-Karel-
Derin bir nefes alıp giydiğim çizmenin bağcıklarını iyice sıktım. Heyecandan dolayı buz gibi olmuş ellerimle bu kadar basit bir eylem bile bana oldukça zor gelmişti.
'Hadi ama Karel. Biraz daha heyecanlanırsan bir kez bile uçamadan öleceksin!' dedi İklir zihnime.
'Haklısın ama heyecanlanmamı nasıl durdurabilirim ki?' diye sordum umutsuzlukla.
İklir cevap vermedi çünkü ilgisi o sırada yanımıza gelen Zawe ve özellikle Ohen'e kaymıştı.
Başımla hem Ohen'e hem de Zawe'e selam verdim. İkisi de bana ve İklir'e selam verdikten sonra sessizlik içinde beklemeye başladık. Aslında emin olamasam da galiba Ohen ve İklir zihinlerinden konuşuyorlardı.
Uçurumun hemen kenarındaydık. Dün, İklir'in sırtına binmiştim ve İklir baya zorlanarak da olsa yerden havalanmayı başarmıştı. Zawe ve Ohen'in ilk uçuşunun Zawe'in üzerinde yarattığı mutlulukla benim bu kısa havalanışımda hissettiğim güvensizlik duygusu arasında herhangi bir benzerlik olduğunu sanmıyordum, üstelik İklir havalandığında yerden yalnızca yedi- sekiz adım kadar yükselmemize rağmen kendimi sürekli tehlikede hissetmiştim.
Ama anlaşılan İklir'in dün havalanması Ohen ve İklir'e her nedense beklenenden daha fazla güven vermiş olacak ki İklir'in ben üzerindeyken bir uçuşu kaldırabileceğine kanaat getirmişlerdi. Bu durumda Ohen, Zawe, İklir ve ben artık Tcor ve Atanca'nın yanına gitmenin vaktinin geldiğine karar vermiştik.
Sabahları orada eğitim görecek ve Tcor ile Atanca izin verirse geceleri uyumak için tekrar buraya dönecektik. Şehirde yaşayan tüm elfler yeni iki ejderha ve süvarisinin eğitime gidişini görmek istediklerinden herkesin buraya toplanmasını bekliyorduk. Tüm ülkenin bizim olası rezil oluşumuzu hissetmek için toplanıyor olması sanki mümkünmüş gibi daha da gerilmeme neden olsa da sessiz kaldım.
Elfler birer birer buraya gelmeye başladıkları sırada eğer İklir beni taşıyamazsa ve uçurumdan aşağıya düşersek ne olur diye düşünmeden edemiyordum. Muhtemelen Zawe ve Ohen bizi kurtarırdı ancak dibine kadar rezil olmaktan da kurtulamazdık.
İklir, nedense Ohen kadar güçlü değildi. Zawe benden çok daha ağır olmasına rağmen Ohen onu rahatlıkla taşıyabilmişti. Bunun neden olduğunu bilmesem de bu durum beni endişelendiriyordu.
Kalabalığın arasından tanıdık yüzler sıyrılıp yanımıza geldiler. Keto, Annem, Aberac, İciza ve İma'yı uzun zamandır ilk kez bir arada görüyordum. Uzun zamandır herkes kendi işiyle ve Gella'ya adapte olmakta o kadar zorlanıyordu ki birbirimizi neredeyse hiç göremiyorduk. Özellikle İciza ve İma elflerin bütün sevgisini kazanmışlardı.
Ailemle bir süre konuştuktan sonra heyecanım azalmaya başlamıştı.
'İşte böyle heyecanını yenmelisin.' zihnimde yankılanan tanıdık sesle Kaunos'u aramaya başladım. Sonunda kalabalığın arasından çıkarak yanımıza geldi.
Kaunos, artık neredeyse aileden birisi olmuştu. Sadece bana değil bütün aileme yardımcı oluyordu ve bize yardım ederken tamamen samimi duygular içinde olduğuna da emindim.
Kaunos, önce bana ve İklir'e daha sonra ise Ohen'e en sonda istemeyerek de olsa Zawe'e selam verdikten sonra ailemle ettiğim sohbete katıldı.
Neredeyse bütün elfler geldiği için İklir'in eyerini takmaya başladım. Zawe, bana bunu nasıl yapmam gerektiğini anlatmıştı ve ilk kez takarken de yardımcı olmuştu. Birkaç kez denedikten sonra eyeri takmak artık benim için çok kolay olmuştu. Aslında İklir'in boyunun çoktan benimkini ve hatta tanıdığım en uzun boylu kişi olan Zawe'in boyunu bile geçtiğini düşünürsek bana ödül filan vermelilerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Yumurta
Fantasy10/04/2015 #1 Fantastik Çok eski zamanlarda, başka bir dünyada ejderhalar, insanlar, elfler ve daha bir sürü esrarengiz canlıyla bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Karel, çocukluğunda karşılaştığı o oğlandan sonra ejderhalara merak sarmıştı. Ama t...