36. Bölüm

3.8K 397 53
                                    

Karadeniz... Gerçekten zorsun ve kış gelmesine rağmen asla bitmeyen işlerin beni çok yordu.

Neyse, hemen mutsuzluğa kapılmıyoruz! Bu aralar Birçe de mutluyken, mutluluğun tadını çıkartalım.

Hüzünlerimi Bizden Ötesi'ne ayırdım. Burada gülücükler kalsın.

Vee 2024'ün, herkesin dileklerinin gerçek olmasını sağlayacağı bir yıl olmasını umuyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

Cihan bey, kızının üzerindeki zarif elbiseye bakarken geçmişe gitmeden edememişti. Biricik eşi, yol arkadaşı yıllar evvel giymişti bu elbiseyi. O vakitler ne Mustafa vardı tabii ne diğerleri. Hatta öyle zamanlardı ki, Burçak hanımda şu an eşine beslediği muhabbet duygusuda yoktu. Ama bu elbiseyi özel olarak diktirecek ve heyecanla ilk buluşma için dakikaları sayacak o özel duyguları besliyordu. Gelecekte eşi olacak o bey için. Cihan bey için.

Herkes şöyle bir bakmıştı elbet Birçe'ye amma Cihan beyin bakışlarını bir türlü çekmemesi Birçe'yi biraz germişti. Sofraya otururken hafifçe salladı başını, ne oldu dercesine. Cihan bey ancak o zaman kendine geldi. Gülümsedi kızına. Sıcacıktı tebessümü. İçi ısındı sanki Birçe'nin.

Hemen yanına oturduğu annesine kaçamak bir bakış attı Birçe. Tırnaklarıyla oynarken hafifçe eğildi ona doğru.

"İzin almadan giydiğim için özür dilerim. Çok hoş bir elbise, Başak hanımda çok ısrar edince dayanamadım."

Burçak hanım kızına yönelip tebessüm etti. İzin almadan, bey babasıyla annesinin yanında olmasını umursamadan kızının yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

"Çok yakışmış benim kızıma! Senin olsun bir tanem, istediğin zaman giyersin. Hem... Belki ilerde sevdiğin biri olursa, onunla buluşacağın vakitte giyinmek istersin. Babanla ilk görüşmemiz de giyinmiştim bu elbiseyi. Hatırlamasaydı kafasını kırardım ama gözünü senden alamadı. İmtihanı başarıyla verdi yani. "

Birçe kıkırdadı. Demek o yüzden öylece bakıyordu Cihan bey. Bir an önündeki zeytin kasesine bakarken Barış usuna düştü. Barış ile üç hafta sonra görüşecekti, üç hafta sonra... Üzerinde bu elbisenin olduğunu hayal etti. Barış'ın kendisini çok beğendiğini.

"Abicim, hasta mısın? Yanakların al al."

Mustafa abisinin sualiyle adeta sirkelendi Birçe. Hemen hayır dedi ama Barış'ı zihninden atamadığı için yanakları daha da kızardı. Burçak hanım ise... Anladı kızının o sırada birisini düşündüğünü. Hiçbir şey demeden önüne döndü. Kızı gerekli görürse anlatırdı.

"Hasta olmaz benim kuzularım merak etmeyin. Şimdi bu çayı içtiler mi bir şeycik olmaz onlara!"

Sevgi hanım elinde üç kupa zencefil çayıyla çıkageldi. Zati sofrada bir o eksikti. Beşir, annesinin elinde ki tepsiyi gördüğü an ağzına tıktığı koca bir dilim ekmekle ayaklandı. İmkanı yok o zehri içmezdi.

Tabii oğlunun huyunu bilen Fehmi dede durur mu? Durmaz elbet. Oğlunun yakasından tuttuğu gibi oturttu sofraya. Bunu yapmasının nedeni oğlunun hasta olmasını istememesi değildi, Sevgi hanım yaptığı yemeklerin, bitki çaylarının tüketilmemesine çok üzülürdü. Bitmeyen her şeyide eşine yaptığı binbir nazla verirdi. Fehmi dede o tadı berbat çayları içemezdi. Önünde sucuklu yumurta vardı yahu, ağzının tadını bozamazdı hiç! Oğlunu ondan oturttu yerine. İçsinde eşi ona sarmasın.

FELFENAOnde histórias criam vida. Descubra agora