sahne otuz iki. paris günbatımı

247 28 13
                                    

🎶 Taylor Swift, Gorgeous

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

🎶 Taylor Swift, Gorgeous

"Sokakların eski neşesi yok." diye köprünün korkuluklarına tutunup temiz havayı içime çektim.

"Daha yeni ayak bastık hemen yargılıyorsun şehrin sana küsmesini istemezsin değil mi?"

Diyerek korkuluklara dirseklerini yaslayıp gözlerini gözlerimle buluşturdu Klaus.

Kirpiklerimin altından ona bakarak dudaklarımı yaladım. Klaus'un bakışları dudaklarıma düştüğünde gülümseyip korkuluğun bir demirine çıktım.

"Ne yapıyorsun?" diye hafif bir kıkırtıyla belimden tuttu Klaus.

Ona burnumdan gülüp bir demiri daha çıktım.

"Düşmeni istemiyorum. İn Haelyn!" diye hafiften endişeli sesini bastıramadığını fark ettiğimde omuzlarımı silkerek kaşlarımı büzüp Klaus'a üstten baktım.

Bir saniye sonra ciddiyetini bozdu ve ufacık bir tebessüm ederek belime kollarını sarıp beni aşağıya indirirken, "Bana çocuk muamelesi yapma. Düşmezdim düşsem de ölmezdim." dedim.

Klaus hafif kaşlarını kaldırıp dudaklarını aşağıya büzerek, öyle mi, dercesine gözlerimi izlerken gülmeden edemedim.

Kollarına tutunarak kahkahayı serbest bıraktım ve Klaus'la birlikte yürümeye başladık.

"Şimdi ne yapıyoruz, Eyfel Kulesi?" diye burnumdan güldüm.

Klaus ufacık bir tebessümle çenemi başparmağıyla okşadı.

"Ona en son gideriz. Sabaha karşı daha güzel oluyor."

Onu başımla onaylayıp bir adım gerisinde adımlarını takip ederek yürümeye devam ettim.

"En son ne zaman geldin buraya?"

Klaus usulca başını yere eğerek dudaklarını içeri kıvırdı ardından kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

"En son geçen hafta geldim ama o senin içindi. Daha da en son 1889 olmalı." diye burnundan gülerek tamamladı.

Dudaklarım yavaşça yana kıvrılırken zihnimdeki köşelerden çıkıp gelen ânılara kapılmadan edemedim.

"1889'da ne yapıyordun?" diye iki hızlı adım atıp onunla hizalandım.

"Sen söyle. Ne yapıyordum?" diyerek benimle dalga geçtiğinde bir kaşım usulca yukarı kalktı.

"Boş özgüven. Her zaman seni izlediğimi mi sandın?" diye burun kıvırarak alaycı bir ses çıkardım.

Klaus burnundan gülerek önüne döndü.

"Dahlia'dan kaçarken aynı zamanda beni korumayı nasıl başarıyordun?" diye merakla sordu.

"Sence seni korumayı başarabildim mi?" diye cevabını bildiğim bir soru sordum.

LİSYANTUSKde žijí příběhy. Začni objevovat