55. Bölüm

2.8K 325 211
                                    

Yorgun ruhuma can olan sevgili okuyucularım, yeni bölüme başlamadan evvel sizleri çok sevdiğimi bilin istedim. Bazen duymak, hissettirmek gerekiyor.

Hiçbir şey sizden kıymetli değil, kendinize kıymet verin...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

"Evlen benimle, Leyla. Ben sana kör kütük aşık oldum!"

Leyla öğretmen, duyduklarına bir an inanamadı. Hatta doğru duyup duymadığını anlamak için bir süre Mustafa'nın yakışıklı yüzünü seyretti. Ama hayır, yanlış duymamıştı. Çünkü Mustafa gözlerini Leyla'nın gözlerinden ayırmıyor, Leyla'dan gelecek iyi veya kötü cevabı heyecan içinde bekliyordu. Nedense Mustafa, Leyla'nın hayır cevabı vereceğini hiç düşünmemişti. Gerçi o, böyle bir teklifi yapmayı da düşünmezdi amma yapmıştı işte. Tez canlıydı, ne düşünüyorsa ne hissediyorsa dilindeydi.

Kardeşinin yaşadığını öğrendiği vakitte duramamış çalmıştı Ahmet beyin kapısını. Amma Leyla'yı almak Birçe'yi almak kadar kolay olmayacaktı.

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız?" diye konuştu Leyla en sonunda. Bir an için hiç sesi çıkmayacak sanmıştı.

Leyla, Mustafa'ya bakarken ailesi geldi gözünün önüne. Leyla'nın birbirinden sert dört abisi, birde abilerinden beter ablası vardı. Leyla ile en büyük abisinin arasında on iki yaş fark vardı. Kendisinden bir önceki kardeşi yani ablasıyla ise altı yaş vardı. Leyla'nın doğumu planlı değildi, tekne kazıntısıydı ve hal böyle olunca da ailesinin her bir üyesi Leyla'ya gereğinden fazla düşkün olmuştu.

Abileri, babalarının kopyasıydı. Hiçbir şekilde annelerine benzemiyorlardı. Anneye benzeyen tek çocuk Leyla idi. Yumuşak, güler yüzlü, sakin ve oldukça uysal bir genç hanımdı Leyla. En yaramaz olması gereken zamanlarda bile usluydu Leyla. Ergenliğinin en doruk noktasında bile isyankar olmamıştı. Anne ve babasını hiç üzmemişti bu konuda, kendi kendisine büyümüştü sanki.

Leyla'nın abileri ve ablası... Leyla için ne anlattıysak tam tersiydi. Sert, hırçın, sabırsız ve söz dinlemez dört kardeş. Fehmi dedede serttir, bir baktımı adama siner kalırsın amma içi yumuşacıktır. Kıyımsızdır Fehmi dede. Amma Leyla'nın babası ve babasının yetiştirdiği dört kardeş böyle değildir. Bu vakitten sonra da olmazlar gayrı.

Süleyman bey, Leyla'nın babası, mevcut zenginliğini pamuk işinden sağlamıştır. Uçsuz bucaksız tarlalar ve daha kimsede olmayan makineleriyle sürer toprağı. Yalnızca çiftçilikle kazanmamış tabii bu parayı, fabrikası olmasa olmazdı bu servet. Kendi soy ismini verdiği fabrikasında toprağı sürüp yetiştirdiği pamuğu alıp işler. İşlediği pamuğu en büyük oğlu Cüneyt'e teslim edip ithalat ve ihracat yapar. Böylece kazandıkları para ailenin içinde kalır.

Leyla, tüm bu serveti ve hazır işi reddedip hayalindeki mesleği yapabilmek için imtihanlara girmiş ve o yıl başarılı sonuç elde ederek ilk görev yeri olan Ordu Alageyik köyünün ilkokuluna yerleşmişti. Leyla ilk kez o vakit karşı çıkmıştı ailesine. İlk kez hırçın olmuş, ilk kez dik başlı davranmıştı çünkü ailesi kızını uzak memlekete göndermek istemiyordu. Leyla'nın ailesinde kimse memleketi dışında çalışmamıştı, bu ilk olacaktı. Leyla, çetin bir savaş verip gelmişti Karadeniz'in kendisi kadar cesur topraklarına.

FELFENAWhere stories live. Discover now