33. Bölüm

4.2K 360 51
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

"Birçe, sizi arıyordum bende nereye kayboldunuz?"

Fatih Barış ve Birçe'nin mağazada olmadığını fark edince etrafa bakınmış, karşıdaki dükkanın kitapçı olduğunu görünce direkt oraya girmişti. Biliyordu, kardeşi kitap okumayı çok seviyordu. Tahmin ettiği gibi Birçe'yi burada bulmuştu amma Barış piyangodan çıkmıştı.

Birçe, uzanıp bir çırpıda aldı Barış'ın elinden kitabı. Barış o sırada arkadaşına bakıyordu, dalgınlığına gelmişti. Birçe'ye dönüp göz kırptı. Birçe hepten utandı.

"Buradayım Fatih abi, kitap bakıyordum. Barış da kitap alacakmış, öyle bakınıyoruz işte."

Birçe hızlı hızlı konuşup durumu toparlamaya çalıştı. Hoş, ortada toparlanacak bir durum da yoktu ya...

"Haydi, alacaklarını alalım. Mağazada işimiz bitti, yemek yicez."

Birçe, anında başını sallayıp kasaya yöneldi. Kasanın arkasında yeşil renk daktilo vardı. Eski duruyordu ancak çok hoş bir havası vardı. Birçe yazı yazmayı çok severdi. Öyle uzun soluklu yazılar yazmazdı belki ama bir şeyler karalamayı, düz yazı tarzında duygularını kağıda aktarmayı çok severdi. Babasının ona bıraktığı paranın bir kısmı yanındaydı. Alsa... Alsa ne kaybederdi ki?

"Pardon, daktilo ne kadar acaba bey amca?"

Boynuna astığı yuvarlak gözlüklerini taktı yaşlı adam. Şöyle bir baktı karşısındaki genç hanıma. Şimdiki gençler yazmaya, okumaya pek hevesli değildi. Seven de gelip eski kitapları almıyordu. Yeni basım, tertemiz sayfaları olan kitapları seviyorlardı. Sahaf dükkanları pek rağbet görmüyordu. Şimdi bu genç hanımın daktilo almak istemesine  nasıl inansındı? Öyle alalade birine vermezdi zatin, değerliydi onun için.

"Satmayı düşünmüyorum hanım kızım. Öyle duruyor işte yanı başımda. Yarenlik ediyor bana."

Birçe sevmişti. Çok hoş duruyordu. Kullanırdı eğer satın alabilseydi. Üzüldü biraz amma yapacak bir şey yoktu. Başka yerde denk gelirse alırdı belki.

"Peki öyleyse. Bu kitabı almak istiyorum, ne kadar ücreti?"

"Beş milyon versen yeter kızım."

Birçe, çantasındaki parayı çıkarıp dükkan sahibine verene kadar Fatih ödemişti bile.

"Fatih abi, benim param var ben ödicektim!"

Fatih Birçe'yi kitabını uzatırken bir yandan da saçlarını karıştırdı. Birçe ters bir bakış atsada, Fatih abisine pekte sirayet etmemişti.

"Paran dursun cebinde güzelim, okullar açılınca lazım olacak. Ben senin abin değil miyim, ödedim işte. Senin benim mi var?"

Birçe'nin yanakları kızardı. Abisiydi evet, Fatih abisi. Gözü hemen yanlarında olman Barış'a kaydı istemsizce. Üzerinde geniş yakalı kahverengi bir ceket vardı, şimdi fark ediyordu da epeyce  yakışmıştı.

"Haydi bakalım, babamlar bizi bekliyor gidelim artık."

Dükkandan çıkıp Burçak hanımların yanına geldiler nihayetinde. "A-a kitap mı aldın? Bakayım!"

Burçak hanıma kitabını uzattı Birçe. "Zavallı Necdet ha! Severek okumuştum muallimlik yaparken. Hayal kırıklığına uğramıştım açıkcası, son-"

FELFENAWhere stories live. Discover now