlığına astığı siyah deri çantasının üstünde siyah deri ceketi vardı. Kafeteryadaki herkes pürdikkat Billur'a bakarken, bu Billur'un umurunda değil gibiydi.

Beni görünce yavaşça elini kaldırdı ve genişçe sırıtarak, "Bebek!" diye bağırdı, bağırmasıyla birlikte tüm gözler ondan sıyrılıp, kafeteryanın kapısına, yani bana çevrildi.

Şaşkınlığımı yüzümün derisinden sıyırmaya çalışarak, "Billur," diye fısıldadım, dudaklarım sadece onun duyabileceği bir şeffaflıkla hareketlenmişti. Billur ayağa kalkmadan hızlıca onun yanına yürüdüm ve karşısındaki sandalyeyi fayansta sürüyerek çektikten sonra oturup, "Burada ne arıyorsun?" diye sordum, sesim sakindi ama gözlerimi iri iri açmıştım.

"İş aramaya çıktım." Omuz silkti. "Annenden okulunun adresini öğrendim, sana uğrayayım dedim."

"Burası bir okul," dedim masaya biraz daha yaklaşarak. Etrafı kısaca kolaçan ettim, birçok meraklı bakış hâlâ üzerimizde dolaşıyordu.

"Ben de pavyon demedim?"

"Kafana göre buraya girip çıkamazsın Billur. Öğrenci kartın bile yok." Gerçi Karan'ın da yoktu ama o statüsü gereği midir bilinmez, istediği gibi girip çıkıyordu.

"Gevşe bebek. Kart falan soran olmadı. Okutacağım bir yerde göremedim açıkçası," dedi sırıtarak. "Ayrıca dondurmayı buldum, sen harikasın. Aslında dondurma için teşekküre gelmiştim." Kaşlarını çatarak karşı masada ona dik dik bakan kıza, "Önüne dön," dedi dişlerinin arasından. Gözlerini bana çevirdiğinde, yine aynı masum tavrı takınmıştı. "Birkaç yerle görüştüm, arayacaklarını söylediler ama aramayacaklarını biliyorum. Biri beni arayacağını söyledikten sonra telefon numaramı bile almadı, inanabiliyor musun?" Kıkırdadı. "Ben de bozuntuya vermeden çıktım ama en azından burada sapık patronlar yok gibi."

"Mutlaka biri dönüş yapacaktır, umutsuzluğa kapılma," dedim bir anda. Kantinde değişmeli olarak çalışan Yaman Abi'ye dönerek, "Yaman Abi sadece peynirli bir tost alabilir miyim? Mümkünse kepek ekmeğine olsun," diye seslendim. Yaman Abi başparmağıyla onay işareti verdikten sonra bakışlarımı Billur'a çevirdim.

Ağzında sakız vardı, kahvesinden büyük bir yudum aldı ve ona düz düz baktığımı görünce, "Ne?" dedi omuz silkerek. "Sakızlı kahve gayet güzel oluyor."

"İlginç zevklerin var."

"Kepek ekmeğine sadece peynirle tost yaptıran bir tahta bacaklı mı söylüyor bunu?" Durdum ve ona alnında iki anteni olan eski bir uydu alıcısıymış gibi baktım.

"Normal ekmek tatlı geliyor," dedim yüzümü buruşturarak. "Ayrıca şu an aç karnındayım ve karışık bir tost yersem midem allak bullak olur."

Billur kaşlarını kaldırdı. "Ah," dedi dudaklarını büküp, tuhaf bir bakış atarak. "Sağlıklı kız."

Cidden, sağlıklı diye benden mi bahsediyordu? Ben sabahın köründe aç karnına kutu kutu kahve içen kızdım, sağlık benim adımın yanından bile geçemezdi.

"Gitsen iyi olacak."

"Akşam olanları anlatmadan şuradan şuraya gitmem bebek," dedi kafasını iki yana sallayarak. "O moruk sana herhangi bir cinsel aktivite girişiminde bulunmadı değil mi? Bulunduysa alırım façasını aşağıya."

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin