25. Bölüm

5K 422 48
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

"Bacım! Nereden çıktın sen!"

Huriye hanım bakışlarını Birçe'nin üzerinden çekmeden abisine cevap verdi.

"Kar yağmadan bir göreyim dedim sizi abi! Sonra gidiyorsunuz, ne zaman görürüm sizi!"

Birçe, bu kadını görür görmez kendisini kötü hissettmişti. Nedenini anlayamadı amma içi huzursuz oldu. Kaşlarını çatmış öylece gelen bu kadına bakıyordu. Huriye hanımında Birçe'den bir farkı yoktu.

"Bu kız kim abi? Yeni mi başladı çalışmaya?"

Cihan bey ve Burçak hanımın evlerinde çalışan yardımcılar vardı. Olması lazım geliyordu çünkü. Onca hayvana tek başına bakım vermek kolay değildi. Bir çobanları vardı Şanlı ailesinin. Hayvanların bakımında yardımcı oluyorlardı. Karı koca hem ev işlerine bakıyor hem de kazançlarını sağlamada yardımcı oluyorlardı. Elbet tarla işleri içinde geçici işçiler tutuyordu Cihan bey. Başka türlü bu işi döndüremezdi.

Elbet Birçe'si, biricik kızı bu evde çalışan değildi. Üstelik, kız kardeşinin böyle bir üslupla böyle söylemesi de hiç hoş değildi. Bir kere hiç Birçe yaşlarında bir kız çocuğu çalıştırmamışlardı. Üstelik, işleri yoluna koymadan evvel az hamallık yapmamıştı Cihan bey. İşçiye, emekçiye kıymet verirdi bundan sebep. Ne zor şartlarda boğazdan geçecek o ekmeğin parasını kazanmıştı Cihan bey. O zorluğu hiç unutmamış, çocuklarını büyütürkende hep emeğin, alın terinin ne demek olduğunu aşılamaya çalışmıştı. Kız kardeşi, misafir olabileceğinide mi tahmin etmemişti?

Birçe, bir şey demeden babasına yöneltti bakışlarını. Ne diyececğini merak etmişti. Cihan bey kız kardeşine ters bir bakış atıp kızına yöneldi. Kocaman gülümsedi kızına. Yanına gidip kolunu omzuna attı. Gururla kabarttı göğsünü. Artık kızı yanındaydı. Bunu doya doya söyleyebilirdi.

"Kızım, bacım! Kızım geldi yuvasına sonunda!"

Birçe, onu küçümsemedikleri, sahip çıktıkları için mutlu oldu. Evet, onlar istemişti burada yaşamasını, çok çabuk kabullenmişlerdi bu gerçeği amma yinede Birçe az çok anlaşamayacaklarını düşünmüştü. Mutlaka ters bir şey yaşayacaklarını kodlamıştı aklına. Amma hiçte düşündüğü gibi olmamıştı. Her şeyden önce hiç birbirlerine saygısızlık etmemişlerdi. Bu bile yeterdi Birçe'ye.

Huriye hanımın gözlerinde alalen peydah olan korku, tüm bedenine yayıldı. Yanlış duyduğunu düşündü. Hayır, yanlış duyduğunu inandırmak istedi kendisine. Birçe'ye baktı. Kahverengi gözlerinde gezindi bakışları. Sapsarı saçlarına çıktı sonra gözleri. Evet, aynı Burçak'ın saçlarına benziyor. Duruşu bile o sanki. Aman yarabbi! Bu kız o kız, dedi içinden. Evlatlık falan almamışlar, öz kızlarını bulmuşlar. Ama nasıl? Nasıl olur?

Nasılını Allah bilirdi elbet amma hiç şüphesiz Birçe'nin gerçek ailesini bulmak için en çok çabalayanlardan biri Hasan emmiydi. Bunca sene çok uğraşmıştı dostu Ahmet bey ile birlikte. Ordu'da ki ulaşabildikleri tüm hastaneleri soruşturmuşlar, ellerinin uzandığı ebelere sualler yöneltmişler, hatta tanış jandarma er arkadaşlarından da yardım istemişlerdi. Amma bir sonuç elde edememişlerdi. Ta ki, Hasan emmi Birçe'nin ebesiyle karşılaşıncaya kadar.

FELFENAWhere stories live. Discover now