51. Bölüm

2.8K 368 96
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

"Üşümez babacım, merak etme, üşümez."

Cihan bey kızını iyice sarmaladı. Birçe doğmadan evvel üç tane evladını kucağına almıştı Cihan bey. İlk göz ağrısı, Mustafa'sının söylediği ilk kelime baba olmuştu. Cihan bey oğlunun ilk önce baba demesine öyle mutlu olmuştu ki, şimdi bile o anları hatırlayınca yüzünde tarifsiz bir tebessüm beliriyordu.

Eyüp, konuşmama yemini etmiş gibi bir türlü harfleri ağzından çıkaramıyordu. Burçak hanım oğlunun konuşmayacağından öylesine korkmuştu ki, o anlık korkuyla kim ne söylerse yapmaya girişmişti. Bunlardan en garibi hiç şüphesiz kuş gagası faciasıydı.

Burçak hanım bir komşusunun aklına uyup Cihan beyden kuş yakalamasını istemişti. Cihan bey, bu isteğe anlam verememiş, epeyce de saçma bulmuştu amma karısının isteğini de göz ardı edecek hali yoktu. El mecbur indi fındık bahçesine.

Cihan bey o gün akşama kadar kuş kapanının yanında nöbet tuttu. Elbette yaptığı kapan hayvana zarar verecek cinsten değildi. Nihayet bir kuş gözüne kestirdiği yemin yanına kondu da Cihan bey kuşu eline aldı.

Kuş ile birlikte eve girdiği vakit karısının gözlerinin içi parlamıştı. Eyüp'ü dikkatlice kucağında tutup eşine yaklaşmış, ne yapması gerektiğini hızlıca söylemişti. Her şey oğlunun geleceği içindi.

"Şimdi kuşun gagasını dikkatlice Eyüp'ün dudaklarına sürt. Ama bak çok dikkat et, ikisine de zarar gelmesin."

"Sana komşu ziyaretlerini yasaklicam en sonunda! Bu ne yahu, batıl şeylere inanıyorsunuz, birde yapmaya çalışıyorsunuz!"

"Çok konuşma! Dilsiz mi kalsın oğlum, konuşmasın mı? Yakaladın madem yapalım, ne kaybederiz?"

Burçak hanım aklına koyduğunu yapmıştı yapmasına amma kuş korkuyla Eyüp'ün yanağını gagalayınca Cihan bey panikle kuşu elinden kaçırmıştı. Bir türlü ağlaması kesilmeyen Eyüp'e mi yoksa küçücük odanın içinde telaşla kanat çırpan kuşa mı üzülseler bilememişlerdi. Nihayet Eyüp günün birinde tüm bu çabaların karşılığı olarak konuşmuştu amma söylediği ilk kelime abi olmuştu.

Fatih, şu anda kardeşlerin arasında en sessiz çocuk olsada, küçükken pek bir konuşkan pek bir hareketliydi. Bunca yaramazlığı annesinin dikkatini çekmek için yapıyordu. Burçak hanım o vakitler Birçe'nin yasını tuttuğundan oğluna gerekli ilgiyi vermekte epey zorlanmıştı. Fatih zorlu geçen günleri küçük aklına sığdıramamış, ne olduğunu tam anlamıyla anlamadığı içinde sürekli annesini isterdi. Burçak hanım çoğu geceyi Fatih'in yanında, Birçe için ağlarken geçirmişti. Fatih, gelecekte olanları hissetmiş gibi ilk anne demişti. Annesine çok düşkündü ve bu düşkünlük doğduğu an oluşmuştu.

Birçe... Birçe, babası bildiği Ahmet bey ve annesi bildiği Yeliz hanımın yanında zor ama bir o kadar da huzurlu geçen günlerin ardından büyüyüp gitmişti. Ahmet beye soracak olursan Birçe ne ara bu kadar büyümüştü bilmiyordu. Birçe'si, biriciği bebekken kendi ağırlığı kadar yanak taşıyordu ve pespembe yanakları mıncırmadan duramıyordu, Ahmet bey. Birçe, her şeyden habersiz bu güvenli kolların arasında ilk önce baba demişti. Cihan beyin çocukları arasında ilk baba diyen yalnızca Birçe değildi. Mustafa'da ilk baba demişti amma Birçe'nin ilk kelimesi baba olmasına rağmen bunu duymak Cihan beye nasip olmamıştı. Çünkü Birçe, gerçek babasına değilde, onu büyütmek isteyen adama söylemişti ilk kelimesini.

FELFENAWhere stories live. Discover now