Gece olunca en erken ben uyandım, geçtiğimiz iki günde geceleri uyanık olmak bu saatte kalkmaya alışmıştım bile. Uyandıktan sonra sırayla Keto, Annem, Aberac ve İciza'yı uyandırdım. İma'yı yola çıkmadan hemen önce uyandıracaktık.
Sessizlik içerisinde eşyalarımızı atlara yüklemeye başladık. Bir balyayı dört eşit parçaya bölüp atlara yedirdikten sonra kalan balyalardan üçünü Gece'ye, ikisini Gölge'ye, birer tanesini de Işık ve Güneş'e yüklemiştik. Yanımızda götüreceğimiz yemeklerin de büyük bir çoğunluğunu Gece ve Gölge taşıyacaktı. Çünkü Işık ve Güneş'te ikişer kişi gidecektik. Ben İciza ile beraber, annem ise İma ile beraber yolculuk edecektik. Battaniyeleri ise herkes kendi atında taşıyacaktı.
Yaklaşık yarım saatte bütün işimizi bitirdik ve İma'yı uyandırdık. Şükürler olsun ki İma huysuz bir çocuk değildi ve ağlamamıştı. Annem önce binip daha sonra Aberac'ın uzattığı İma'yı aldı. İma annemin önünde oturuyordu. Böylece uyuya kalırsa attan düşmeyecekti. Ancak İciza biraz daha büyük olduğundan benim arkama oturacaktı. Ata bindikten sonra İciza'nın da çıkmasına yardım ettim.
Işık İciza da binince huzursuzca kıpırdandı, her ne kadar Işık ve sahip olduğumuz herhangi bir at iki yetişkin kişiyi rahatça taşıyabilecek kadar güçlü olsalar da bu fazla yükten hoşlanacakları anlamına gelmiyordu.
Aberac ve Keto da atlarına bindikten sonra yola çıkmaya hazırdık. Kasabaya uğramadan direkt ormanın içinden seyahat etmeye başladık. Ormanın içinde hayvanlar olduğundan ve atlar hızlı gidemediğinden aslında bizim için daha zorluydu ama bütün bunlar, insanlara görülme riskini almaktan daha iyiydi.
Zaten eğer tahminlerimizde yanılmıyorsak, ki askeri eğitim almış üç kişi olarak tahminlerimizde yanılıyor olmamız pek de olası değildi, ormandan çıktığımız noktadan sonra beş köy geçecektik ve sonra Sahhac çölündeydik. Ormanda alacağımız yol pek uzun değildi yani gün doğmadan Sahhac çölüne girmiş olacaktık.
Yaklaşık iki saat boyunca ormanın içerisinde ilerledikten sonra, sonunda ilk köye gelebilmiştik. Gecenin oldukça geç bir saati olduğundan bütün köy uyuyordu. Sonunda ormandan çıktığımız için atları hızlandırarak ilk köyü geçtik. Atlarımız hızlandığı için İciza bana daha sıkı sarılmıştı. Onun uyumadığını böylece anlayarak rahatladım. Diğer üç köyü de aynı hızda ve çabucak geçtikten sonra sonuncu köye gelmiştik.
Tahminlerimizde yanılmamıştık. Bu köyün ardında çöl başlıyordu. Hatta bu köyün toprakları bile ince çöl toprağıydı. Ve sıcaklık geçtiğimiz her köyde daha da azalıyordu, gece olduğundan alınan yol ile beraber havanın soğuyor olması da çöle yaklaştığımıza bir başka işaretti.
Sonunda bu sonuncu köyü de kimseye görünmeden geçtiğimizde herkes gibi ben de rahatlamıştım. En azından yolculuğumuz iyi geçiyordu. En önde giden Keto arkasına dönüp hemen arkasında olan benimle karşılaşınca gülümsedi. Arada Keto ve ben arkamıza bakıyor ve benim hemen arkamda, Aberac'ın ise önünde olan annemin iyi olup olmadığını kontrol ediyorduk. Her ne kadar psikolojik olarak iyi bir durumda olmadığından emin olsam da annem mevcut durumla iyi başa çıkıyor gibiydi.
Köyden çıktıktan sonra çölde az da olsa ev görmüştük ama çölün içlerine doğru ilerlerken bunlarda yavaş yavaş kaybolmuştu. Sonunda gün doğarken baktığımız her yönde alabildiğine çöl vardı, kum tepeleri ve daha çok kumdan başka hiçbir şey yoktu. Tek bir ev, tek bir insan hatta tek bir canlı bile görünmüyordu.
Güneş doğar doğmaz sıcaklık birden artmıştı. Gece buz gibi olan çöl, gündüz birden ısınınca aradaki sıcaklık farkı da bizi sersemletmişti. Üzerimdeki zırhın içerisinde pişiyordum ama zırhı çıkarmak da istemiyordum. Saldırının nereden ne zaman geleceği belli olmazdı. Ve zırh, savaşçılar için bir cankurtarandı. Keto ve Aberac da benimle aynı fikirde olmalıydılar ki onlar da zırhlarını çıkarmamışlardı. Güneş doğduktan iki saat sonra Keto hepimize sesini duyurmak için bağırarak

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Yumurta
Fantasy10/04/2015 #1 Fantastik Çok eski zamanlarda, başka bir dünyada ejderhalar, insanlar, elfler ve daha bir sürü esrarengiz canlıyla bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Karel, çocukluğunda karşılaştığı o oğlandan sonra ejderhalara merak sarmıştı. Ama t...