11. Bölüm •Seçim

En başından başla
                                    

Hayal kırıklığımı gizlemeye çalışarak elimi yumurtadan çektim ve beni bekleyen ailemin yanına doğru yürüdüm. Zawe'e ancak ailemin yanına vardığımda baktım. Yüzündeki alaycı sırıtış daha da büyümüştü. Zawe ile dik dik bakışmamızı Kral Lartra boğazını temizleyerek böldü

"Evet, artık Seremoni sona ermiştir. Bu seremonide daha öncekilerinden daha umutlu bir durumda olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Umuyorum ki başka ejderhalar da yumurtalarından çıkar. Hepinize iyi geceler." dedikten sonra Kraliçe ve Zawe ile beraber uçurumun kenarından ayrıldı. 

Yumurtaların başında nöbet tutacak elfler hariç bütün elfler yavaş yavaş dağılmaya başladılar. Annem elini omzuma koyarak 

"Gidelim artık Karel" dedi. 

Başımla annemi onayladıktan sonra hepimiz sessizlik içinde evlerimize doğru yürümeye başladık. Aberac ve Keto kaş göz işaretleriyle anlaşıyorlardı. Sanırım benim gibi onlarda fena halde rezil olacağımı düşünüyorlardı. Eve gelince dertli bir biçimde yatağıma girdim. Yarın başıma gelecek alayları düşünmek gerilmeme neden olsa da bunları düşünmemek için elimden geleni yapıyordum. Annem İma'ya masal anlatırken ben de uyuyakalmıştım. 

Ertesi gün İma'nın beni dürtüklemesiyle uyandım. Hava hala zifiri karanlıktı, benim antrenman zamanımdan bile erken bir saatte olmalıydık.

"Karel, benim çişim geldi." dedi. Odaya göz gezdirince annemin odada olmadığını gördüm. Uyku sersemliğiyle bunun nedenini sormak yerine İma'ya

"O zaman seni tuvalete götürelim. Hadi bakalım." dedim ve İma'yı tuvalete götürdüm. 

İma çişini yaptıktan sonra tekrar yatarak hemen uykuya daldı. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu, ben de tekrar uyumak yerine zırhımı giyerek ve kılıcımı takarak hazırlandım. Kahvaltı için bir şeyler atıştırdıktan sonra antrenman sahasına gittim. Diğerleri daha gelmemişti. Yalnız olmama rağmen boş durmak istemediğimden kılıcımı kınından çekerek Kaunos'tan öğrendiğim hareketleri tekrar etmeye başladım.

"Heyecandan uyku tutmadı sanırım?" 

Gelen sesle arkamı döndüm. Kaunos elinde kendi kılıcıyla gülümseyerek bana bakıyordu.

"Hayır, daha gün doğmadan İma'nın doğal bedeni ihtiyaçlarını karşılamak için uyandırıldım." dedim. 

Kaunos daha da fazla gülerek

"Bu çok sık olmaz ama sanırım anlamadım." dedi. Elimde olmadan ben de güldüm ve

"Sadece çişi gelmiş." dedim. 

Kaunos bu kez bir kahkaha atarak

"Eh böyle söylemesi daha zormuş sanırım." dedi. 

Kısa bir süre beraber güldükten sonra Kaunos,

"Bu kadar tembellik yeter. Antrenmana başlayalım." dedi. 

Antrenmana başladıktan kısa bir süre sonra ben her zaman olduğu gibi ter içinde kalmıştım. Kaunos ise her zamanki gibi zarafetinden hiçbir şey kaybetmemişti, aslına bakılırsa tek bir saç teli bile oynamamış gibi duruyordu. Biz antrenmana hiç ara vermeden devam ederken Aberac ve Keto da geldiler. Onları eğiten elfler de geldikten sonra onlarda antrenmana başladılar. 

Aradan yaklaşık bir saat geçmişti ki Kaunos birden durdu. Ona vurmaktan son anda kaçındım. Gerçi kılıçlarımızın kenarlarını büyüyle köreltiyorlardı ama yine de vursam canının acıyacağına emindim.. Kaunos beti benzi atmış bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Endişelenerek

"Ne oldu iyi misin?" dedim. 

Bir elfin bu hale gelebilmesi için nasıl bir şey yaşanması gerektiğini bilmiyordum ama devasa bir şey olduğu kesindi. Burada geçirdiğim günlerden sonra elflerin başlarına yıldırım filan düşmeden böyle bir tepki vermeyeceğinden emindim. Her zaman sakin kalmayı başaran, her zaman kontrolü ellerinde tutan bir ırkın bir kılıç darbesine karşılık veremeyecek hale gelmesine ne neden olmuş olabilirdi?

Camdan YumurtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin