28. Bölüm

5K 426 51
                                    

Felfena 60 bin okunmayı geçti... Öyle mutluyum ki!

Her okunmada, her yorumda biraz daha heyecanlanıyorum. Sabırla sayıların yukarı doğru çıkışını izliyorum ve bu şu an için en büyük hobim.

100 bin okunmayı görürsek şayet, size çok güzel bir sürprizim olacak, takipte kalın lütfen.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

Birçe, rahatsızca kıpırdandı yerinde. Saatlerdir uyuyormuş gibi omuzları ağrımıştı. Sol tarafına doğru dönmek için bedenini esnetti ancak alanı epey dardı. Göğsünde bir ağırlık vardı sanki. Gözlerini zar zor aralayıp sol tarafına bakınca, Cihan beyin yanında uyuduğunu fark etti. Göğsündeki ağırlığında İbrahim'den dolayı olduğunu anladı. İçi kıpır kıpır oldu. Küçük kardeşi ne ara gelip yatmıştı yanlarına?

Saat daha erken olmalıydı. İbrahim'i yavaşça kucaklayıp doğruldu yerinde. Babasının yanına güzelce yatırıp üzerini örttü. Yataktaki kıpırtılar sebebiyle uyanan Cihan bey, uyuşuk uyuşuk kalktı yerinden.

"Uyandırdım mı? Özür dilerim, İbrahim'in üstü açık kalmış da onu yatırdım."

Cihan bey sıcacık bir şekilde gülümsedi kızına. "Günaydın kızım! Sabah olmuş zati kalktığım iyi oldu."

Birçe, Cihan beye gülümseyecekken yüzünde dondu kaldı tebessümü.

"Hii! Dino'nun yemeğini vermeyi unuttum!"

Hızla çıktı odadan Birçe. Cihan beyin ardından seslenmesini umursamadı. Oğlu çoktan acıkmıştır.

Mutfağa girip iki tane ekmek aldı kapının arkasındaki berjerden. Büyük bir tekne çıkarıp doğradı ekmeği. Akşamdan kalma et yahnisi gördü dolapta, ısıttı bir güzel, doğradığı ekmeklerin üzerine yetecek kadar döktü. Bir güzel karıştırıp çıktı dışarı. Hava daha yeni aydınlanıyordu. Dino, Birçe'yi görünce kuyruğunu sallaya sallaya geldi yanına. Birçe bir süre sevdi oğlunu, ilgilendi. Sonra da yemeğini kabına koyup Dino'yu yanına çağırdı. Amma Dino hiç oralı olmadı. Heleki et yemeğine böyle yaptıysa ya hastaydı ya da karnı toktu.

Hasta gibi durmuyordu köpeği. Kaşları çatıldı Birçe'nin. Dünden beri bir şey yememişti oysa, başka birinin verdiği yemeğide yemezdi, akıllı bir köpekti. Birçe düşünedursun, kapının önünde Fatih abisinin onları izlediğini fark edince duraksadı Birçe. Ne zamandır buradaydı ki?

"Günaydın!" dedi Fatih ensesini utançla kaşırken. Dedim ya, Fatih epey utangaç bir gençti. Üniversiteye başlamasına rağmen o utangaçlığını atamamıştı. Veteriner hekim olacaktı Allah izin verirse de okuldan mezun olursa. Zati hayvanları çok severdi Fatih küçüklüğümden beri. Dino'yu ilk gördüğü anda çok sevmişti. Dino ile epey vakit geçirmişti ve iyi anlamışlardı.

"Günaydın!" diye yanıtladı Birçe abisini. Fatih yanlarına gidip Dino'nun başını okşadı.

"Yemiyor mu?"

"Yemiyor ya! Et yemeğini de çok sever oysa. Karnı tok herhal anlamadım."

Fatih gülümsedi kardeşine. "Dün akşam kasaba gidip Dino için kemik ayırttım. Bugün iyice kaynatıp suyuna ekmek doğrar veririz. Çorba, yahni, süt gibi besinleri yer yemesine amma pey faydalı değil, vermemek lazım esasen. Süt karnını ağrıtır, baharatlı yiyeceklerde midesine dokunur. Bundan böyle bu şekilde beslensin bir itirazın yoksa."

FELFENAWhere stories live. Discover now