YAZARDAN NOT: Merhabalar canımlar! Yeni bölümümüze hoş geldiniz! Şimdi bölüm bir hayli geç geldiği için üzgünüm ancak yapabileceğim pek de bir şey yoktu. Unutulmuş Türkiye'nin ikinci kitabını tamamlamak sandığımdan çok daha uzun sürdü ve hemen bitimine de benim sınavlarım denk geldi.
İşler bu kadar aksadığı için ben de Camdan Yumurta'ya yakışan güzel bir final yapayım dedim. Özel bölüm olmayacak ancak güzel bir final bir sonraki bölümde bizi bekliyor ^-^
Ve 30. Bölüm bir- iki güne gelecek. Yani uzun bir bekleyiş olmayacak merak etmeyin ^-^
Sizlere keyifli okumalar diliyorum. Ayrıca ikinci ve üçüncü kitabın taslaklarını tamamladığımdan önce hangisini yayımlasam derdindeyim ama sanırım üçüncü ve ikinci kitabın yerini değiştireceğim. Neyse fazla gevezelik ettim.
Sizlere bir kez daha keyifli okumalar diliyor ve oy ile yorumlarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum. *uzun zaman sonra geri dönüş yapan yazar emojisi*
Savaştan, savaşlardan sonra eğitmenlerimizle görüşecek zamanı elde edebilmemiz yaklaşık olarak bir aylık bir süreyi bulmuştu.
Lartra'nın tahtını bırakmasının ertesi günü planladığımız gibi kendi ülkemize dönmüştük. Annem, İciza ve İma'yı da alarak ülkemize döndüğümüzde işlerin hala oldukça kötü görünmesine rağmen en azından insanların hiç olmadıkları kadar mutlu olduklarını fark etmiştik.
Ejderhalarımızın uçuşlarını görür görmez insanlar yaptıkları işleri bırakıp bize selam vermeye, zafer çığlıkları atmaya, tezahürat yapmaya başlamışlardı.
Onlara kısaca el salladıktan sonra sarayın bahçesine inmiş ve evimize gitmiştik. Bıraktığımızdan çok daha iyi durumda olan babam tam bir asker olduğunu kanıtlayarak bir günde bile gözle görülür biçimde iyileşmişti. Etsas'ın sürekli büyü ve zihin baskısından kurtulduktan sonra hızla eski haline dönüyor gibiydi.
Annem, babam ve İciza'nın kucaklaşması her birimizi bir hayli duygulandırsa da Aberac'ın İma'ya sarılışı da bir o kadar duygusal olmuştu.
Yine de Aberac'ın ülkeyi toplamak için uğraşmaya devam etmesi gerektiğinden İma'yı anneme emanet ederek görevinin başına dönmüştü. Babam da hemen göreve gitmeye hazırlansa da henüz bunun için hazır değildi ve bizim baskılarımızla en azından bir- iki gün daha evde kalmayı kabul etmişti.
Bizse vakit kaybetmeden görev dağılımı yapmış ve hemen işe koyulmuştuk. Keto ve Birmah, insanlara kayıplarını defnetmekte, evlerini ve mallarını onarmakta yardım ederken Zawe, Ohen, İklir ve ben ejderha yumurtaları üzerindeki büyüleri kırmaya uğraşıyorduk.
Bizim olmadığımız iki günde büyülerin ancak yarısından biraz azını kırabilmiş olan elfler bizim gelmemizle kısa bir mola verdikten sonra yine bizim emrimizle sarayda yer alan diğer büyüleri kırmaya başlamışlardı. Kısa bir süre sonra ise kırdıkları büyüler sayesinde öğrendikleri bir gerçeği bizimle paylaşmak için geri dönmüşlerdi: Kral'ın tüm ailesi öldürülmüştü. Cesetleri ise yok edilmişti.
Bu gerçeği saklamanın bir faydası olmadığını fark ederek halk ile paylaşmış ve ardından işleri yoluna koyduktan sonra yeni bir kralın belirleneceğini bildirmiştik.
Herkes kendi derdinde olduğundan ve başlarında şu an geçici olarak biz olduğumuzdan ve Etsas'ı yok eden kahramanlar gözüyle bize baktıklarından halkın buna hiçbir itirazı olmamıştı.
Bir ay kadar sonra bütün işleri yoluna koymuştuk. Halkın yaraları sarılmış, saraydan ve başka her yerden Etsas'ın büyüleri kaldırılmış, hala Etsas'ın peşinden gitmeye çalışan kin dolu adamları ortadan kaldırılmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Yumurta
Fantasy10/04/2015 #1 Fantastik Çok eski zamanlarda, başka bir dünyada ejderhalar, insanlar, elfler ve daha bir sürü esrarengiz canlıyla bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Karel, çocukluğunda karşılaştığı o oğlandan sonra ejderhalara merak sarmıştı. Ama t...