sahne yetmiş altı. ay ışığından mesaj

138 15 23
                                    

🎶 Harry Styles, Fine Line

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎶 Harry Styles, Fine Line

Sophie'den sonra Diego'yla da görüşmüştüm ve şimdi dinlenmek için odama yürüyordum ama sabah hüngür hüngür ağladığım merdivenleri bambaşka bir ruh halinde, yeniden çıkmak kişiliğimi derinden sarsmıştı.

"Cadılar gitmiş." diyerek geldi Klaus, ses tonu konuşmanın uzun süreceğini haber veriyordu.

Bu uzun konuşmayı sindirebilmek için kendimi ağır ağır hazırlamaya çalıştım.

"Evet. O kon..."

Sonunda önüme döndüğümde asık suratımı gizlemeye ayarlanmıştım ama beklemediğim bir şey oldu. Klaus sadece öptü ve öpmeye de devam etti. Dumura uğradığımı belli etmiştim ama ardından karşılık vererek telafi etmeyi de bilmiştim.

Küçük ve tatlı bir kikirdemeyle dudakları boynuma süzüldüğünde gözlerine bakabilmek için kıvrandım.

Tek koluyla beni kucakladığında ise kahkaha attım.

"Klaus!" diye omzuna indirdim bir tane, oysa yaptığı hoşuma gitmişti.

Kucağında merdivenleri çıkana dek dudaklarımı sömürmesine izin verdikten sonra nihayet odamıza girdik. Beni özenle yere indirdiğinde ve parmak uçlarıma çıkarak kollarımı boynuna doladığımda sabah ki duygu boşalması konusunda özür dilemeye hazırlanıyordum.

Gözlerim gömleğinin açık iki düğmesinde oyalanırken Klaus'un bu kez konuya girmemde bana yardımcı olmayacağını acı bir şekilde anlamıştım.

Herneyse, dedim kendi kendime aynı zamanda kafa sallayarak.

"Ne zaman evleniyoruz?" diye, ukalaca konuştuğum için kendime kızarken bunu yüzüme yansıtmış olmalıyım ki onu güldürmüştüm. Sonra yüzü başka bir yöne döndü. Gözleri bana değil muhtemelen perdelere bakıyordu artık. Gözlerim istemsizce devrildiğinde hissettiğim bu acı ve tatsız kıskançlığı kendimle bağdaştıramadım.

"Yok artık..." diye kendi kendime fısıldarken yüzümü avuçladı. Dudağımın içini kemiriyordum bu sırada.

"Bu bakışın anlamını biliyorum ben." dedi ama alay mı ediyordu yoksa acıyor muydu emin olamıyordum.

Öyle söylediği için bakışlarıma hakim olmaya çalıştım ancak bu da onu güldürmekten öte bir şeyle sonuçlanmadı.

"Evet, eve..." İç çekerek nefes verirken ekledim. "Hormonlar... Hormonlardan olmalı. Ben de en az senin kadar gülmek istiyorum ama maalesef." Aynı zamanda omuz silkiyordum.

Gamzeleri göründü gülerken. Elleri yanaklarımdan başlayarak boynuma, omuzlarıma, kollarıma ve dirseklerimin altından belime indi. Yumuşak dokunuşlar, gülümserken nefesimi kesecek bir hızda beni yerimden kaldırıp yatağa uzandırdı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

LİSYANTUSWhere stories live. Discover now