YAZARDAN NOT: Merhabalar Süvarilerim! Yeni bölüme hoş geldiniz. Bir süredir Wattpad'de olmadığımdan yeni bölüm gecikti ancak döner dönmez yeni bölüm geldi! Umarım hala buradasınızdır. Sizleri seviyorum ^-^ Keyifli okumalar. Oy ve yorumlarınızı unutmayınız lütfen '*'
-Sghen-
Karel zihnimden çekildikten sonra artık ağacın zihni olduğunu anladığım zihinden çekilmedim, çekilemedim.
Daha önce bir bitkinin de zihni, duyguları, hisleri olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ancak şimdi neredeyse yok olmasına neden olduğum bu ağacı, zarar verdiğimiz onlarca ağaçtan yalnızca bir tanesi olan bu ağacı, öylesine derinden hissediyordum ki, verdiğimiz acıyı ben de öylesine derinden hissediyordum ki nefes almak bile oldukça zordu.
Gözyaşlarım gözlerimden dökülürken yapabileceğim hiçbir şey olmadan orada öylece oturdum. Yaptığımız kavganın sınırı ne kadar aştığını şimdi anlıyordum, ne kadar önemsiz bir konuda birbirimize düşüp masum olan bu canlıların hayatlarını almaya ne kadar yaklaştığımızı, yaptığımız yıkımın ne kadar büyük olduğunu şimdi anlıyordum.
Bütün bunların en büyük sorumlusu bendim, içlerinde en büyük olan bendim. Kallice'den bir yaş büyüktüm, ondan iki hafta önce süvari olmuştum. Ona iyi bir örnek, olgun bir arkadaş gibi yaklaşmam gerekirken bu kavgaya taraf olmuştum. İkimiz de sadece inatlarımız yüzünden önemsiz bir meseleyi bu denli büyütmüştük. Ejderhalarımız bizim davranışlarımızdan sonra birbirine ters düşmüş ve işler bugün yaşananlara kadar ulaşmıştı. Kavgayı önleyebileceğimiz, olayları unutabileceğimiz o kadar çok fırsatımız vardı ki biz bu işi sürdürerek yapılabilecek en büyük yanlışı yapmıştık.
Ne kadar süre o halde kalıp ağladığımın farkında değildim ama sonunda ağlamak yerine harekete geçmeye karar verip etrafıma baktığımda İklir, Ohen, Karel ve Zawe'in gittiklerini fark ettim.
Artık geriye yalnızca biz ve acımız kalmıştık.
Ağaçla olan bağlantımızdan sonra ejderhalarımız da ağaçlara bağlanmıştı. Bu, onların tek başına ve basit bir şeymiş gibi yapabildiği bir şeydi oysa Kallice ve ben eğer ağaçlarla olan bağlantımızı kesersek büyük ihtimalle tekrar bağlanamazdık.
Urhun'un yanına gidip
"İyi misin?" diye sordum.
Urhun ve Furel bizden daha çok etkilenmişlerdi. Onlar doğayla bağlı canlılardı ve kendilerini kaybetmelerinin böylesine bir yıkıma neden olduğunu görmek onlar da tarifi imkansız bir yara açmış gibiydi.
Urhun'un bana yanıt vermesi uzun sürse de sonunda
"Kendimden tiksinmem ve ölecek kadar utanmamı saymazsak, evet. Fiziksel olarak iyileşmeyecek yaram yok. İklir, her ne kadar canımı yaksa da bana zarar vermedi." dedi ve devam etti.
"Furel'in açtığı yaralarsa birkaç güne kapanır."
Urhun'un iyi olduğuna emin olduktan sonra en çok zarar verdiğimiz ağacın yanına gittim ve Karel'ın yangını söndürdükten sonra yaptığı gibi (şimdi anlıyordum ki ağacın çektiği acıya dayanamayarak dizlerinin üzerine çökmüştü) ağacın dibinde dizlerimin üzerine çöktüm ve sağ elimi ağaca yerleştirdim.
Ağacın düşünebilen bir zihni olmasa da hislerinin bu denli gelişmiş olması beni şaşırtmıştı, dokunuşumu hissetmişti. Biraz öfkeli, çokça kırgın ama hala affediciydi.
Gözyaşlarım bir kez daha hızla yanaklarımdan düşerken
"Özür dilerim." diye fısıldadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Yumurta
Fantasy10/04/2015 #1 Fantastik Çok eski zamanlarda, başka bir dünyada ejderhalar, insanlar, elfler ve daha bir sürü esrarengiz canlıyla bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Karel, çocukluğunda karşılaştığı o oğlandan sonra ejderhalara merak sarmıştı. Ama t...