18. Bölüm •Birmah

11.2K 1.2K 158
                                        

YAZARDAN NOT: Çok sevgili canımlar hikayemiz bin okunmayı gerisinde bıraktı :) Hepinizi çok seviyorum. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen, seviliyorsunuz :-*

-Keto-
'Beni aşağıya düşürmeyeceğine söz verir misin?' diye sordum Birmah'ya.

Birmah henüz dört günlükken ona önerdiğim ilk ismi kabul etmişti. Kendi ejderhama önerdiğim ismin ilk seferde kabul edilmesine hem Karel hem de Zawe oldukça fazla şaşırmıştı.

'Hayır söz veremem Keto. Ama var gücümle seni düşürmemeye çalışacağım elbette. Hem zaten seni taşıyamazsam İklir ve Ohen yardım eder. Yani ölmezsin korkma.' dedi.

Bizi bir şekilde kurtarırlardı kurtarmasına ama çok fena rezil olurduk. Arkamızda Gella'da yaşayan bütün elfler, kral ve kraliçede dahil, bizim ilk uçuşumuzu izlemek için toplanmışlardı.

'Eee bu işi bugün yapacak mısınız?' dedi İklir.

Hemen yanımızda, sırtında Karel ile beraber duruyordu. Sağ tarafımda İklir ve sol tarafımda Ohen varken, onların cüsseleri yüzünden kendimi olduğumdan daha da küçük hissettim.

İklir ve Ohen sonu gelmez bir şekilde büyüyorlardı. Gerçi Birmah onlara göre daha hızlı büyüyordu çünkü ejderhalar büyüdükçe büyüme hızları azalıyordu.

'Siz ona aldırmayın. Bizim ilk uçuşumuzda ikimiz de heyecandan ölmek üzereydik eminim başaracaksınız.' dedi Karel.

Kardeşime içten ve teşekkür dolu bir bakış gönderdim. Son zamanlarda biraz hızlı büyümüştü. Bir kız olmasına rağmen Gella'ya gelmemizi büyük ölçüde o sağlamıştı, tarihteki ilk kadın süvari olmayı başarmıştı ve Zawe gibi birisini bile yola getirmeyi başarmıştı. Zawe, son zamanlarda hepimize karşı daha ılımlı davranıyordu.

Gerçi en başından beri bana karşı saygılı bir ifade ile davranıyordu ama son zamanlarda işin içine samimiyette girmişti.

Zawe'in Karel'a davranışı ise tamamen değişmişti. Önceden ondan nefret ederken şimdi onu korur olmuştu. Elbette Karel bunun farkında değildi. Çünkü her zaman korunmaya ihtiyacı olmadığını düşünürdü. Bu büyük ölçüde doğru olsa da ben ve Aberac onu sürekli gözetim altında tutardık.

Şimdi ise onu gözetip kollayan iki kişi daha vardı. Zawe ve Kaunos. Her ikisinin de kardeşime karşı bir şeyler hissettiğini tahmin ediyordum. Ama elbette bu tahminlerimi Karel'a söylemeyecektim.

'Eh' dedi Birmah düşüncelerimi bölerek.

'Madem bu bekleme işinin sonu yok. Yapalım gitsin o zaman!' dedi ve ileriye doğru atıldı.

Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan kanatlarını güçlü bir biçimde çırpmaya başladı. Birmah'ın harcadığı çabadan sonra yavaş yavaş yükselmeye başlamıştık.

Arkamızdan elflerden gelen mutluluk seslerini duyabiliyordum. Rüzgar saçlarımı karıştırıyor, gözlerimi yaşartıyordu. Mutlulukla kollarımı iki yana açtım.

İklir çok yakınımızdan uçuyor, bir aşağımızda bir yukarımızda bir yanımızda dolanıyordu. Sırtında oturan Karel ise kahkahalar atarak bana bakıyordu. Zawe, yüzünde içten bir gülümseme ile bizi izliyor, Ohen ise yakın sayılan bir mesafeden yanımızda uçuyordu.

Onlarla birlikte uçarken kendimi çok huzurlu, mutlu ve ait hissediyordum. Sonunda farkında bile olmadığım eksik parçam tamamlanmıştı.

Bana oldukça kısa, Birmah'a ise oldukça uzun gelen bir sürenin ardından eğitim göreceğimiz yere vardık. Burası derin bir kanyondan çıkıntılık yapmış devasa bir kaya parçasıydı. Öyle ki yürüyerek baştan başa geçilmeye çalışılsa en az yirmi saat yürünmesi gerekirdi.

Camdan YumurtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin